Fırlayıp gelmiş gençliğin sabahı
Üstünde sapsarı geç kalma telaşı
Vurarak yapraklanma mevsimi
Yüreğimin raksa hazır bam teline
Gölge etme sevmeyeceksen
Geri zekalılık ne kadar kolay bir meslekmiş Hem de maaşlarını her ay hazineden tıkır-tıkır temin ederken….
OGM
Yani Organizmaları genetik olarak değiştirtmiş – ürünler
İlk önce arıları yok ederken toprağı anında kısırlaştırırken!
Kuran-ı-kerim şöyle demedi mi bize
- Arıları görmüyor musunuz Nasıl da polenden polene konup uçarak Nasıl da bitkilerin çiftleşmesine katkıda bulunuyorlar Ki esip giden rüzgar kadar onlar da bu göreve atandılar Ah bir de balları var ki tadına doyum olmaz!
Sıcak göz yaşlarımız
Mavi gölün akşamlarında
Kendini hep saklar
Elleri ve gözleriyle
Tutuşunca içimizdeki ruhlar
Fotosentez Bakışlar
fotosentez bakışlarla baktılar/ vatan bekler sandılar/atılan kemiğe koşup/vatani milleti unuttular...
yağmur çiseliyordu/ kan ve tufan oluk oluktu/altıncı Filo demir atınca/
kürsüde uyuşturulmuş bir ses/ Yerlerde sefil halk kıvranıyordu/
gece kuduz bir it gibi havlıyordu...
Halden hale girmenin çukuru tutmuş karamuklar altında kuşburnuyla bağlıyor uçkurunu
Kimi Marstan gelmişçesine dünyadan habersiz her yere sokuyor tor burnunun kır ucunu
Duyduğuyla karnını doyururken gördüğü kendine yetermişçesine ördüğü oto-defans
Duvarları dibinde hayıflanırken kadersizliğe çorları ayırmaya çalışıyor aklınca birbirinden
Birdenbire aklından geçerken Seyfettin’in camuş’u ve iliklerin zıvanadan çıkmış başçavuşu
Gün dönmeye kalkmadan düşüp kalkarak ettiği tövbeleri yalamaya kalkarken aklının bir köşesinde karıncaları hayatın bir ucunda mahşer karakargaların dikkat alarmlarının yağışı
Pantolonlu bulut (Le nuage en pantalon) extraıt (bir bölüm) Mayakovski
Sokaklarda
Yağ biriktiriyor insanlar,
Su yüzüne nerdeyse çıkmış gözler,
Yıpranmış dört kare sürünerek
Tersinden dokununca
Kılına
En kral kıl bile
Başına ırkçı kesilir
Görmeden gözündeki çapağı
Uranyum ve Eroin
Tromatizm atlatan günlerin çocuklarıydık
Medyalar ne derse inanacak kadar böndü
Kendine dönük antik ve panik spazmlar
Bir yol gidiyordu buradan öteye öte öete
Herkesin elini silahına davranıp vurmak istediği
Terki Gowendi
Kirli ellerin türküsüyle
Dans ediyor her kes
Bu türkü de Türkiye’m değil
Benim Türkiye’m
Başsız bir ordu yürüyor
Yakmış da yakan güneşler altında
Vahada ki o süslü çadırlar da kimin
Bu atlar / bu develer
Ve gökten yağarcasına düşen bu taşlar
Başımızı yaran sopalar ve kılıçlar…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!