Bütün bu olanlardan sonra;
Dışarı çıktım,
Yola düştüm,
Kapını çaldım.
Yüzüme baktın,
Hemen cevaba sarıldın;
Aydınlığım hem uykusuzluğumsun.
Bir kuru canım var,
Bir benim bildiğim bende emanet!
Ve bilmelisin ki;
En katlanılmaz yoksulluğum,
En tahammülsüz yoksunluğumsun...
Deniz, sahille dalga geçsin bakalım!
Güzel, hay huya kucak açsın bakalım!
Çiçeklerim çiğnensin,
Gözyaşlarım dinmesin,
Felek, ayrılığımıza sevinsin bakalım…
En asil düşlerime buyur ettim ben seni,
Hayallerin en masumundan haberdar ettim.
Kirlenmemiş bir dünya,
Güvenebileceğin müstesna dostluğumaydı davetim.
Tüm bunlar suçsa,
Evet ben suçluyum.
Hüseynî titretir yüreğimi!
Çağrıştırırken hüzün seni,
Hâyâlin aşkın mahzeninde demde...
Kendi rengini tanımaz şeffaflık,
Umudun fayı kırılıp tosladıkça göğe.
Âdem baba ile Havva ananın çocuklarıyız.
Biraz bencil, biraz geçimsiz, biraz haşarıyız... (mı?)
Tozlaşmışız bitkiler, çiçekler gibi!
Her birimiz bir yana savrulmuşuz.
Yağan yağmurlar, akan seller,
Gelin dertleşelim dostça, kardeşçe!
Ne oldu bizlere, bize ne oldu?
Tembelleştik, yaşar olduk beleşçe,
Ne oldu bizlere, bize ne oldu?
Sorunlar çoğaldı, çözüm güç oldu.
Her bahçeye gül fidesi dikemem,
Her dikenin cefasını çekemem,
Gülüm sensin, başkasını bilemem!
Beni senden sormazlar mı güzel dost?
Güzel sevdiğinden olur mu ayrı?
İyiliktir insanlığın direği,
İyilik yap arkasını arama.
İyilik dediğin asla zay olmaz,
İyilik yap arkasını arama.
Ümidini sakın kesme Tanrıdan,
Ne coşkular yakaladım namlusunda sözlerin,
Hep üzerimdeyken çisil çisil buğulu gözlerin.
Bir sen yaşıyorsun şu koskoca dünyada?
Her seferinde hep seni,
Hep seni sevdim…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!