Yağmurlu Gecenin Şarkısı

Aybala Şahinoğlu
35

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Yağmurlu Gecenin Şarkısı

Gökyüzü delinmiş, yağmur ince ince sokaklara dökülüyordu.
Adımlarımı hızlandırıyordum, her adımımda bir öfke izi bırakıyordum.
Ama en çok kendimeydi öfkem.
Sözlerim zihnimde yankılanıyordu,
o sert, hoyrat cümleler…
Bir yüz beliriyordu zihnimde, kırılmış, incinmiş.
"Nasıl yaptım bunu?"

Bir köşeyi döndüm, ayakkabılarım su birikintilerine çarpıyor,
sokak lambalarının yorgun ışığı altında ıslanmış gölgem uzuyordu.
Her şey bana karşı gibiydi.
Yağmur, gökyüzü, hatta kendi nefesim bile…

Bir tabela gördüm uzaktan,
ışıkları titreşen bir meyhane.
İçeri girdim, ceketimi çıkarıp bir sandalyeye oturdum.
Tahtadan masanın dokusu, neredeyse ellerime yapışacak kadar eskiydi.
Bir şarkı çalıyordu gramofondan:
"Bir teselli ver… Beni bu yerden al götür."

Garson yanıma geldi, kelimeler ağzımdan döküldü,
ama sesim bana bile yabancıydı.
"Bir duble."
Kadehi elime aldım, yağmurun dışarıdaki tıkırtısı içimde yankılanıyordu.
Bir yudum aldım, rakı boğazımdan aşağı inerken
içimdeki düğüm çözülmek yerine daha da sıkılaştı.

"Ne yaptım ben?" diye fısıldadım kendi kendime.
Sanki meyhanede başka kimse yokmuş gibi,
boş masalara, gramofondan gelen eski şarkıya,
ve kendi içimdeki derin kuyulara konuştum.

"Bir öfke anı…
Küçücük bir kırgınlık…
Ve ben, kendi ellerimle mutluluğumu yıktım.
Oysa, gözümde sakladığım bütün dünyam…
o mutluluktu."

Şarkı bitti, yerini bir diğerine bıraktı.
Zihnim dönüp dolanıyordu,
ama hep aynı yere varıyordum:
Kendi yüzümdeki o pişmanlığa.

Bir duble daha istedim, sonra bir tane daha.
Zaman yavaşladı,
ama içimdeki pişmanlığın sesi daha da yükseldi.

"Ben hep böyle miydim?" diye sordum kendime,
masaya yaslanmışken.
"Sevmek,
üzmekle mi başlar?
Ellerime baktım, titreyen ellerime…
Sanki o sözleri bu eller söylemiş gibi."

Bir cevap arıyordum içimde.
Belki bir bahane, belki bir kurtuluş…
Ama hiçbir şey bulamadım.
Kendi yüzleşmem, yağmurdan daha sert, daha acıydı.

Saat geceyi çoktan geçmişti,
ama meyhane hâlâ ayaktaydı.
İçtikçe aklım başıma geliyor gibiydi,
ya da aklım başımdan alınıyordu.

Bir an, masanın üzerine eğildim.
"Ya affetmezsem kendimi?
Ya bu pişmanlık hiç geçmezse?
Ya o gülüş, o bakış,
sonsuz bir hayal olarak kalırsa?"

Bu fikir, içimi bir bıçak gibi kesti.
O an anladım:
Sevmek, sadece sevmek değilmiş.
Sevmek, aynı zamanda kaybetme korkusuymuş.

Kalktım masadan.
Parayı masaya bırakırken,
gözüm kimseyi görmüyordu,
Zihnim tek bir düşünceye odaklanmıştı:
Kendi kalbimi yeniden bulmak.

Meyhaneden dışarı adım attım.
Yağmur dinmişti, ama yerler hâlâ ıslaktı.
Hava soğuktu ama taze.
Bir an durup gökyüzüne baktım.
Bulutlar dağılmaya başlamıştı,
birkaç yıldız parlıyordu uzaktan.

Dedim ki kendi kendime,
"bu yola yeniden başlayabilirim."

Adımlarımı hızlandırdım.
İçimde umutla karışmış bir pişmanlık vardı.
Her şey yeniden başlayabilirdi.
Belki kendimi affedebilirdim.
Belki sevgi, kendimi de iyileştirebilirdi…
Ne olursa olsun masadan kalktım sana geliyorum,
İçimde hayallerim gözlerimde sen, karanlıkta kaybolurken bu yağmurlu gece de tüm benliğimle seni arıyorum...

Ve kendimi sende buluyorum bu gecede beni ben yapan sensin yinede seni seviyorum

Aybala Şahinoğlu
Kayıt Tarihi : 23.1.2025 20:42:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!