Yorgun Telve Şiiri - Yorumlar

Hulki Aktunç
27 Ocak 1949 - 29 Haziran 2011
9

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Kimdi kopup giden eski gövdesinden
Omzundan göğsünden uzaklaşarak sen
Sandık ve bohça ve konsol çiçekleri
Bir resmin solma süreci ikindilerden

Lavanda levanten bir solma süreci
Bekaret rengi kuşluk saatlerinde

Tamamını Oku
  • Perihan Pehlivan
    Perihan Pehlivan 27.01.2022 - 19:35

    kaleme sağlık

    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 27.01.2022 - 13:00

    Yoksa bazı yetkili eller bizim yerimize beğenilmeyen şiirlere olumlu yorumlar mı yazıyorlar Kesra bey? Zira biz mazide bu sitede buna benzer bazı garip uygulamalar gördük de!

    Cevap Yaz
  • Cuma Ali Çetin
    Cuma Ali Çetin 27.01.2022 - 09:40

    HULKİ KARDEŞİM:
    ALLAH rızası için antolojide ki diğer dörtlükleri incele lütfen
    bunu şiir diye bize yutturmaya mı çalışıyorsun ?
    el insaf be kardeşim.

    Cevap Yaz
  • Kılıç Ali
    Kılıç Ali 27.01.2022 - 09:26

    Daha önce bu şiir günün şiiri olmuş. Şiir değil diye yorum yazmışım.
    Şimdi tekrar okudum.
    Aynı fikirdeyim.
    .................

    Cevap Yaz
  • Naki Aydoğan
    Naki Aydoğan 27.01.2022 - 08:59

    Ne oldu bize,
    Bir zaman onlara bu zaman bize başka zaman onlara
    Olan insanlık olur.
    Hayat geleceğin içinde biz geleceğin içindeyiz,
    Geçmiş içimizdedir.
    Dört yönden zaman, gelecek bize akar.
    Bir gövde geçmişimizi koruyarak yaşam savaşı verir ve yaşarız.
    Olan biten insanlığı temsil edebilmektir.
    Kendi ifademizin zafiyeti olduğu gibi insanlığı ifade etmeninde zafiyeti içine düşe biliriz.
    Kötü olan zafiyet içine düşmemiz ve insanları bir zafiyetin içinde kaderleriyle baş başa bırakmaktır.

    Güzel yorumlamışsınız.
    Sadece son vurgu sorunuza karşılık vermek istedim.
    Onur Bilge.

    Cevap Yaz
  • Onur Bilge
    Onur Bilge 27.01.2021 - 23:03

    Kahveyi içen içti, geriye telvesi kaldı! Kara bir harita...

    Cevap Yaz
  • Ali Koç Elegeçmez
    Ali Koç Elegeçmez 27.01.2021 - 16:49

    Teşekürler sevgili 0nur Bilge..Açıklamanızdan sonra,
    şiir anlaşılır hale geldi beynimde...Demek ki anlamak
    donanımla ilgili....Tekrar teşekkür..27.01.2021

    Cevap Yaz
    Onur Bilge

    Teşekkürler Değerli Arkadaşım... Sevgiler... :)

  • Onur Bilge
    Onur Bilge 27.01.2021 - 15:52

    YORGUN TELVE


    Kimdi kopup giden eski gövdesinden
    Omzundan göğsünden uzaklaşarak sen
    Sandık ve bohça ve konsol çiçekleri
    Bir resmin solma süreci ikindilerden

    Lavanda levanten bir solma süreci
    Bekaret rengi kuşluk saatlerinde
    Vaat kadınları kızları ah Yeruşalim
    Bir resmin solma süreci renginden

    Bebekağzı turuncusu mahzun mukoza
    Tığlarda örgülerde şişlerde akşam
    Bir resmin solma sürecinde solman
    Öyle solma süreci kadar müslüman

    Ölesiye ayrılıkmış diyor söylenti
    Albümlerin dağıtılmış ve bölüşülmüş
    Bir telaşedir hangi yüzüne baksam
    Bir resmin solma sürecidir solman

    Nazarlık düşüyor ve parçalanıyordu
    Tragedya anlatmaktan yoruldu fincan
    Sana som sessizlik bağışlar artık
    Bir resmin solma süreciyle solman

    Hulki Aktunç


    YERUŞALİM

    Onur BİLGE

    O topraklardı Osmanlı’dan koparak ayrılan. Kimi omzundan, kimi bağrından koparak gitti. Bir zamanlar oraları bizim biliyorduk. Bohçalarında nakış nakış kaldı kültürümüzün izleri, konsollarının oymalarında kaldı.
    Bir resim nasıl solarsa günün birinde, işte öyle solup gittiler, İslam’la yeşermişken. O ikindilerde güneşin çekildiği yerden, silinip gitti Eflak, Boğdan ve niceleri…

    Oralar Anadolu toprakları gibi kakmaya başlamışlardı. Lavanta tarlaları gibi kokmaya başlayan Doğu Akdeniz toprakları... Lavantaların solma süreleri kadar oldu canlılıkları. Onlar topraklarımızın uzantılarıydı. Onlar, Levantenler, yani İtalyan kökenli, Katoliklerdi. Lavanta kokan o bakir topraklar, ellerinde kaldı. Ah o İslamiyet öncesinin, vaat edilmiş toprakların hayaliyle yaşayanların kadınları, kızları! Yazık oldu onlara! O topraklar ki elimizdeyken Yeruşalim’in ta kendisiydi! Onlar kan dökülmeyen bir ülkede, refah içinde, Müslüman olarak yaşayacaklardı. Çocukları katledildi. Kendilerine tecavüz edildi. Bakire kalmadı.

