Sen gidelim dedin ya, ey yar!
Zeytine, dağlara gidelim.
Hasreti dost edinelim, sevdayı katık
Seninle yokluğa gidelim.
Acı yavan olsun yanımızda
Ne hızlı akardı
Damarlarımda su,
Ve ne yeşildi yapraklarım
Gövdem rüzgarlarda
Nazlı bir gelin gibi
Sallardı dallarımı sağa sola
Yaş mı?
Ne fark eder ki…
Gelmiş başa işte…
Çekiliyormuş ne çare
Hikâye mi?
Bir rüzgâr getirsin kokumu sana
Ansızın düşeyim aklına
Bir yara gibi sızlayıp yüreğinde
Gözyaşın olup akayım içine
Pişmanlıklar doğsun kalbine
Eyvahlar eyle bensiz geçen yıllarına
Bir hayal kuruyorum
Uzun dar bir patika
Yürüyorum.
Hayal bu ya!
Korkmuyorum.
Ve bir gün son gün gelecek
Son gün olduğunu bilmediğim
Tüm gücümle ve istiyakımla
Sarılmışken hayata
Ansızın bitecek
Biteceğini bildiğim
Her adım atışımda…
Yaklaşıyorum…
Hissediyorum:
İşte açıldı kapı.
Sorgusuz sualsiz aldılar içeri…
İlk kez gördüm İzmir’de yüzünü
Gözlerindeki o manalı hüzünü
O halinle kaldın zihnimde
Kalbime yükledin ideal yükünü
Duyuyordum her gün beş vakit ezan
Ve ölümü öğrendim
Ağlayan bir çocuğun gözlerinde
Sıcak sıcak akan bir gözyaşı olduğunu fark ettim
Yaşanmış tüm gerçeklerin
Elimden kayan tüm geçmişimin değerini
Ah Kabil eyledin dünyayı viran
Uymaz sana kalbinde iman olan
Küfür tek ağız olmuş seninle
Bitmemiş neslin bu gün bile
18 Ağustos 2016
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!