Yağmur Şiiri - Yorumlar

Tevfik Fikret
24 Aralık 1867 - 19 Ağustos 1915
23

ŞİİR


163

TAKİPÇİ

Küçük, muttarid, muhteriz darbeler
Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz
Olur dembedem nevha-ger, nagme-saz
Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz
Küçük, muttarid, muhteriz darbeler...

Sokaklarda seylabeler ağlaşır

Tamamını Oku
  • Mahbub Mehmet Kaya
    Mahbub Mehmet Kaya 30.10.2008 - 19:33

    Ne zaman Teyfik fikretin bir şiiriyle karşılaşsam (Allah mekanını cennet etsin) Bir gülümseme düşer yüzüme. Şiirleri kadar kişiliği de sosyal hayatımızda yer etmiştir. Adeta günümüz devrimcilerinin teorisyeni gibidir. Hayatının her anını her şeye muhalif olarak yaşamış, Galatasaray lisesi gibi bir okulda eğitim görüp, Aşiyandaki yalısında yaşarken halkın kötü şartlarından bahseden şiirler yazmış.

    Dış işleri bakanlığındaki görevinden ayrılma nedeni olarak; 'yeterince çalışmadan maaş almayı içine sindiremediğini' söylerken, öğretmenlik yaptığı dönemde bütçe kısıntısı sebebiyle memur maaşlarının yüzde onu kesilince yine istifa eder.

    2. Meşrutiyetin ateşli savunucuları arasındayken, daha sonra 2, meşrutiyetin aşırı muhalifi oluyor. 31. mart olayı olduğunda karşı çıkıp muhalif olurken, daha sonra onlarla çalışıyor.

    Bunları eleştiri amacıyla yazmadım. Teffik Fikret gibi büyük bir şairin şiirlerini eleştirme lüksüm yok.

    Yüzünüzden gülücükler eksik olmasın.


    Cevap Yaz
  • Hasan Tan
    Hasan Tan 30.10.2008 - 18:18

    Küçük tekdüze ürkek vuruşlar..
    al sana yağmurun özgün resmi..


    Cevap Yaz
  • Ekrem Shefkatli
    Ekrem Shefkatli 30.10.2008 - 18:12

    PARİSTEKİ GARSONDAN SOKAKTAKİ SİMİTÇİYE NE Kİ?

    Cevap Yaz
  • Buse Ercişli
    Buse Ercişli 30.10.2008 - 18:10

    şiiri günümüz türkçesiyle okumamalı, günümüz türkçesiyle anlamalı, tabi ki türkçeleştirilmiş metin orjinalinin tadını vermiyor, bence kolayına kaçılmış alt bölümdeki şiir çevirisi yerine tek tek sözcüklerin anlamları yazılsaydı daha iyi olurdu.

    Cevap Yaz
  • Ziya Öztürk
    Ziya Öztürk 30.10.2008 - 16:55

    Edebiyat-ı Cedide (Yeni Edebiyat): Tanzimat Edebiyatı ile Fecr-i Âtî arasında 5 yıllık kısa bir süreyi kapsayan (1896-1901) bir edebiyat dönemi. Edebiyat-ı Cedide denildiğinde ilk akla gelen şiirde Tevfik Fikret; romanda ise Halit Ziya Uşaklıgil'dir. Bu dönemin şairleri, siyasi ve sosyal şartlar gereği içlerine kapandılar. Bedbin ve melankolik duygulara sahiptiler. Duygu ve düşüncelerini alenen yazamadıkları için sembolik anlatıma başvurdular. Şiirlerinde toplumsal sorunlardan çok bireysel duyalıkları işlediler.Sembolizm ve Parnasizm akımlarının etkisindeydiler. Yukarıdaki şiir, Fikret'in Rübâb-ı Şikeste (Kırık Saz) adlı eserinde yer almaktadır ve aruz'un fe û lün / fe û lün / fe û lün / fe ûl kalıbıyla yazılmıştır. Şair iç dünyası ile yağan yağmur arasında bir korelasyon kurmuş ve ruhunun derinliklerinde olup bitenleri simgeler aracılığı ile ifade etmiştir. Okuyucuya bir yağmur anını adeta yaşatmakta; onu, kendi algılayış ve hissiyatına çekmektedir. Bu ise, her sanatçının başarabileceği bir durum değildir. Günümüz Türkçesi ile sunumu, şiirin orjinalitesini tam olarak vermemiş bence.

