gel de gözümüz gönlümüz açılsın.
yani şöyle gel de görelim gönlümüzün genişliğini.
çocukken büyüyorduk, büyüdükçe yaşlanıyoruz artık.
o uzak ülkeyi mesken bellemeye yaşlanıyoruz.
oysa hala misket oynayasım var aslında
adını bilmediğim sokaklarda.
iki taşın arasında hayal saklamak, teyzelere yol vermek,
çok çok içten gülümsemek.
şimdi hepsi, yerden yüksek.
saklambaç çok ciddi bir oyunmuş aslında,
daha karanlık yerlerde saklanıyoruz artık.
şaka değilmiş körebe.
körleşiyoruz gittikçe.
şiirler yazıyoruz hayatlar üstüne.
konuşuyoruz, anlatıyoruz, yazıyoruz gittikçe.
hele sen gel de gözümüz gönlümüz açılsın.
ezberlediğimiz tüm güzellikler, kusursuz bir hikayenin parçaları.
sonbahara verdiğimiz anlam, yazın sıcaklığı,
kışın mahzun tedirginliği.
çerez tabağında sürekli kenara itilen sarı leblebi çaresizliği.
tıraş bıçağı marifetiyle geri dönüşüme kazandırılan kalemler.
ve onların yazdıkları.
vay o adamlar, ne şiirler yazdılar.
hele sen gel de şu somurtma bitsin.
çocukça hayali olanlar kaleye mum diksin.
Kayıt Tarihi : 25.8.2019 11:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!