dün akşam, bir köy evi balkonuna çıktım.
gökyüzünü seyre daldım.
yıldızlar cıvıl, cıvıl
yıldızlar suskun
yıldızlar darmadağın
bir düşlemi kurdum
soluksuz ay ışığında
içim burkuldu.
düşler yalnız
düşler küskün
düşler suskun
düşler rüya fırtınası
al bakalım,
bir de denizi tasalandım.
martılar köpüklerle oynaşırken
deniz hırçın
deniz duldasız,
deniz kumsuz
deniz tuzsuz bir acı su,
deniz dalga, dalga devrim telaşında.
deniz balıkçı teknelerinin ekmek kavgasında,
oltada sabır taşını denemekte,
taze günlük balık telaşı
eve götürülen ekmek kokusu,
gel gör ki,
ben,
bir dağ köyünde öğretmenim.
bir taş duvarlı evde,
bir başına,
ekmeğim ve kitaplarımla,
kendimle bir başına
duvarların yalnızlığını okuyoruz,
sessiz yalnızlığı çoğullaştırıyoruz.
her yanım suskunluk,
gece suskun,
ay ışığı suskun,
konuş sana ay ışığı diyorum,
ay ışığı suskun,
bulutlar suskun,
yıldızlar suskun,
gecenin mehtabı suskun,
bir bilsen ki ne suskunluk.
dağ suskun,
orman suskun,
dağ kuytu karanlık,
dağ kırık kıkırdak
dağ eğrelti, korkunç
kurtlar oynaşır inlerinde
kaltak tilkiler oynaşır vadide
yıldızlara şarkı mırıldandım,
ezgisi bozuk bir ıslıkla
gece bir mezarlık deryası,
ölüler cennet cehennem sohbetinde,
gece bilinmez bir mefhum.
karanlığa inat oynaşır yıldızlar,
yıldızlar güleç-
yıldızlar ısırgan
yıldızlar oynak-
yıldızlar kaltak
yıldızlar dağlara dolambaç
iniltileri kesilmiş gök böceklerinin
sönmüş ateş böcekleri.
ben döşündeyim yaşam kavgasının
kırılgan bir süreçten geldim
kavgayı düşün ki,
en iyimseri kırgınlık
kavga ekmesiz-aşsız
kavga emeksiz-sevgisiz
kavga aşksız-dostsuz.
kavga aç-üryan
kavga umarsız-umutsuz
kavga kuytu bir kahpeliktir ensemde
gel gör ki diretir sol yanımda
kavgasız yürünmüyor yaşam.
kavga ihanetsiz olmalı
acısız, kimsesiz olmalı
kavga döşte yaralanır,
yüreğimin iç kanaması,
kaburgamın kırığı
bir köy sürgünü misali,
tazminatsız işten çıkarılması,
kavga bir engerek yılanı
kavga bir sağanak savaş.
bir köy evi balkonundayım,
bir kuş uçurdum yıldızların arasında
gecenin her uçurumunda mevsim değişti,
her kanat çırpınışında
güne özendi gece,
kuşun turna sevdası tuttu,
kuş kanatsız,
kuş düşsüz
kuş sevdasız,
kuş habersiz ve yordamsız
penceremin pervazında dinlenir.
bir sevda işledim yüreğime,
hasretsiz, soluksuz sevda,
sevda bir yarım yaralı
sevda kırılmış iki ayrılık,
sevda göçmüş iki sevgili,
kavuşulmayan bir ayrılık,
mektupsuz kalmış bir gurbet,
sılasız bir yolcu.
sevda kovulmuş bir ön yargı
sevda atomun çekirdeğini parçalar,
kurtulursa ilkellik yargısından
sevda kara inat açılmış bir kardelen,
güleç bir kızın koynunda saklanır kokusu,
sevda suskun,
yarın suskun,
barış suskun
gün suskun
doğa ana suskun
sen – ben suskun
gözlerimde uyku suskun,
yüreğim ve dilim suskun.
Ocak 1990-Karşıköy-
Yusufeli-Artvin
Kayıt Tarihi : 16.4.2006 19:13:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Nusret Ateş](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/04/16/yildizlar-suskun-2.jpg)
bir taş duvarlı evde,
bir başına,
ekmeğim ve kitaplarımla,
kendimle bir başına
duvarların yalnızlığını okuyoruz,
sessiz yalnızlığı çoğullaştırıyoruz.
her yanım suskunluk,
gece suskun,
ay ışığı suskun,
konuş sana ay ışığı diyorum,
ay ışığı suskun,
bulutlar suskun,
yıldızlar suskun,
gecenin mehtabı suskun,
bir bilsen ki ne suskunluk.
((( ŞAİR GÖNLÜNE SAĞLIK ))) ; güzel şiir.
TÜM YORUMLAR (1)