Bitmez çile, tükenmeyen sefalet
Yıllar yılı başımızda taç bizim
Vicdansızlar kanun çiğner maharet,
Gerçekleri söylememiz suç bizim.
Ankara’da türlü türlü plan var
İstanbul’da açık açık talan var
Seksen bine köpek satıp, alan var
Sorsak hele kıymetimiz kaç bizim.
Kanuni Han önder olup askere
Seferi var Avrupa’ya on kere
Ecdadının at sürdüğü yerlere
Çöpçülüğe akın eden göç bizim.
Vurguncular sayfiye’de Ada’da
Köşkleri var Şişli, Levent, Moda’da
Yedi nüfus kiracı tek odada
İki metre yerimiz yok hiç bizim.
Aşık Yener bozma gene asabı
Soysun hele fırsatçılar kasabı
Elbet bir gün sorulacak hesabı
En sonunda alınacak öç bizim.
Kayıt Tarihi : 23.12.2012 20:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

baş ağrıtmak ne kelime..ziyadesiyle müstefid olduk...yüzlerce şiir yazmış..bestelenmiş...kimisi hala dillerde...yazdıkları içinde fevkaladenin fevkinde olanlar da var...olmayanlar da..velakin aşık olduğu, yapay değil doğal olduğu aşikar...
günün şiiri acizane şahsım adına bir cehalete ışık verdi...sebep olanlara şükranlar
Mahzuni Şerif ne zaman Afşin'e, memlekete gelse ortalık bayram yerine döner; çevrede aşık, ozan, bağlama heveslisi, türkü dostu ne kadar insan varsa Berçenek'in yolunu tutardı.Gerçi devir,Rahmetli Ecevit'in Kar'oğlan efsanesine dönüştüğü CHP'nin hızlı yıllarıydı; ama işin ucunda Mahzuni Baba olunca memlekette sağ-sol unutulur ortalık Âşıklar Bayramı'na dönerdi.Ben de henüz on on iki yaşlarında tıfıl bir ilkokul çocuğuydum, babamın bağlamasını zar zor taşıyordum.Malum her ustanın bir de çırak yetiştirmesi adettendi,her aşığın bir şagirti vardı, ben de babamın çırağıydım.
Ustalar saatlerce boz bulanık rakılar eşliğinde atışırken biz kapıya yakın bir yerde ayakta durabilecek kadar bir yer bulabilirsek kendimizi şanslı sayardık; ustaların yorulup:'Haydi bakalım erenler şu çıraklarınızı görelim.'cümlesiyle elimiz ayağımız boşanırdı.
Evet şiirini beğenmediğiniz bu ustaların karşısında on iki yaşında yaprak gibi titreyerek bağlama çalıp türkü söylemişliğimiz mi; yoksa gerçek halk ozanlarını böylesine yakından tanıyıp her bir şiirinin macerasını tahmin etmek mi bizi onlara böylesine bağlıyor, bilmiyorum.Bildiğim babamın yakın dostları bu güzel insanları çok özlediğim.Onun içindir ki sabahtan beri Âşık Yener şirinin başından ayrılamadım.Başınızı ağrıttım biliyorum; ama bu meydanlarda akşam ne halt yediğini ballandıra ballandıra anlatan ablaların öksürükten tayyare şiirlerine ne övgüler dizildiğine de şahitiz elbet.Haydi bütün şiirlerini geçtik de ustanın, şu dizeye itiraz edecek insanın vicdanıyla uzun bir muhasebesi var demektir.
'Kanuni'nin at sürdüğü yerlere
Çöpçülüğe akın eden göç bizim.'
Saygılar güzel insanlar...
duruşun andırır asil soylu mu
hisar, kuruçeşme, sahil boylu mu
arnavutköylü mü ortaköylü mü
kız sen istanbul'un neresindensin
bilmem sözlü müsün, ya nişanlı mı
sevgilin yaşlı mı, delikanlı mı
emirgân, bebekli, aşiyanlı mı
kız sen istanbul'un neresindensin
başında dolaşan kavak yeli mi
gözlerinden akan aşkın seli mi
sarıyer, tarabya, istinyeli mi
kız sen istanbul'un neresindensin
soyun buralı mı, başka yerden mi
huyun aşığına küsenlerden mi
yeşilköy, florya, bakırköy'den mi
kız sen istanbul'un neresindensin
gülüşün sahte mi, yoksa candan mı
bağlarbaşındaki tozlu yoldan mı
erenköy, kadıköy, üsküdar'dan mı
kız sen istanbul'un neresindensin
merhametin bahar, yoksa kıştan mı
tatlı yanağından, çatık kaştan mı
esentepe, yıldız, beşiktaş'tan mı
kız sen istanbul'un neresindensin
TÜM YORUMLAR (18)