    Cevap Yaz
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara 30.10.2008 - 16:49

    Edebiyat tarihçisi Profesör ve yeni türk edebiyatı kürsüsü başkanı Mehmet Kaplan, 'Yahya Kemal, Nâzım Hikmet ve Behçet Necatigil gibi Mehmet Akif'in ustası da Tevfik Fikret'tir,' demektedir..

    Bu cümleyi özellikle aldım.

    Maksadım, Tevfik Fikretin yeni dönem şiirinin ilk ve herkese pınarbaşılık yapan üstadı olduğunu beyan felan değil..

    Değerli şiir okuyucularının buradaki yorumlarına yaklaşım yapmak için özellikle aldım bu cümleyi..

    Değerli dostlarım..

    İnsanla evren arasındaki ilişkilerin en bütüncül olarak ele alındığı felsefenin girişinde üç temel kavram vardır

    İYİ
    GÜZEL
    DOĞRU

    İYİ,ahlakın, beynelmilel bilimsel terminolojideki tabiriyle 'ethice' in inceleme alanına giren bir kavramdır

    GÜZEL, sanatın beynelmilel bilimsel terminolojideki tabiriyle ''estetik''in inceleme alanına giren bir kavramdır.

    DOĞRU ise mantığın beynelmilel bilimsel terminolojideki tabiriyle ''logic''in kapsama alanındaki bir kavramdır

    Bir şiire, şiirin ahlakı, akli (mantıksal) yönü ve sanatı açısından bakmak ayrı ayrı şeylerdir..

    Bir şiiri ahlaki terminolojiniz açısından kabul edilemez ideolojik dünya görüşünüz açısından kabule edilemez bulmanıza karşın estetik açıdan çok başarılı bulabilirsiniz

    Bu manada bu üçlü ayrıma göre ne kadar kombinezon kurulabileceğini siz değerli okuyuculara bırakıyorum

    Antoloji elbette en önce bir sanat sitesidir ve elbette sanatlar içerisinde ağırlıklı olarak şiir sanatına yer veren bir sitedir.

    Elbette, iyi doğru ve güzel, bir eylemde, bir düşüncede, hatta bir duyguda ayrılmaz bir birliktelik içinde tezahür eder

    Sizin bunlardan önceleyeceğiniz seçenek ne olmalıdır sorusunun yanıtı seçtiğiniz enstrümanla da alakalıdır

    Şahsen ben ideolojik ve tarisel bir düşünce forumu olarak antolojiyi öncelikli bir enstrüman olarak görmem.

    Bu konuda oldukça fazla ihtisas forumları mevcuttur.

    Oysa antoloji şiir sanatının bir nevi ''zeneatkar''larının ortaya çıkarılmasında, eğitiminde, bilgi edinmesinde sanat disiplenleri arasında mukayese yapabilmesinde, sanırım ülkemizin en çok rağbet gören ve katılımcısı olan sitelerinden birisidir..En azından böyle bir maksadı güttüğünü düşünmekteyim.

    O halde her ne kadar ''terazi kendini tartmasa da'' insanın diğer varlıklardan farklı olarak kendisini tartabilmesi yani konumlandırabilmesi imkanını dikkate alarak her birimizin şu soruyu kendine sorması gerekir.

    ben antoloji ile irtibatımdan neyi, ne faydayı gözetiyorum..

    Sözü mü açarsam..

    yamak mıyım, çırak mıyım, kalfa mıyım, usta mıyım
    sempati düzeyinde mi ilgiliyim şiirle, interaktif olarak kendimi geliştirme isteğine mi sahibim, sosyolojik analizler için mi başvuruyorum antolojiye gibi

    Bu soruları yüreklice sorup antoloji ile ilgili konumumuzu sağlıklı olarak belirlediğimiz takdirde daha düzeyli bir istifade sağlayabileceğimizi düşünüyorum

    En başa aldığım Kaplan tahliline dönersem,

    Sanat bir öz'ün daha çok sunum şekline ilişkindir

    Farklı ideolojiler içinde olmak benzer sanatlardan istifade etmemek anlamına gelmez

    Ve inanın edebiyat tarihini incelediğimizde yukarıda sayılan çok mühim ve ünlü şahsiyetlerin birbirlerinin sanatını ve hayatını ciddi bir şekilde takib ettiklerini görürüz..

