Bir yağmur öncesi
Gökyüzünün karanlığıyla aydınlığı sevişirken
Yağmur bu mahremiyeti ele verdi…
Islanan yüzler çevrilirken gökyüzüne
Utanmıştı gökyüzü
Kimse anlamadı
Kimse bilmedi
…
Yeryüzünde üç kuruşluk hazlara meylederken insanlar
Gökyüzünün utancından bir nebze olsun alamadılar
Hayâ perdesi kahrolurken her gece
Zina dolu çarşaflar utandı
Beyazlığın ardında saklanarak
İnsanoğlunun kirini sakladı
Ama yine
Kimse anlamadı
Kimse bilmedi
…
Kapat göğün gözlerini Ya Rab!
Daha çok şahit olmasın
Ölümlülerin ölümsüz pisliklerine
Yalvarırım kapat!
…
Masum gözler dua dua ağlıyor
İnsanlık ölürken
Yası sadece çocukları boğuyor
…
Masumiyet
Aç güzel yüzünün peçesini
Kara çarşaflara bürünme
Beyaz çarşaflar utançla kıvranırken
Sen kara çarşafından artık vazgeç!
İnsanlığın sana ihtiyacı var
Bir nebze olsun yardım et
…
Göremeyen gözlere
Duyamayan kulaklara
Edepsiz zikirlerle ölü etini yiyenlere
Ar bilmeyen tenlere
Islah olmayı sen nasip eyle
Ya Rab!
…
Kayıt Tarihi : 20.11.2012 18:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
okuyucusuna hitab eden
bu değerli paylaşımı
yazan yüreği kutlarım
TÜM YORUMLAR (3)