Kozasını yırtan ipekböceğiydin
Görücüye çıkarken
Göz kırpıyordu parmakların yüreğime
.
Başucumda süzülen endamından
Karıncalandı tenim
Bilmem farkında mıydın
.
Sormadım niçin geç geldiğini
Çünkü senin olduğun yere düşüyordu gölgelerim
Donsak da yansak da
Birlikteydik
.
Zamansızlıktık
Boy verdiğimiz her suda
Birazcık masum birazcık deli dolu
Sobelenmek değil miydi
Adına aşk dediğimiz bu şey
.
Nasıl sızdıysak bakışlarımıza
Öylece
Kıyıya vurduk…
dokuzağustosikibinonyedi
Necdet ArslanKayıt Tarihi : 9.8.2017 08:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ve aşkın tek tümceyle tanımı:
Sobelenmek değil miydi
Adına aşk dediğimiz bu şey...
Kim bilir?. Öyledir belki...
Zamansızlıktık
Boy verdiğimiz her suda
Birazcık masum birazcık deli dolu
Yine düşündüm: Oyunu bizim kuralımızla oynar mı hayat? Veya saat dilimimiz aynı mıdır onunla?... Biz ne kadar sıraya koysak, planlasak da eylemlerimizi yaşam güler bıyık altından bize. Sonra adımız zamansızlığa çıkar işte, aynı şiirdeki gibi...
Son değinmek istediğim ise şiirin giriş bölümü:
İpekböceği...
Sabırla koca bir yıl doğumu bekleyen yumurta, narin bir tırtıl ve o zarif görünüşüne rağmen kendini kendi ördüğü kozasına hapsedip sonra da azimle o kozayı delerek kısa bir ömür de olsa özgürlüğüne kavuşan kelebek. Üstelik inanılmaz güçlü iplik ve eşsiz zarafette kumaşların imalatçısı...
Sevileni böylesine bir güzellikle özdeşleştirmenin önünde sadece şapka çıkarabilirim.İnce bir zekanın sanatla bileşimini gördüm şiirde. Muhteşemdi... Okumak tan büyük keyif aldım. Kutluyorum içtenlikle öğretmenim. Nicelerine....
Hep insan hayatıyla benzeştirilir nedense...Çok güzeldi şiir Necdet Hocam....
Çok severek okudum. Yüreğinize sağlık...Saygılar...
TÜM YORUMLAR (2)