Önce melekler terk etti dünyamızı
Sonra çocuklar…
Aramızdan çekildi bir bir
Günahsızlar…
Cennet’ten kaçıyor Âdem’in çocukları
Köprü uzun, ince; ayı pek şişman
Yeğen oldum ona, dayı diyerek
Çıktığım yollarda olmuşum pişman
Kılavuz “Koş” diyor pislik yiyerek
Kumandan “Yürü! ” der, kendisi gelmez
Yaşarsa oğlum,
Benim gibi olacak.
Ben de yaşarsam babam gibi
Dedem gibi olacağız hepimiz
Yaşasak da yaşamasak da.
Dedemin yurdu şimdi
Anlamak zor, kafa yorma boşuna
Memleketin ahvalini benden duy
Sözlerim hak, gitmez ama hoşuna
Memleketin ahvalini benden duy
Soğan bin beş yüz, ekmek elli kuruş
Beni ayrılık vurdu
Hırpaladı bu gurbet
Yollar dövdü öldüresiye
Ne trenler ne uçaklar
Tamamen kavuşturdu bizi
Anne,
Bakma sesimin kartlığına
Tutunup eteğine hâlâ gözü yaşlı,
Arkandan “Anne! ” diye seslenecek çağdayım.
Büyüdüm zannetme anne
Kapanmaz yaramı saran tuzun adı gurbettir
Yazda iliğimi kesen buzun adı gurbettir
Etekleri nimet dolu gelse de yaz mevsimi
Ak kiraz yemediğim temmuzun adı gurbettir
Açıkta yaşıyorum evlerin arasında
Beni korumuyor hiçbirinin duvarı
Hiçbirinin çatısı bana dulda etmiyor
Ben bir cüceyim devlerin arasında
Bir kaşık yemek, bir kâse şerbet
Nefes al, nefes ver
Aç gözünü ve kapa
İşte hayat bu kadar...
Yaşıyoruz şu dünyada
Çöle düşmüş
Bir damla yarattın
Madem beni
Çöllere değil
Bir ummana düşür Allah'ım...
Sıcak ummanlara...
Buharlaşmaz soğuklarda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!