Bir kadın var
Benim için
Her çileye katlanır...
O kadın için ben
Her şeye katlanmazsam
Ne geçmiş Leylalar senin gibi güzeldi
Ne Mecnunlar benim kadar âşık
Ferhat, dağları boşuna deldi
Sevdiğine bir tek canını adar âşık
Bir hayal misin sen, yoksa hakikat mi
Âhirini geçtik devrin, kıyamete kaç kaldı
Ruhu gitti dünyanın, geriye de hiç kaldı
Bir fil kadar yer bir insan bir öğünde
Mideler tıka basa, ruhlarımız aç kaldı
Göçüp gittin kardeş
Görmeden yüz mevsimi
Yaradan koymuyormuş
Her ömre güz mevsimi
Yazınca alna yazı
-Şaban dayıma rahmet dileyerek-
Yıl hanesi iki bin beş,
Gün Çarşamba, 18 Mayıs…
Bunu söyledi, durdu
Duvardaki son yaprak.
Keşke elimde olsaydı
Zamanın dizginleri
Bağlasaydım onu bir ağaca
Bundan on beş – yirmi yıl evvel
Ne okusaydım, adam olsaydım
Ne belimi ağrıtsaydı akşam
Kardan beyaz, tombul bulut bana söyle
Altından geçen kuşlar nereye uçuyor böyle
Uzaklarda şirin şirin evleri mi var
Ocakta kaynayan aş, kandilde alevleri mi var
Yavrular mı bekliyor gözleri yolda
Taşırlar mı sağda ekmek, çikolata solda
Nasıl da kandırmış herkesi meğer
Kolay kolay ölmem, derdi rahmetli
Direnmeden vermiş ruhunu, hayret
Hırçın atlardan beterdi rahmetli
Derler ki güneşin yedi rengi var
Her renginin yeryüzünde dengi var
Gül de çiçek, karanfil de lale de
Dalı var, deste, buket, çelengi var
Güneş, ışığı yayar
Bakma, gözün dayanmaz
Kederli saat sayar
Mutluya gün dayanmaz
Göğü bilmez yerdeki
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!