/’Dünya sırtını dönmüş bize! ..
Dağın bedelinde, çığlığın yasındayız.
Bir yangına saman çöpü gibi savrulmuşuz, külün tanımındayız...’/
I
Cehennemin kapısında, öderiz elbet, suçlu şiirlerin hesabını
içimizin sokaklarında, tanrı işitmez pejmürde düşlerin iniltilerini! ..
akşamın namlusunda, yalnızlığın kıyısına vurur cesetlerimiz! ..
herkes bir yerlerde, yaşarken bir şeylere,
biz nasıl da ölürüz, her gün herkes için...
hayatın kabzasında böyle ne çok yara, eksik aşklarda
yalnızlıklarda üşüyor oysa yoksulluğun felçli belleğinde
kitaplarda ısıtmayacak çocukların ellerini, ısıtmayacak! ..
herkes biraz failidir çünkü, içindeki ölü çocuğun! ..
artık gülümseyerek, kuşlara bakamayacak çocuklar, eskisi kadar-
eylül yağmurlarında sevgililer ıslanmayacak! ..
hatırlanmayacak, hiçbir çocukluk, hiçbir anı da/
çocuklara anı yerine, onarılmaz yaralar kalacak! ..
II
bir zamanlar dinamitlenmiş sözcüklerde, kumpasa düştü yolum,
acıya mecbur kılındığım, aşkın üvey oğluyum...
aşk ki değer kaybetti dolara endekslendiğinden bu yana
her şeyi öğüten hayatın en acımasız tuzaklarına çıkar yolum
dicle kurur belki; ama aşkın göz yaşları asla kurumayacak! ..
/aşkın açtığı bir yarayı, yine bir aşk sarabilir.../
arkamızdan vurulduğumuz aşklarda,
sırtımıza kaç el ateş edildiğini hatırlamıyorum! ..
ama aşk, en kestirme yoldur ölüme! ..
feodal sürüklenişlerde, umulmadık bir ruj lekesiyim
yüreğim kirlenmeden sessizce geçebilsem vahşetin çığlığından
her gün biraz daha çoğaldığım, buruk ve ağlamaklı, şiirlerde
yine eksilteceğim kendimi/ kendini törpüleyen aşklarda...
III
sonra kendime tutunarak
’bir bahşiş gibi’ bırakılıp, geride kalanın,
paylaşılmaz korkunç yaralarından geçtim...
büsbütün yitirdiğimiz,
adı aşk olan yokoluşlardan
yüreğim kanaya kanaya dolaşıp,
hiçbir yere eklenemez o hep acıyan
yakamı bir türlü bırakmayan anılardan...
iç-cebimde yasak şarkılar ve ahşap acılarım
kalbimde dikiş izleri, fikrime egemen hislerim
ve yüreğimde üşütmüş özlemlerle,
çocukluğumdan geçiyorum...
kendi karanlığının nedenini başkalarında arayanlardan
ve apartman girişi yalnızlıklardan! ..
işporta hayatlardan ve imha edilmez marjinal yalnızlıklardan...
sanal sevgilerde, uzak kirlenmelerin, mağlup sevinçlerinden! ..
sosyolojik yaralarda, ödünç şiirlere iltica eden kısır şairlerden geçtim...
usul usul kendime tutunarak...
haydutların gasp ettiği, gizli hüzünlerde,
eski bir sıcaklığı soğutarak, avuçlarımda
sevinçleri haczedilmiş yoksulların,
mülteci düşlerinden, üşüyerek geçiyorum! ..
(Birdal ERDOĞMUŞ/İKİBİNON)
Birdal ErdoğmuşKayıt Tarihi : 14.2.2011 15:39:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Birdal Erdoğmuş](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/02/14/yalnizligin-ayazinda-usuyen-hayatlarin-sicili-bozuk-dusleri.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!