İçten çürüyen ağaç
Titredikçe içi
Garip bir haz duyuyordu
İçten çürüyen ağaç
Büyüdükçe içindeki boşluk
İster üzül ister sevin
Nedir ki farkı...
Göz bakmasa
Dil varmasa
Ne olur...
Olacaktır
Bak; postacı geliyor, selam veriyor…
Bakma bana öyle postacı
Almam senin selamını
Unuttu dostlarım,
Mektup getiremezsin.
Kayboldu temiz hislerim,
Bir sabah vakti
Masmaviyken gökyüzü
Neye sevindiğini bilmezken kuşlar
Güneş,
Dünden başka görmezken dünyayı
Ve dünya habersizken
Bir şeyler uçacak benden
Nefesim, nabzım, sıcaklığım
Düşünce, duygu ve umutlarım
Uçacak bir şeyler, yalan mı?
Herhangi bir noktasında zamanın...
Uçan mı ben olacağım, bilmem
Haydi gölgem
Ver elini gidelim…
Kara kara bulutlar
Hücum davulu vurdu
Terk edelim bizi ayıran yurdu
Bütün güneşler ötelerde yaşıyor
Kimi doldurur dünyayı cebine
Kiminin dünyası ulaşmaz bine
Kiminin yoksuluz diyor her hali
Kimi de gütmekte cümle emvali
Kimi ak yaranmış, kimisi kara
Kimi varsıl olmuş, kimi fukara
Biz… Bozkırın çocukları…
Altında kırlangıçlar uçan
Bulutlar yüzen
Gökyüzüdür
Gördüğümüz en büyük mavi
Sen orada, ben burada
Biz her zaman beraberiz
O yandan esen rüzgâr
Senin kokunla gelir
Giden rüzgârlara ben
Selamımı yüklerim
Bir adım, bir adım
Bir adım daha
Geldiğim yerden uzaklaştırır
Bir adım, bir adım
Bir adım daha
Beni menzilime yaklaştırır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!