Her şafak boynumda urganın izi,
Her gece sorguya çekilen benim.
Dar gelir ufkuma tarihin yüzü,
Zamana sığmayıp bükülen benim.
İçimde bozkırın mavi gözleri,
Dikensiz gül gibi görse de gönül,
Ümidi acıyla bilemektir aşk.
Kapanınca bir gün bütün kapılar,
Vuslatı ahrette dilemektir aşk.
Kıvrımlı, upuzun öyle bir yol ki,
Sonuncusuyum Mecnûnların;
Bu yüzyıla yabancı.
Yüreğim sende kaldı,
Yüreğimin yüreğinde çöller kadar bir acı.
Bu yaranın sensin,sendedir,senden olur ilacı.
Fakat sen nereden bileceksin.
Yüreğimde mecnûn esen rüzgârı,
Saçımda üşüyen karı sevdim ben.
Yusuf”tan haberci kanlı gömleği,
Mansur”un gittiği darı sevdim ben.
Her gönülden bin sevdayı gül ile,
Derdim yine bırakmadı aşk beni.
Hamsın diye koymadılar dergâha,
Erdim yine bırakmadı aşk beni.
Bir peri kızıyla tutup el ele,
Nurdan bir el gibi alnıma koyup,
Her taşını bin defa öpmeye geldim.
Çalıp kapısını geçen zamanın,
Çileni sineye çekmeye geldim.
Uludağ’da yalnız esen rüzgâra,
Gizlenmiş,karışmış çem-i giryeme,
Gözümden gönlüme akar yalnızlık.
Endülüs’e vurgun Tarık misâli,
Bütün gemileri yakar yalnızlık.
Ferhat’ım, saçımda sevdanın tozu,
Sancısını ciğerimde duyduğum,
Yüreğimde belediğim umutsun.
Kederimi sevgisiyle yunduğum,
Ömrüme bereket,gözde nurumsun.
Sevgide sadakat denen yarışta,
Dün gece nevrûz idi, bu kışın mevtasını
Dualarla beraber kaldırmaya gel bahar.
Gül dalında bekleyen “Hızır-İlyas tasını”
Nefes nefes umutla doldurmaya gel bahar.
Yağmurlarla işleyip güneşten elbiseni,
Sır değildi şu gönlümün işleri,
Bir sen varsın bu sevdadan bi-haber.
Kirpiğimde belediğim düşleri,
Gerçeğe nakşedip saldım beraber.
Sır değildi şu gönlümün işleri,
sevgili Yunus. gölge gönüller, harika bir çalışma umarım bu şiir varacğı yere ulaşır. bende senin yorumlarını bekliyorum şiirden anlayan birisi olarak, sevgiyle kal.