Üç sandalyeli bir masada...
“Çok güzelliksiz” yaşlı kadınla “hiç yakışıksız” yaşlı adam, geçmişin derinliklerine açılan sonsuzluk kapısının hemen önünde, takvimin kendileri için hazırlamış olduğu sofrada ‘son gece yarısı yemeği’ için karşılıklı oturmuşlar ve ışığı azalmış ama hiç sönmeyecek gözleriyle biryandan birbirlerine bakarak gülümsemeye çalışırlarken öte yandan sofradaki üçüncü ve boş sandalyenin sahibini, yani çocuklarının gelmesini bekliyorlardı.
Akrep nazlanıyor, yelkovan akrebi bir an önce yakalamak için sabırsızlanıyor, saniyeler saatin onikisine doğru doludizgin koşuyorlardı.
Kulak veriyoruz…
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Sağlıklı,huzurlu yıllar dilerim Üstadım,tebrikler,selamlar.
okumak güzeldi..paylaşıma tşk..ii.yıllar paylaşımcı kalem arkadaşım..
hani denir ya bizden geçti
sürüklenen yıllar çocuklara ve gençlere umut olsun.
kutlarım
namık cem
teşekkürler, hayırlı yıl dilerim
Bu şiir ile ilgili 64 tane yorum bulunmakta