Bekri gibi gezinirdin
Ağlar inler bülbül idin,
Rüstem idin de ne oldu
Çeke gittin pare oldun.
Gitti canın kaldın öyle.
Sönüp dökülür
içinden yıldızlar
bir gece ısıntısı gibi
ve üşütür ötelerde
uzanan ikimizi.
Gelirdim sana
Gölün,temiz ve ak sularına
bir taş attım.
Taş dibe varmadan
kaybolup gitti.
İki taş attım,
yine kayboldular.
Yumuşaklığın
bir su damlası.
Karadır gözlerindeki
suskunluk.
Ateş dolu
seni düşünmenin tadı.
Susmak,yaşamak kadar bedelsiz
kıymet borsasında.
Bir bedeli olmalıdır
susmanın,yaşamanın.
Nasıl hesaplanır
bir ömrün karşılığı
Tenhalarda seni gördüm
Kokun sezdim, çile dolu.
Aşık oldum derde düştüm,
Sende buldum gerek yolu.
Suyun içtim kana kana
Sen, kardeşim,
yoksunlukların,
yuvasızlıkların
acıklı ve kabuslu
kucaklaşmalarında,
zayıf vücudunla…
Aşksız,
sığmaz gecelerin
narin fısıltısında,
ışık saçan
vücutlarımızdan
coşkuyla,
Küçük Afrikalı zenci kardeş,
bağışla bizi.
Senin açlık anında
biz bol ekmekle
karınlarımızı doyuruyoruz.
Sen susuz kaldığında,
Güzel kalbim, ben kimim?
Milyarlarca çeşit molekül arasında
rastgelen bir molekül müyüm?
Sürekli hayattan ve yaşamaktan
memnun olmayan bir yorgunluk mu?
Tükenmekle sabırsızlanan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!