Sessiz bir yolculuğa çıktım
kimse görmedi beni
Ardımda viran bir bağ,
yetim bir koğuş bıraktım
Yıllar yıllara karıştı uzak şehirlerde
göç oldu
şiir gibi akardım
aşkın dehlizlerinde
elimle yüzüne
pay ederdim
rüzgârı
ne güzel gülerdin
gök yeşil düştü fikrime insan olunca
çocukluk tutuştu avucumda
bir okul çitinde bir baba sesinde
hercai öykümde başattı hürlük
sevmek biraz telaş biraz kalp ağrısı
sevmek diz boyu kar ve tipiydi
sana cenneti müjdelerler
istemezsin
önünde duvar olurlar
görmezsin
mısır kokusu karışır
mantar kokusuna
Sessizliğe büründü bir gün, bir sabah
Gün gün, ay ay titreyen kalbim
Sonsuz ve sorgusuz bir cuma vakti
Daha bir arzusuz atar oldu
Sessizliğe büründü bir gün, bir sabah
Gün gün, ay ay titreyen kalbim
çıt dedi kırıldı beştepede bir fişek
kurşun oldu civa oldu döküldü yere
ağrısız sızısız pişkince isteyerek
itiraf etti aşkın ne demek olduğunu
pat dedi söyledi gidersem eğer
içinde ölen
dışında yaşayan
insanlar bilirim
gözleri aşk tomurcuğu
yüzleri damar damar
cıvıl cıvıl çocuklar
Bir geceydi ışıl ışıl
Göz gözü görüyordu bakana
Ama anlamıyordu insan
Nasıl bakılacağını
Nasıl görüleceğini
Bir sır vardı, söylemedim.
Ölüm gibi kaldı bende.
Sofada tahta sini,
Yerde bir ince perde,
Dilimizde kahve tadı.
Sarmaş dolaş tütsülerle,
asfalt kokuyor köşede çınar
elimden düşüyor binlerce sevgili
seni bekliyorum
ikinci binanın ardında
gizli bir günah gibi
acele hatta ıslak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!