    Elbette münazaraları olmuştur ama bu münazaralar istisnalar hariç burada gördüğüm şekilden daha estetiktirler..

    Nef'i bile o sövgü addedilebilecek meşhur hicviyesinde rakibine -affınıza sığınarak-köpek derken ne kadar estetik ve edebi davranmıştı unutmayalım

    Sözü çok uzattığımın farkındayım..

    Ama gerçekten samimi olmaya çalıştığıma dair içimdeki his başınızı ağrıttım korkusunu biraz hafifletiyor..

    Saygılarımla..

    Cevap Yaz
  • Gülay Dal
    Gülay Dal 30.10.2008 - 16:28

    gerçekten harika bir şiir

    Küçük, istek dolu, inci gibi damlalar
    Sokaklarda, damlarda hep titreşir
    Ezgi söyler durmadan, ağıt yakar
    Sokaklarda, damlarda hep titreşir
    Küçük, istek dolu, inci gibi damlalar...

    Cevap Yaz
  • Alev Savan
    Alev Savan 30.10.2008 - 14:25

    Yağmur oldum,yağmur!..Zırvaya gerek yok..Önünde ceket iliklenecek insan,şair....:))..Alev

    Cevap Yaz
  • Ali Akar
    Ali Akar 30.10.2008 - 14:05

    Eleştirip yerin dibine sokmakla,
    Yukardakini çekip aşağı almakla,
    Ona buna çamur atıp karalamakla
    Kimse bir yere varamaz kimse şair olamaz.

    Yukarı çıkmanın yolu değil eleştirmek,
    Bir yer edinmenin şekli değil eleştirmek,
    Yeni birileri çıkıp yükselsin demek
    Yüksek ufuklardan gelmekle olur asıl iş bunu bilmek.

    Bu kabadayı ya da külhan beyi işidir, eskidir
    Gözde olanı alt ettim mi yer senindir,
    Hille hurda yalan dolan iftira ne olsa kabul
    Yer edinme savaşında onlar için her şey makbul

    Size kalsa Keops da da bir yığın eksik bir sürü hata
    Size kalsa her yanıyla kusurludur Ayasofya
    İş hata eksik aramak olunca
    En çok yanlış en büyük hata bizde vallaha

    Yarın için bakşın şekli hırs ile olursa
    Kimsenin değeri olmaz gözde yıkılsın denir
    Bir zerre kötülük değer bulursa
    Her hamleden sonra yenisi istenir

    Sen yukarı bakıp başı dönen
    Vur baltayı beline bu sekoyanın
    Boyu başını döndürür heybeti ürkütür
    Biri çıksa da mutlu olsan yerine seni koyanın

    Ah bilirim açtır insan
    Doymaz bir türlü olmadıkça tamam
    Terlemek gerek derler uğurda var sende kısa yol
    En kestirmesidir terlediğin hamam

    Ama bil ki yanlışsın kandırırlar seni
    Yüce olanı makamı verendir halk
    Senin gözünde bir şey sandırırlar seni
    Hayaldir gördüğün kendini uyandır kalk

    Cevap Yaz
  • Hasan Tan
    Hasan Tan 30.10.2008 - 13:06

    Şiir ismiyle öyle güzel örtüşmüş ki, sanki yağmur yağıyor sanırsınız. Yağmur ilk dizeden itibaren resm edilmiş gibi sanki..
    Şiir usta betimlemelerle devam ettikçe resim sanatıyla ne kadar benzeştiği de barizen görülüyor. Kullanılan kelimelerde hep doğa insan yaşamı ilişkisi de saklıdır.
    Edebiyat derslerinde Osmanlıca Türkçe kelimelerinin bir arada kullanılmasına örnek olarak genelde Tevfik Fikret şiirleri verilirdi lise yıllarımızda..

    Yağmurlu günlerimize yakışan, yağmurlu hallerimize yakışan bir şiirdir. Belki bir asır önce yazılmış amma yağmur hep aynı ağıtı anımsatır.. Sonsuza dek.


    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 33 tane yorum bulunmakta