Duygusu çok gölgesi az
geçip giden kısa mutlu bir zaman.
Yakın geride Galatasaray ve Dolapdere arasında
eskitilmiş garip yorgun bir mekan.
Tarlabaşı parça parça dört hece...
Dokuzyetmişüçte ayrıldım
Akşam vakti gençlik çağında,
Fırat gibi coştum ağladım
Sirkeci garında garında.
Kimi üzgün,kimi bahtiyar
Gündüzünden göçüp gitmişler Yunan’a
Sırtlarında ümitsiz türkülerle,
Parça parça dağılmışlar dört yana
Silinmez ağlamaklı ol gözlerle.
Katar katar çeke çeke gitmişler,
Bu şehir
İstanbul şehridir,
hep ah çeken
dertli bir çiçek,
bu şehir,
bu benim şehrim
Yazık oldu Artin Bey'e,
uzanıp yatmış
sessiz,sedasız
yeşil gecede.
Tuhaftır hikayesi,
anlatamam sizlere.
Ey dostlar sevdiklerim
Tutulduk ele geldik,
Düşmandır bildiklerim
Ayrılmaz oluverdik.
Ben dostu dost bilirdim
Bahar açtı kış gitti,
Seher yeli nem esti,
Öttü bülbül ud etti,
YANİ güle göz kesti.
Mecnun oldu dolandı,
Öyle kal!
Ve saçlarına
ve boynuna
gezegen benim.
Diller sürüyorum
güney körfezlerine.
Çoğuları geldiler
İpeklerle kürklerle,
Dağıldılar gittiler
Yensiz gömleklerle.
Vara yoğa baktılar
Direnir üstümüzde
bir rüzgâr ki derin
ve zorlar gözyaşları ağlıyarak.
Açılır serin sularından
varlığının beyaz nilüferleri
ve içerdir serinliklerini
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!