    Oralar bir zamanlar Kanuni Sultan Süleyman’ın mülküydüler. Süleyman Aleyhisselam’ın eliyle yönetiliyorlardı. Barış, huzur ve mutluluk ülkesi halindeydiler. Kan yoktu, acı yoktu, barış vardı. Yeruşalim hayal ülkesiydi, yaşanılası, İmparatorluğumuza dâhil olan topraklar, gerçekten Yeruşalim’in omuzlarıydılar, göğüsleriydiler. Ne yazık ki bir fotoğraf gibi oyulup kesilip, mermer bir heykel gibi kopup gittiler ve çok şey kaybettiler. Ne yazık ki çok kısa bir zaman zarfında olupbitti bunlar.

    Garpta, gün batımı tarafında, yavruağzı turuncusuna döndüğü yerde güneşin, mahrum ve mahzun kaldı soydaşlarımız. Onlar o zamandan beri ağıtlar yakarak salya sümük ağlamaktalar. Şimdi kadınlarımız kızlarımız, akşam vakitlerinde, evlerine çekildiklerinde, ellerine tığlarını şişlerini alarak hem danteller, örgüler örerler, hem de Osmanlı İmparatorluğuna ait efsaneler, savaşlar, zaferler anlatırlar çocuklarına hasretle. İç çekerek o muhteşem günleri anarlar. Ne yazık ki doyumsuz bir dönemin sadece soluk fotoğraflar gibi hayali ve hatırası kaldı avuçlarında… Çok kısa bir süre Müslüman kaldılar. Doyamadılar İslam’ı yaşamaya ama ne kadar çabuk da Hıristiyanlaştılar! Tam da hidayete ermişlerken… Yazık ki yazık!..

    Artık bir daha oralarda hüküm sürmek hayal oldu gibi bizim için. Topraklarımız bölündü, parçalandı ve dağıtıldı. Telaş içinde her parçamızı kapıştılar. Her bir parçamız yaban ellerinde… Fakat yapılacak bir şey kalmadı artık ne yazık ki! Oralarda kalan Türkler, Müslümanlar, can kardeşlerimiz hüzün içindeler. Ancak her şey sonlu, bitimli… O topraklar da böyle elim bir sona kurban gitti.

    Nazar mı değdi bize? Türkün türkuazı nazarlıklarda mı kalacaktı! O da elimizden düştü ve parçalandı. Her bir parçası bir Hıristiyan’ın, ellerin elinde kaldı. Bu acı hadiseyi anlatmaktan yorulduk artık! Aylar doğmuyor fincanların içine. Telve karardıkça karardı. Beyaz murat atları girmiyor, şahlanmıyor. Çoktan tozu dumana katarak geldi geçti Sultan Süleyman, o topraklardan. Fallar iyiye çıkmaz, müjdeler vermez artık. Rüyalar hayra çıkmaz!

    Şimdi susma zamanı… Ancak sükûtu müjdeler remiller fallar. Som altından Yeruşalim, yirmi dört ayar bir sessizliğe gömüldü. Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şen naralar atılmıyor şimdilerde. “Allah Allah!” sedaları yankılanmıyor, güneşin battığı tarafta. Mehter marşları çalınmaz oldu çoktandır. Kösler dövülmez oldu!

    Ne oldu bize böyle? Bir resmin solma süresi kadar, parladık ve solduk… Biz neden böyle olduk?

    Neden böyle olduk?

    ***
    Onur BİLGE
    ŞİİR FISILTILARI - 101

    Cevap Yaz
    Ömer Duru

    Her dörtlüğü bir paragrafla açıklamışsın

    Nesir şiirden daha güzel olmuş

    Şiire yazmadım. Tarihini bilmediğim dizelerdi.

    Hikayesini açıklanmamış ve okuyan sindiremiyor. Net te aramam gerekti izahını.
    Öğrendim lakin Sn Bilge yazınca okumaya ne hacet dedirtti.
    Onur seviliyorsun. Varol. Şiiri erdemliler anlar biz okuruz anlamam size ...

    Kutluyorum

    Naki Aydoğan

    Ne oldu bize,
    Bir zaman onlara bu zaman bize başka zaman onlara
    Olan insanlık olur.
    Hayat geleceğin içinde biz geleceğin içindeyiz,
    Geçmiş içimizdedir.
    Dört yönden zaman, gelecek bize akar.
    Bir gövde geçmişimizi koruyarak yaşam savaşı verir ve yaşarız.
    Olan biten insanlığı temsil edebilmektir.
    Kendi ifademizin zafiyeti olduğu gibi insanlığı ifade etmeninde zafiyeti içine düşe biliriz.
    Kötü olan zafiyet içine düşmemiz ve insanları bir zafiyetin içinde kaderleriyle baş başa bırakmaktır.

    Güzel yorumlamışsınız.
    Sadece son vurgu sorunuza karşılık vermek istedim.
    Onur Bilge.

  • Habip Yağmur
    Habip Yağmur 27.01.2021 - 14:36

    Albümlerin dağıtılmış ve bölüşülmüş
    'Şiirde' bu dizeden başka ele avuca alacak bi şey yok.

    Cevap Yaz
  • Perihan Pehlivan
    Perihan Pehlivan 27.01.2021 - 11:29

    kutlarım günün şiirin bilecemsi bir hikaye

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta