Dinle, pencerene vuran şu rüzgarı,
Fısıldamakta geçmişten bugüne.
Bulamadı kışım yalancı baharı,
Yağmur düşsün manamın çölüne.
Hakk'ım bir aklımda bir olsun,
Dudaklarımda esması zikr olsun.
Suskunluğum bugünün derdi değil,
Kafamdaki yarının ne getirdiğidir.
El suyunu boynuma sürdüm,
Akar belki tüm kirim, cürmüm.
Kalbim iki arada bir derede,
Yeis sardı fikrimi, ümidin nerede?
Düşün, son nefeste seni ne bekler?
Orada hala güzel midir melekler?
Yağmur düştü, buhar oldu semada,
Tekrar yağsın diye halim hep duada.
Hayallerimde acizliğimin feryadı,
Gelir mi seher rüzgarının imdadı.
Yorgun gönle bir ışık tut aydınlansın.
Ya da al beni yanına ateşim orada yansın.
Var olurken maddem toprak ile su idi,
Pişmekte tereddüdüm çatlama korkusu idi.
Dur zaman! Geçme bu kadar acele,
Gördüm, korkunun faydası yok ecele.
Şiirdi neşterim, savaşım bir arbede,
Fışkırdı fikirler vurulan her darbede.
Zehirsiz akrep gibi sokuşu kıskanç gözlerin,
Sağlam kalbe tesiri olmaz avare sözlerin.
Çünkü sızar perdeden her gün ayrı bir ışık,
Aydınlık, karanlığa inat aydınlık.
Yağmur damlalarıyla kalbe nakşetti ismini,
Ateş kuruttu sıcağıyla göğüs kafesini.
Zindanda bir meczup bekler kurtuluşu,
Kim bilir? Belki görür muştusunu.
Bu ateş nehirlerde sönsün diye,
Azrail elçi, ölüm bana hediye.
Kayıt Tarihi : 10.1.2013 19:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)