Yeşil Odalarda Şiiri - Tamer Uysal

Tamer Uysal
10

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Yeşil Odalarda

1
İlkbahardan güze doğruydu.
Böyle bir mevsimde
Gözlerim yeşilin deviniminde.
Duvarların rengi, yaprakların, halının,
Çerçevenin, sergendeki mushafın, yanındaki ciltlerin
Renkleri hep yeşil.
Doğduğum bu yerler, belki yeşil diye anılacak.
Ve bu yeşillik içinde beyaz kapıdan içeri süzülüverdi.
Kapkara elleri, henüz kurumuş alınteri,
Kırlaşmış saçlarıyla besbelliydi.
***
Daha biraz önce kurulmuş sofrada üç dökülü alınteri vardı.
Birinin elleri kapkara, birinin suratı sapsarı ve ağlamaklı.
Hergünkü gibi gecikmişti.
***
Bugün binlerce sokakbaşında peynir ekmek satıcısı gibi
Nasıl da fırlamışlardı. Sayıları her gün daha da çoğalıyordu.
Adeta bir kuşatmaydı. Şehri dört bir yandan, içten dıştan
Sarıyorlardı.
***
Acıdan mı, umutsuzluktan mı içiyor insan,
Bir savunusunu yapmalıydı. Ama yapamazdı ve yapamadı.
Ellerini yıkadıktan sonra çöküverdi sofranın başına.
Bir tabak kuru, bir baş soğan yenmeğe hazırdı.
***
Şiir yazmaya çalışırdım. Sıkıntı duyduğum zamanlarda bile
Okurdum, yazardım. Yine okuyordum. Puşkin'i severek okuyordum.
***
O ise bilinçaltının bütün karmaşıklığına karşı çok rahattı.
Durmadan yiyordu. Sık sık nefes alıyordu ve televizyona bakıyordu.
***
Ben de bakıyordum arasıra.
Haber bülteninde sendika liderleri konuşuyordu,
Alışılmadık, kısa ve herzamanki gibi kesilmiş sözlerle.
Reklamlar zırt pırt nüksediyor, milyonların birikimi umut diye
Satılıyor, akıllarınca kapitalistler kendilerine sermaye yaratıyordu.
***
Akşam ve Sinema. Film seyrediyorum. Bir ders veriyor bana.
Hayatta mücadele gücünü yitirdiyse insan, ya vardır ya yoktur,
Hiç farketmez, ama iyiler varken kötüler yenilmeye hep mahkumdur diyor.
İnanıyorum.
***
Kapının altından odaya giren rüzgar başımın üstünde dönüp dönüp
Duruluyor. Kendime geliyorum. Bozulmuş, çürümüş düzenin
Kokuşmuş insanları diyorum kendi kendime, tıpkı sinemada oynatılan
Filmin erkek kahramanı gibi.


2
Ne yazık Ruhi Usta, ne yazık
Umurunda mıdır kopacak kıyamet doyanların?
***
Sürüldük kentlere, sonra kuşatanlar olduk
Kent kenarlarında ve arasında unutulanların
***
Kürdü, lazı ve sosyetesi, kırdan kentlerin
Sütlacında ve dondurmanın kokusunda, tadında farkı
***
Oysa iğdeyi dalında yemiştik
Ağacında görmüştüm narı ve kirazı
***
Kentin büyük otellerinde tüketilirmiş
Varoşların bedenleri
***
Büyük iş merkezlerinde kent kıyılarının
Erkeğinin alınterleri
***
İlk nefesimdeki mevsim sonbaharmış
Ve son atımında belki atardamar
***
Gel bana mavi gözlüm
Mavi gözlü dal, tutunayım.

3
Bir kurtarıcı yanan
Sıcacık sobanın yanındaydı
Dirseklerini dayadı
Çayını yudumladı ve
Ayaklarını uzattı
***
Bir kurtarıcı yalan
Çocuğu okutmalıydı, küçük kız
Dersaneye gidecekti
Para lazımdı
Büyük üniversiteliydi zaten
Cebi armağandı
Teyzeden
***
Bir kurtarıcı kalan
Bombalar patladı, kapkara
Acıyla doldurulmuşlar gibi
Oysa böyle mi olacaktı
Karanfiller dursaydı
***
Günde beş vakte hazır, mesih
Belki simyacı deva olabilmek için hayata
Ya da Orpheos Eurydike'i kurtarmaya
Kim bilir...
Medetsiz Dağı'nın yedi kat dibinde Hermes
Kaf Dağı'nın tepesinde Zümrüdüanka...
***
Bir kurtarıcı yokolmakta olan
Bombalar patladı
Hüzünle katkılanmıştır sanki hayat
Böyle mi olacaktı
Karanfiller dursaydı kırmızı

Tamer Uysal
Kayıt Tarihi : 2.6.2005 16:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Tamer Uysal