Sisli uykulardan başladım güne bu sabah
Düş ülkemin talanıydı
baskından geride kalan
Yüzümü hasretinle yıkayıp,
çaresizliğimle kuruladım
Kahvaltımın başyargıcı sen oldun,
ister bir çingene kızında
yahut bir âşık sözünde
ille de yar yüzünde
ille de yar yüzünde
Bartın, 30 mayıs 2000
öğretmenim
bana sevmeyi öğret öğretmenim
bana dostluğu
bana kardeşliği
bir de acı çekmemeyi
göz görmez ise
gönül katlanırmış dediler
gördü gözler, deli gönül
viran olup gittin yine
Bartın, 24 Kasım 1996
özlerim sevgi dolu kucağını
hasretin şuramda dinmiyor anne
ateş suyla söner bilirim ama
içimin yangını sönmüyor anne
dost bildiğim dost kalmadı özünde
kısa geldi ömür denen d(ı) rama
beni benden atar, uzar giderim
çok girmeyin felek ile arama
kaşlarımı çatar, kızar giderim
gök karardı, gün büründü geceye
Gurbet elden döner iken yuvaya
Yaya kaldım, bir anlayan olmadı
Ben cennette Âdem iken Havva’ya
Elma çaldım, bir anlayan olmadı
Hasret kaldım ana ile babaya
bizi böyle hasret koyan sevgili
gurbeti, sevdaya yeğledi gitti
katar katar olmuş giden kervanım
yolundan çevirdi, eğledi gitti
bahar oldu tohumları yeşertti
sen titrek bedenimde uğuldayan
bir sonbahar esintisi
çılgın beynime saplanmış
hançer gibisin
kımıldamadan dursan da olur orada
çıkıp yüreğime saplansan da
Gece oldu saat üç
Bugün de bahtiyar olamadık
Heyhat! ..
Vaat edilen günler
Geldi, gelecek derken,
Bu günümüz dünden de berbat
slm eski dost seni asla unutmayacak biri yazıyo sana yin aynı rumuzla nasıl özledim bilsen
seni