Evvela bir düşün, yalnız başına sessizce
Sen düşünmesen ne olur bu memleket
Yoksulca kayıp giderken kendi ellerinde
Kalk, başlar eninde sonunda bir hareket
Nedir ki bu milliyetçiliğimiz
Boğazın kenarında
karton bardakta bir çay, bir trileçe
yağmur yağıyor üstümüze
köprünün altından gemiler geçerken
Üsküdar'dan Beşiktaş'ı seyrediyorum
ağladığımda teselli edebilir misin beni?
"yanında ben varım" desen keşke
sen yoksa bir yanım eksik, bir yanım yoksun
seninlebirlikte harcamak isterim hayatımı
her ne kadar reddetsen de
gecenin köründe tek huzurum varsa
biner kere öldüğüm bu sokaklarda
yalnızlık koridorudur meskenim
kanlar fışkırıyor şakaklarda
ömrümün baharında gözlerim sönmüş benim
yorgunluk yer etti yüreğime
durmadan kan kusturan geceler
bir rakı bardağı masamda
tutturmaya çalıştığım heceler
yoksul düşünceler kafamda
en karanlık saatlerde
Gözlerin yeşil dağları andırıyor,
Yeşil, yemyeşil
Saçların sarı buğday tarlasını andırıyor,
Sarı, sapsarı
Yeşil dağların içinde gezmeme izin verir misin
Sarı buğday toplamama izin verir misin?
Yıldızlar düşüyor sanki kalbime
Ben ise sana.
Derin derin bakmak istiyorum gözlerine
Bir daha unutmayayım diye
Ve o gözlerin bana bakmayacağını
Kabul etmek istemesemde
1 yıldan fazla oldu artık
ama yine olmadı
en kötü nolur ki
fotoğrafına bakar gülerim artık
belki yağmuru izlerim tek başıma
birlikte izlesek daha anlamlı olurdu gibi
yoğun baş ağrısıyla çıktığım hastane
karanlık ve bozuk yollar, taş kaldırımlar
bir sonbahar gecesi, yıldızları izlemeli sadece
çarşıda garip bir yas havası var, yalnız sokaklar
yıldızlar anlatır her şeyi
Gün doğuyor,
Hafif çıkan güneş saçlarını andırıyor
Andıkça atıyor kalbim
Yalnızca senin için
Fotoğrafına baktıkça
Gözlerim buğulanır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!