Allı turnam kanadına;
Sar da götür yâre doğru…
Şu feleğin inadına;
Dur da götür yâre doğru…
Kırdı kanadım, kolumu.
Bolu da
Bolu da
Sevdiğim yar Bolu da
Aşk gömleği çok bizde
Darıda var bolu da
Gönlüme taht kurdun hani bir kere;
Aldırmaz mı sandın, dost beni beni…
Kokunu savursan esen rüzgâra;
Güldürmez mi sandın, dost beni beni…
Bu diyara gelip, bir kapı çalsan!
Ne zaman dost desem gönül mendili;
Islanır, ıslanır, ıslanır dostum…
Bırak ta çağlasın gönül bendini;
Uslanır, uslanır, uslanır dostum…
Sanma ki temele bulunmaz taşım.
Ben beni bilmezdim seni görmeden
Meğerse yüreğim varmış kara kız
Dağıtmış zülfünü kimse görmeden
Gönül sarayına girmiş kara kız
Senden mi almıştı ebemkuşağı
Susmak itiraftır diyorsun amma;
Gelmem mi gerekir onu da söyle…
Sanki bilmecesin, sanki muamma;
Bulmam mı gerekir onu da söyle…
Hiç değişmiyorsun; böyleydin dünde.
Bana bir çıngı düşse sende lav olup akar
Beni yaktın yetmedi yanıyorsun kara kız
Gördün mü küllerimden kebap kokusu çıkar
Duman neden tütmedi sanıyorsun kara kız
Haydi, gidelim gülüm ocağımın başına
Lale gibi boyun bükme uzakta
Yaslanacak yürek mi yok sevdiğim
Boşa çırpınırısın bensiz tuzakta
Uslanacak yürek mi yok sevdiğim
Yağamasa yağmurlar gözyaşım hazır
Sana yazılmamış şiiriler okumak isterdim
Salkım söğütlerin dibinde mehtap saçlarını okşarken
Saçlarına taç yapmak isterdim sevda çiçeklerinden
Sana müjdeler taşımak isterdim vuslat diyarlarından
Avuçlarımla su taşımak isterdim ağustos sıcağında gönül çağlayanından
Hangi yola baksam seni getirmez
Yollar mı hayırsız sen mi hayırsız
Neden aşk ağacı meyve yetirmez
Dallar mı hayırsız sen mi hayırsız
Gel de cümle âlem güzellik görsün
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!