Anasının çatlak karnında dinlenirken,
O kimsesiz soğuk pınarlı yaylalarda,
Oksiput pozisyonlarında yatan bebek,
Günü gelmiş ağlayarak kara çadırda,
Damarları zorlayarak doğmuş bu bebek.
Sonrada kanlı göbeğini kestirirken,
Sancısını içine atmış öbek öbek,
Hem de koyun sürülerinin arasında,
Meğerse tüm acıları tatmış bu bebek.
Süt dişleri öyle mercan gibi uzarken,
Oda anasının üst donunda gizlenmiş,
Apalamaya başlayıp da emeklerken,
Kambur sırtlara sicimle bağlanmış bu bebek.
İnadına tutunmuş bir umutla hayata,
İmanına sarılmış oradan kavgasına,
O alaca şafaktan gün batıncaya dek,
Yarı uyanık sallanmış durmuş bu bebek.
Kuzuların çelkisinde emeklerken,
Çoban köpekleri beklemiş başucunda,
Enikleriyle hep güreş tutmuş gülerek,
Üstüne başına keneleri düşerken,
Büküş içinde çökelek yemiş bu bebek.
Düşe kalka büyümüş o dağlarda,
Yanık yanık dukuk kuşları öterken,
Kulaklarında göç mevsimi çınlamış,
O böcülü muğarlardan su içerken,
Ayağında kara lastikle gezmiş bu bebek.
Eğircekle yapılan hırkasıyla gezerken,
Kışlak dememiş yaylak dememiş mor dağlarda,
Torosların her yerini karış karış ellemiş,
Acıkmış sorun etmemiş içi ezilirken,
İlibada yemiş kenger yemiş kiriş yemiş,
Obasında düşe kalka büyümüş bu bebek.
Her üşüdüğünde kepeneğine sarılırken,
Gidip sırt vermiş yosun tutan kayalara,
Hep alaca şafak sökerken uyanmış,
Hep ayna yerine bulanık sulara bakmış,
Hep gözü açık düşler kurmuş bu bebek.
Kayıt Tarihi : 18.5.2015 19:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!