Çocukluk,ey benim masal iklimim,
Sen de masal oldun zaman içinde,
Unumu gönlümce eleyemedim,
Çürüdü kalburlar saman içinde.
Kimisi nerdeyse çıplak gibidir,
Kimisi örtünür baştan aşağı,
Yani iki ucu şeyli değnektir,
Yok mudur acaba bunun ortası? .
TV ekranında İranlı bir kadın konuşuyor.
Başı türbanlı.
Ama türbanı ile alnı arasında saçı görünüyor biraz.
İran’da şeriat yönetimi var.
Türkiye’de yok.
Fakat öyle anlaşılıyor ki,
Öyle hatalar yaptılar,
Öyle yalan yanlış lâflar ettiler ki,
Karşıtlarından her konuda çok doğru,
Çok eğitici,
Çok öğretici,
Çok aydınlatıcı cevaplar aldılar on yıl boyunca.
Yüzüne gülücükle bakan herkese kanma
Sevgiden dem vuran her kula kolay inanma
Gerçek sevgi sahici altın misâli kıttır
Öyle adım başında karşına çıkar sanma
Dalgalar çoğu kez aynı nakarat
Yeknesaklık deryasında çalkantı
Kararsız işleyen sarkaçlı saat
Ne olduran ne öldüren sallantı
Eskiden Arabistan’da yok edilmek için
Kızlar doğar doğmaz kuma gömülürlermiş,
Ama onun yerini başka bir yöntem almış zamanla,
Daha insaflıca,
Daha kurnazca bir yöntem:
Belli bir yaştan sonra sırf gözleri açıkta bırakılarak
Hiçbir ordu karışmayacak
Kendi ülkesindeki siyasete
Kendi milletinin çıkarı uğruna
Siyasilere yan bakmayacak
Kabahatli sayılacak bakarsa
Amerika’yı karşısında bulacak
Ey hamâsî şiirler kaleme alan şair
Düşmanları yenmekten bahsetme ikidebir
Şu Peygamber sözünü hiç aklından çıkarma
Nefsini yenebilmek en muhteşem zaferdir
Öyle insanlar vardır ki,saraydır gönülleri
Konduyu da saraya çeviren onlardır
Ot bitmeyen çöllerde açtırırlar gülleri
Kış gününde yaz yeli estirenler onlardır.
yeni şiirlerinizi görmek istiyruz.....