YENİDEN
Parmaklarımın ucunda bir tel sigara
Masamda soğumuş yarım fincan çay
“Benimle kal” diyen bir şarkı, (televizyonda?)
Eskiden sürdüğüm parfümün kokusu, etrafımda,
Sokaklarında rüzgar gezmiş bu şehrin
Yağmurunu kucaklıyorum
Hüzün ve rüya kadar bezmiş bu sihrin
Hayalini saklıyorum
Kaynayan bir Şah Senem sabahında
“yoluma düştün
kar kırmızısı karanfil”
Ferman Karaçam
herkes her yere her zaman geç kalabilir
keşke sen geç kalmasaydın
Saçları ağarmış adam gözlerini açtı
Gün çoktan ağarmıştı
Üzüldü, yine geç kalmıştı
Ağırdı hala göz kapakları
Üstünde gecenin yükü vardı
yarının dünü gelin olur mu abi
hem gelirken
bütün unutulmuş günleri de getirin
benzi soluk çocukların nefeslerini
hem İstanbul'un bütün seslerini
getirin getirebildiğinizi
Sizin mavi bir adanız var
Benimse güzel bir Karanfilim
Siz geceye renk verirken
Benimse titrer ellerim
Adanız gülümser,
Onlar;
Ellerinde barış denen silahlan geldiler
Kan dökmediler
Ama kan vardı cesetlerde
Onlar giderken
Nice kanatsız kelebekler gördüm
Susuz ırmak boyundan geçtim zamansız
Umudu umutla bekler gördüm
Kanatlı kapılar üstünde cansız
‘Başsız adamlar’ peşinde bir kalabalık
Zamana bi nokta kondu
işte bahar geldi
bir yerler yine kaynadı
dost dosta doydu abadulla
Hey gidi can dostum, mîmarbaşı!
Azmet ve geç kalmadan koy gediğine taşı.
Sustu bağlamam, dindi fırtınaları gönlümün,
Mîmarbaşı, boşa ağlamam, soldu kokusu gülümün.
seni çok özlüyorum abicim
Sevgili Kardeşim,
Ne güzel şiirler yazmışsın, ne sıcak, ne içten. Uzun zamandır tanışmamıza rağmen, konuşmalarımızda hiç gündeme gelmemişti. Sana bu satırları hayattayken söyleyebilseydim keşke!
Ne düğününe, ne güzel kızının doğumuna, ne de cenazene gelebildim. Rabbimden sana mağfiret v ...
Sevgili Yavuz, şiirlerini okumayalı epey zaman olmuştu, Okudukça adeta 7 sene öncesine gittim. Yüreğine sağlık...