sabaha karşıydı
sevişlerin me' takısına ermediği vakitti.
inzibatlardan kaçan bir dudak busesi
anarşist eylemler de açılan pankartın
dip notuydu,;
okunmayan, hiç görülmeyen...
sabaha karşıydı,
dördü geçerken beşin kıvrımına takılmıştı olay mahalli.
iman tahtasına iki kere isabet etmiş kör kurşunu
üçüncüde dağlayacaktı
dalların dikenleri sarmadan..
iki kaderin kederini, kadehlere bölüştürürken,
sözlerin sesleri
kapı arkası portmantoya bırakılmıştı.
çarpışma anında yükselen alevin
altını kıstı düşünceleri..
düşünde atladığı pencerenin pervazına yaslı sırtından
geçen esinti
kollarına uzanan kollara sirayet ediyordu.
şefkatin devrim çağrısı
bir hainin kursağında yankılanıyordu.
dokunduğu yer de yükselen
bâbilin asma bahçeleri,
cennetten cehenneme açılıyor,
şarabi üzümler ah kusuyordu.
ipek gecenin saten geceliği sıyrılırken
çoban aldatan fısıldıyordu
köprücük kemiğinin korkuluklarında.
omzuna değen parmakların
demir soğuğu,
kalbinin baharında zemheriydi.
kış çökmüş kimse hissetmemişti..
yığınların yağmalanmış yalanları
çığa durmuş çözülmüştü...
sabaha karşıydı, altıyı geçiyordu .
seheri kara diye yüzüne saklamış yemini
söküp atıyordu kadın..
bileklerinden kesip uğurlarken
bedenin ütopyalarını
keşfe çıkan elleri;
duâlar selaya karışıyordu.
teninde sızan terin şeffaflığı
kanın kırmızısında
yok olurken,
soluğundan solunu son kez savuruyordu..
militan gecenin gözlerinden
sürgün tesbihleri dağılıyordu...öz/__
mart/yirmi iki
Özlem ÇayKayıt Tarihi : 23.3.2024 00:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!