Yedikat Yeraltından Mısralar

Alpaslan Akdağ
94

ŞİİR


25

TAKİPÇİ

Yedikat Yeraltından Mısralar

_________________bir kömür, bir uzak, bir kara, bir derin,
_________________ellerin, yeraltında yitmiş kocaman ellerin…
_________________f.hüsnü dağlarca

çöker, kanayan göğsüne ölümcül tortusu
parmak uçlarında seken bir grizu telaşının
nasırlaşmış elleri, kazma tutar madenci’nin
otağı yeraltında, kokusu kükürt
nikâhı, ölüme kıyılmıştır, cemaziyülevvel
neler geçmiş incecik eleğinden, kim bilir?
krom, bakır, altın, kömür zerrecikleri
ve neler solumuş ciğerleri ahhh, dili olsa da konuşsa
siyanür, metan gazı, karbon monoksit…
sonra,
iğneyle kazımak çelik granitleri, maharetle
tüflü kuyularda teslim etmek ruhunu, erken
kirlenmiş tulumunu kefen eyleyip gül tenine
günlerce hasret kalarak, sıcacık yatağına
ve şakıyan, cıvıl cıvıl esrik seslerine
lacivert kırlangıçların, bigünah çocukların
ve kusursuz yedi renk bir gökkuşağının
efsunlu suretine, yana-yana, derinden…

ey gözleri zift karası yiğit ejderha!
sen ki;
güvercin göğsüne yuvalanmış bir volkan gibi
şahlanmış umudusun, ol katıksız emeğin
hırçın poyrazların tül kanatlarında savrulurken korkusuz.
derin ocaklarda
rutubetli toprağın, koynunda
binlerce metre altında olsan bile
rotatif gibi işleyen o kıvrak pençelerin
terlemiş, sırılsıklam dinç bedeninle
serçe yüreğimizdesin dört mevsim
s/aklımızda bir mücevher gibi
kitab-ı mukaddes’e yeminler olsun ki…

ey yeraltı uykusunda inleyen devasa çınar!
varoşların yanan sobalarında emaresi var
ve kızgın kazanlarında
yüklü gemilerin, kara trenlerin
ve püfür püfür tüten bacalarında, devasa fabrikaların
kirletilmiş dünyanın dört bucağında yani
nasırlı ellerinin kusursuz emeği
çatal kara gözlerinin o/nuru varsa
eğil,
öpsün, şu günahkâr dudaklarımız
esrik, doyasıya ve hürmetle
o cehennemtaşı tertemiz alnından…

ağaran gün, sana açar gül yüzünü her şafakta
yorgun bir gecenin mahmurluğundan sıyrılıp
dua ve helâllik dilenerek çıkılmış kapılardan
kasvetli bir veda havasında, birazda buruk
yâr’inden, dost’undan, süt kokulu yavrundan
düştün ardına, ekmek derdinin
düştün,
kepaze hayatların kaygan zemininde, buyruksuz!
ve çetrefil tuzaklarına, asla boyun bükmeden!
bağrına yuvalanmış bir dinamit gibi patlayarak, içten…

karadır günün, zift karası, katran
kara bahtın gibi, p/ak alnına yazılmış ezelden
kursağındaki her lokmana göz konulmuş
hükmün verilmiş, çizilmiş künyen
gayrı,
mert olana isyan yaraşır diyerek
ve yıkmak için mavi gök kubbeyi başlarına
ve sırça köşklerini tarumar etmek için yarından tezi yok
hançeresi yırtılmış o gür sesinle
bağır avazınca!
yırtılsın dağlar, köpürsün deniz
bembeyaz bulutların tül göğsü parçalansın:
“emekçi kardeşlerim, birleşin! ..”

2011/

TMMOB Madenci Edebiyatı Mansiyon Ödülü-2011

Alpaslan Akdağ
Kayıt Tarihi : 9.12.2011 10:07:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


tüm emekçi kardeşlerime...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mehmet Çoban
    Mehmet Çoban

    Çalışma koşullarının en ağır olduğu bir yaşam biçimi.. Ne yazık ki, teknoloji, rahatlık, medeniyet bu tür zorlu yaşamların üzerine kurulu. Mutlu azınlıklar rahat etsin diye, nice insan zorluklar içinde.

    Birleşse işçiler ne olacak?

    Geçmişte ve bugün ekadar gördük. Hep çıkarcıların ellerinde oyuncak edildiler.

    Kimi işçi hakları dedi,
    Kimi insanlık dedi
    Kimi sosyal adalet dedi.

    Ama çile bitmedi.

    Bitmesi, bitirilmesi için neden de yoktu.

    Çağunluk, para, siyaset böyle dedi.

    Cevap Yaz
  • Şerafettin Muş
    Şerafettin Muş

    örgütsüzlük olmuyor ki hocam direniş kültürümüz yok ediliyor bu duruma herkes seyirci kalıyor emeğin horlandığı böylsi bir ortamda yüreğinin sesine ortak olan kalemini saygıyla selamlıyorum tam puanım sayfanızda asılı üstad kalemin daim olsun

    Cevap Yaz
  • Necdet Arslan
    Necdet Arslan


    Nasırlı ellerin,karanlığı ışıtan yeraltı güneşlerinin şiirdeki lirik benekleriydi...

    Öncelikle bu şiiri,azımsadığım bir ödülü almasından dolayı kutluyorum.Şiire can veren soycul Duruş'u,güçlü söz madencisini tebrikliyorum.

    Şimdi nereden başlayayım da neresine vurgu yapayım bu üretinin.Bir dizesinden söz etsem öteki dizeler,bir sözcüğünden söz etsem öteki sözcükler alınacaklar...

    Şiir küstürmeye gelmez ki!
    Kol gücüyle yeraltında evine götüreceği ekmeğin hamurunu alın teriyle karan,sabrın/direncin/üretmenin kıvancı olarak bedeni örselense de dik yüreklilikle özdeşleşen ömürleri kömüre yazgılı insanlarımızı görmekteyim şiirde.

    Onları hayranlıkla seyretmekteyim.Kapitalizmin kemirgen doğası karşısında örgütsüzlük nedeniyle yamalı bohça gibi darmadağın olan işçilerimizi düşünmekteyim.

    Örgütlülüğe olan gereksinimin şimdilerde daha da yaşamsallaştığını bilmenin inacıyla ama bir türlü gerçekleştirilemeyen 'birleşme' sorunsalının yakıcı gerçeğiyle...

    Şiirdi.Ve Yaşamdı.
    Kutluyorum Sayın AKDAĞ'ı.

    Erdemle.Işıkla.

    Cevap Yaz
  • Nafi Çelik
    Nafi Çelik

    Zihinlerin yorgunlaştığı, gökyüzünün bulutlandığı,yeraltının bahara hazırlanan canlılara nefes verdiği zaman daralmasının dizelere düşen hıçkırığını okudum.
    Tarzın, tekniğin, anlam ve iç ahengin biraraya geldiği dizeler kümesinden yükselen nağmenin sesi oldukça etkileyici.
    Tebrikler... (Tam Puan + Ant.)
    Sevgilerimle...
    Nafi ÇELİK

    Cevap Yaz
  • Cevat Çeştepe
    Cevat Çeştepe

    Bu kez şiirin sesi yeraltından geliyor... Ak yürekli, ak alınlı emekçilerin kapkara dünyasından.
    Sesi ve tınısı çok farklı ve etkileyici. Kutluyorum sayın Alpaslan Akdağ...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (5)

Alpaslan Akdağ