""Bir tek dileğim var mutlu ol yeter” sözünün
bir kamyon yükü
anlam taşıdığı günlerdi
Kaldırımlar toz ve kağıt topakları
Ankara’nın
Yasak bana gözlerini anlamak
Ellerin
Bana yasak
Ah olaydım
Gözünde yaş
Sana
yaralarımdan çiçekler,
ilk yardım geceler biraz da
ve yangından kurtarılması imkansız acılar
bırakıyorum...
bu imkansızlıklar
bu yaralar
hepsi,
hepsi insan işi
sevda diye bağıran yüzün,
Güzel bahçeli bir ilkokulun penceresinden
dünyaya,
hayret, hasret ve biraz da
bayat bayram şekeri kederiyle bakan,
aklı canbaz,yanağı al,
sesi çilek aroması
Sonbaharın serin esen rüzgarlarında
Sabahın güneşi, akşamın ayışığında
Arıyorum!
Kaybettim geceyi ve gündüzü
Yokluğun acıydı hançer misali
Kanıyor takvimden gamsız ağaçsız
evlatlarını döver gibi seven bir sonbahar
güvertesinde adresini şaşırmış
kayıp bir nisan yağmuru
ömrümün sol anahtarısın
Çöle kıyısı olan kentlerin
limanları sıkıcı olur
kuş uçar gemi geçmez,
kervan zaman içinde.
böyle kentlerde insan
fırtına gibi sever,
kolları kesiliyor
takatten
alt kattan sesler
ve penceresinde kız çocuğu bir fesleğen kokusu
inadından olacak
evcil daralmaların
böyle zamansız güneşli,
umulmadık mavi günlerde
bir bekleme salonu yalnızlığına
bürünüyorum..
iliklerimdeki yitik aşkı
sarhoş bir unutkanlığa ilikliyorum...
Hocam şiirleriniz çok güzel.
Ekşi Elmalar filmini de çok sevmiştim birkaç yıl önce izlediğimde
Yılmaz Ustam Şiirleriniz Çok Güzel
Sizin gibi tatlı özü süzü güzel bir insan varmı dünyada hiç sanmıyorum