M emlekete sis çökmüş bir gece
U sulca yanağıma sen düşüyorsun
S abah saat dokuzu beş geçe
T erk edip bizleri gidiyorsun
A yrılık bu kadar yakmamıştı içimizi
F arkında mısın bilmiyorum
Dağ başında oturmuş nöbetlerdeyim
Sizden çok uzakta gurbet eldeyim
Bilseniz ne halde ne hallerdeyim
İçimde siz, bir siz varsınız
Bembeyaz dağlarda ve düşüncemde
Bana çocukluğumu verin
Gençliğimden daha çok istediğim, her gün topaç çevirdiğim
Bana çocukluğumu verin yalnız benim bildiğim
Koşardım oradan oraya yalnız başıma
Çocukluğum eriyordu gençlik yaşıma
Bir toz bile düşmezdi şu an ki aklar düşmüş saçıma
bir çığlık düştü gökyüzünden, her yer hıçkırık
omzumda matem var bugün, annem gülmüyor artık
giderken saçlarının kokusunu aldın beraberinde
geride simsiyah resim kaldı sensiz çerçevede
Saat sabahın yedisi ve hava soğuk
Geceden kalma gözyaşının kuruluğu var yanağımda
Kırılmış birkaç kadeh paramparça
Benden seni yazmamı istediler anne
Yokluğuna alışamadım, bıraktığın boşluğa
Uçurumun kenarında kırık kanatlarımla
Nasıl bir vicdan bu yüreğine saplanan
Kirletmiş benliğini siyahlar içindesin
Anadan, babadan ayrı dağda saklanan
Söyle, sen neyin peşindesin
Can almakla ne geçiyor eline
Elindeki mendili bana sallarken
Gidişine değil güzel günlere yanarken
Damla, damla gözyaşım akarken
İşte ben o zaman öldüm
Elim havada kaldığında
Ağla gözlerim ağla
Bu sana biçilmiş son elveda
Ağla gözlerim ağla
Artık kimse girmeyecek seninle aramıza
Ağla gözlerim ağla
Bardaktan boşalırcasına
hey sen...
ufka mavi bakan soylu
hey sen yusuf hayaloğlu
unutturmadan anmak seni
ve unutmamak güzel gözlerini
Sardı ise seni sarmaşığın ince yaprağı
Beyaz kefenler dikmeye fırsatın kalmaz
Karşılaştıracaklar sevabınla yaptığın günahı
Bakmışsın affettirecek vaktin olmaz
Her şey uzak, her şey geç
Yarına erişmeyecek gibi yaşa
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!