Kalbini taşırken harcadığın kuvvet
ufacık elleri olan bir devin çırpınışlarıymış,
o dev ki: mızraktan yağmurlar altında dolaşarak
bileklerini incecik yasemin saplarına alıştırmış
Demek ki, seninle tanıştırdığım sihir
arpaların, kozaların, peteklerin,
aslına astarına aşk denilen,
burçlarında atmacalar, şahinler barındıran,
bağrın bağra çarpışından
başlayan sevdalı buluşmaların
ürünü bir sihirmiş,
o sihir ki: kanında öpüşlerin olduğu kadar
şerefli ayrılıkların kıpırtılarını da biriktirmiş
Şimdi beton üstüne serilmiş bir döşeğin kıyısında
bunları yazarken
şaşkınlıklar ve özlemlerle zenginleşen sözlerin
senden çaldığı sıcaklığıyla vedalaşmadayım,
ve - sevgilim - bıraktığın notu okuduğum sıralar
koyu bir gecenin çıngıraklarından
çok uzakta olacağım,
üstelik dağlarda, bayırlarda bile
zaptedemediğim o feryadı
çaresiz, oradan
parmaklıklar ardından taşıracağım
Şurada, kaçaklık aylarımın son günüyle
geçip gidiyor hayatımın bir dönemi...
İşte köşesinden köşesine dolaştığım şehir;
işte içime dolan hava;
böğürlerimdeki çılgın girdabı aldığım her nefesin...
gelişime kapı örtenler de oldu bu şehirde
yatak serenler de gecelerime
Sen gözlerinin maviliği gözyaşlarına bulaşan titreyiş,
yosunları dalgalara kıyılara vuran kuvvet,
sen akılalmaz sarplıklardan fışkıran çiçeklerdeki fiyaka,
doğuruşların görkemini taşıyan şefkat,
cançekişler, gerinişler, intikam duyguları,
yetkinlikler, eriklerin ham lezzeti, körpelikler,
midyelerde incileşen kumtanesi: aynı hızla
yolumu gözle - geleceğim -
unutma ki
bu gidişler zaferi getirecek...
Kayıt Tarihi : 24.8.2002 05:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sonra; hepimizin hazza ve hıza, betona ve paraya yenilişimizi kaldı şiirden geriye. Kendini, bizi deşen gizli feryat aslında zafere ulaşılmadığının acısıydı…
Hayırlı, meşru, fıtri, makul ve baki muhabbetler dilerim.
seni tanıyorum
geceyi ekmek arası paylaştığımız zamandan
dünyayı kıçından öpenlerden uzaklaştığımızdan
kimin haberi var
halkın gözyaşlarından
şarap yapıp içenlerden
adımızı çizerek çıkarıyoruz
beni tanıyorsun
resimlerimden değil
isimlerimden
şafaklara asılı kalan hayallerimden
çingene sevdasına tutunan bakışlarımdan
vatan haini diye girdiğin tutukevlerinden
gömülmek istediğim anadolu köy mezarlığından
çıkıp gelsem bir bardak su istesem
benimle aşık oynar mısın
bizi tanıyoruz
ellerimiz birbirine kenetli
guavara önümüzde ses taşıyor
devrim militanlarına
bir çocuğun masum bakışlarında
sen bensin
ben de sen
sevgili ustam Nihat Behram
11 Temmuz 08
Nilüfer
Osman Aktaş
TÜM YORUMLAR (22)