ANILAR...ANILAR...
MUDANYA'DA YAŞANMIŞTIR
YOĞURDUN KAYMAKLARI
Mudanya'da Şükrü Çavuş Mahallesinde yaşadığımız 1955_56 yıllarıydı. 7-8 yaşlarındaydım, sanırım İlk Okul ikinci sınıftaydım. Annem okuldan geldikten sonra (Uzaklara gitmemek ve seslendiğinde hemen eve gelmek şartıyla) sokakta oynamamıza izin verirdi. Sokağa çıkarken bile bizi çok temiz giydirirdi. Mahallemizde yalnız yaşayan, kocası ve çocukları olmayan bir kaç tane ihtiyar teyze vardı. O zaman herkesin evleri müstakildi ve şimdiki gibi kimsenin kapıcısı, yardımcısı yoktu. Arkadaşlarla toplanıp oyun oynarken başta babaannem olmak üzere, bu teyzelerden mutlaka bir tanesi (O kadar çocuk içinde beni seçtikleri için sinirlenirdim) sadece bana seslenirlerdi:
"İnci güzel kızım, hadi bana yoğurt alıver yavrum" diye yalvarırlardı.
Ben de oyundan ayrılmak istemez hemen cevap verirdim:
"Annem uzaklara gitmeme müsaade etmiyor teyze, kusura bakmayın" derdim.
Mahalle bakkalımız yoğurt satmazdı. O yıllarda hiç bir yerde, istenilin boyda kaplarda yoğurt satılmazdı. Süthanede büyük kaplarda mayalanan yoğurtlar kiloyla satılırdı. Herkes ne kadar yoğurt alacaksa o büyüklükte tas veya tabak götürürdü. Bazı hanımlar da evinde kendileri yoğurt mayalardı.
Teyzeler hiç üşenmez, eline aldıkları tasla bizim eve gider, yoğurt aldırmak için anneme rica ederlerdi. Annem kapıya kadar gelen ihtiyar teyzeleri kıramazdı. (Aslında kimseye bir iş yapmamızı istemez, benim çocuklarım kimsenin uşağı değil derdi). Biraz sonra annem beni çağırır, yoğurtçuya gönderirdi. Annemin dediğini yapmamak mümkün değildi. Teyzeler yalnız oldukları ve kimsenin evinde buzdolabı olmadığından ekşimesin diye 250 gr. yoğurt almamı isterlerdi. Ben bu kadar az yoğurt almaya çok utanır, yoğurtçu amcaya, falanca teyzeye aldığımı mutlaka söylerdim. Oyuna yetişmek için yıldırım hızıyla koşa koşa Yeni Yol' daki süthaneye gider, yoğurdu aldığım gibi eve dönerdim. O arada teyze bizde bekler, yoğurdu getirince dua edip giderdi.
Bir tek babaanneme naz yapmazdım, onu çok sever ve üzmek istemezdim. Bir gün anneme uzaktan akraba olan ve bize yakın evinde yalnız yaşayan ihtiyar bir teyze, elinde küçük bir tasla bize geldi. Ben tası görünce yoğurt aldıracağını hemen anladım. O kadar kibar ve narin bir hanımefendiydi ki onu incitmeye gönlüm razı olmazdı. Bir kaç kez annemle bayramlarda elini öpmeye gitmiştim. Evi çok güzel ve tertemizdi. Annem:
" Hoş geldiniz yengeciğim, buyurun içeriye gelin" deyip sarıldı, elini öptü.
Münevver yengenin gözleri doldu:
"AH! Emineciğim, kızım rahatsız ettim ama bugün biraz keyfim yok. İnci bana yoğurt alıversin bir zahmet. Hangi çocuğa aldırsam kaymaklarını yiyip getiriyorlar. Elleri mutlaka kirlidir, ben çok tiksiniyorum. Kamile Hanım söyledi, maşallah İnci kimsenin yoğurduna el sürmeden getiriyormuş. Aferin kızım ne güzel evlatlar yetiştiriyorsun" dediğini duyunca çok sevindim ve hemen yoğurtçuya gittim.
Yoğurtçu tasın üzerine yağlı kağıt örterdi, parmağımı bile sürmeden getirip teyzeye verdim. saçımı okşadı:
"Aferin yavrum, ismin gibi hep böyle tertemiz kal, ışıl ışıl ışılda" dedi ve yavaş yavaş evine gitti.
Mahallede herkesin dilindeydim ve artık teyzelere naz yapmıyordum. Aslında ben o yaşlarda ne süt ne yoğurt severdim, annem sütün içine kahve koyar, zorla içirirdi. Şimdi kaymaklı çift katlı ekmek kadayıfını çok seviyorum ama fazla yememeye dikkat ediyorum. Yoğurdumu da kendim mayalıyorum.
Aradan yıllar geçti, teyzeler birer birer öldü. 1960 ihtilalinde babaannem de vefat etti. Bir gün evimizin karşısında babaannemin bahçe duvarında otururken gözüm babaannemin her zaman oturduğu pencereye gitti. Bir an için sanki gerçekten camdan bana bakıp gülümsediğini zannettim ve çok korktum. Keşke sağ olsaydılar, ben de onlara nazlanmadan yoğurt alsaydım diye düşündüm ve hüngür hüngür ağladım. Çok küçüktüm, ölümün adını bile bilmezdim. Meğer ben o teyzeleri ne çok severmişim. Meğer onlar beni yoğurda el sürmüyorum diye sevdikleri için seçerlermiş. Ne iyi ne sessiz teyzelerdi. İyi ki yoğurtlarını almışım, onları zor durumda bırakmamışım. Ruhları şad, mekanları cennet olsun. Işıklar içinde uyusunlar.
Kayıt Tarihi : 8.12.2020 15:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!