Yetmedi sana doğru akmaya benim gücüm,
Ummandan arta kalan bir damlaya say beni.
Bu ayrılıkta ey yâr var mı ki benim suçum,
Ya giyindir kuşandır, ya çırçıplak soy beni,
Bu yerlerde üşürüm ateşine koy beni.
Eskidi üstümüzde aşktan gayri ne varsa,
Yelkovanda dakika serde zaman eskidi.
Rüzgârdan bir el ile yoğrulan ömrümüzde,
Yürekteki kervancı, yolda kervan eskidi.
Ödünç alıp güneşten bir uslanmaz yıldızı,
Ne dertlerime bir çare,
Ne yalnızlığıma orta
Artık benden de âvare,
Ölümü bekleyen yatak.
Benimle yazmıştın en son türküyü,
Sazını sözünden ayıran benim.
Üç eren kurmuştu eteğinde ilk köyü,
Ezanı burcundan duyuran benim.
Başını yaslayıp bir derin aha,
Gün doğusundan evvel gün batısından sonra,
Yokken şarkı ve şiir doğulmamışken Kayra;
Senle çatlardı tohum senle açardı çiçek,
Sana secde ederdi Afrodit, Zeus ve Râ.
Seninle başlamış Arzdaki hayat,
Seninle can bulmuş insan ve nebat,
Dün gece üç çığ koptu kara donlu üç dağdan,
Demir atlar fırladı haç kokulu mezardan.
Çıkıp geldiler yine karanlık Ortaçağ’dan;
Taşları bombalayıp toprağımı vurdular,
Ateş dilli yılanlar ateşle kavurdular.
Hilal’i yakmak için,
Ey! Derdini doğarken kucağımda bulduğum,
Vuslatı rüyalarda belediğim Ak Hazar.
Volga’nın izlerini Aras ile yuduğum,
Uzatıp kollarını ne olur beni de sar,
Dinle beni bu demde; sana diyeceğim var:
Saçımda yosunun tuzun kokusu,
Uzaktan gelmişim epey yorgunum.
Gözlerimi yakar hicran uykusu,
Senden kovulmuşum, sana sürgünüm.
Gediz’di gözlerin Urla’ydı saçın,
sevgili Yunus. gölge gönüller, harika bir çalışma umarım bu şiir varacğı yere ulaşır. bende senin yorumlarını bekliyorum şiirden anlayan birisi olarak, sevgiyle kal.