Ne yiğitler gördüm ne cengaverler
Nice dostlar gördüm nice yarenler
Zor günde sıvıştı umut verenler
Neden yiğitlikler hep sözde kaldı?
Adamlık vefayla anlaşılırdı
Birlikte engeller kolaylaşırdı
..
Çoook çok eski zamanlarda uzaklarda bir yerde, küçük bir köy varmış. Bu köyde yaşayanlar mutsuz mu mutsuz yaşarlarmış. Mutsuzlukları konuşmalarına bile yansırmış. Peltek peltek konuşurlar, söylediklerinin yarısını anlar, yarısını anlamazlarmış. Yine de her şeye rağmen birbirlerini kırmaya kıyamazlarmış. Yılın birkaç ayında su sıkıntısı çekerlermiş. Ama yine de köylerini asla terk etmeyi, başka bir yerde yaşamayı düşünmemişler.
Günlerden bir gün köyün yamacındaki kayalıklar arasından dikenli bir bitki çıkmış. Bu bitki, diğer bitkilerden çok farklıymış. Gövdesi rengârenk, dikenli bir bitkiymiş. Kimse koparmaya kıyamamış. Gün gün büyümüş ve tomurcuklanarak bir sabah gül açmış. Gül, diğer güllerden çok farklıymış. Gövdesi gibi rengârenk, bir renk cümbüşündeymiş. Seyredenleri adeta büyülüyormuş. Gövdesi gibi göz alıcı bir etkiyle yüreklerinde tatlı bir esinti yaratmış. Gökkuşağı renginde desen değil, suyun üzerindeki ebru çalışması desen değil, öyle bir renk cümbüşü varmış ki seyredenleri büyülüyormuş. İçlerinde öyle duygular uyandırmış ki şiirler sevgiyle ışıldamış, konuşmalarına akıp gitmiş. Şiir gibi konuşur olmuşlar. Her okunan şiir ruhlarını okşuyormuş. Sevgi şiirleri, hergün daha bir güzellikte dillerde dolaşıyormuş. Şiirlerden şarkılar doğmuş. Mutluluk rüzgârları, köyün her yanını kaplamış. Üzüntülerinde bile şiirlerle teselli bulur olmuşlar. Zamanla diğer köyler arasında, bu köyün ünü yayılmış. En güzel şiirleri, şarkıları söyleyen bu köyü merak edenler gelmiş. Geldiklerinde öyle bir gül görmüşler ki güneşin ışığında gözleri kamaşmış. İçlerine bir ferahlık girmiş. Ama bu köylüler gibi şiirler söyleyememişler. Yine de yüreklerinde tatlı ve huzurlu bir esinti hissetmişler. Her gelen kolay kolay köyden gidemiyormuş.
Birgün bu köyün mutluluğunu çekemeyen biri, gece yarısı gelmiş. Gülü kesip, götürmek istemiş. Dolunayın ışığında, kökünden çıkaramayacağını anlayınca, gövdesinden koparıp almış. Gövdesini de kırmış. Düşen gülün gövdesi içinden rengârenk bir sıvı çıkmış. Gülden de damlalar toprağa akıyormuş. Sanki gül ağlıyormuş. Gülün dikeni, kesen adamın eline batmış. Öyle derin bir acı ve üzüntü hissetmiş ki olduğu yere çökmüş, kalmış. Pişmanlıkla, kalbinde derin bir sancı hissetmiş. bir an gelmiş ki yakalanma korkusuyla yerinden kalkmış. Birkaç adım atarken yere yıkılmış.
Ertesi gün köylüler geldiklerinde gözlerine inanamamışlar. Gördükleri manzara karşısında şok olmuşlar. Şiir gülü koparılmış, yerde yatan adamın elindeymiş. Kayalığın üzeri, rengârenk akan sıvının rengiyle kaplanmış. Gülün içinden akan damlalar, içlerini sızlatmış. Köyün üzerini kara bir bulut kaplamış. Şiirler, şarkılar susmuş. Mutsuzluk yüreklerine sinmiş. Günler, aylarca bu matem devam etmiş.
..
Garip yolcularız dünya turunda.
Bazen ümitli, bazen perişan.
Hasret yaşarız arzularımıza,
Bazen kırgın, bazen istekli.
Bir ümit yürütür bizi, aylarca.
Bir üzüntü çakar bizi yerimize,senelerce.
Bomboş bakarız uzaklara, günlerce.
..
Kötülük, eldeki silgiye benzer
Bütün sevgileri, siler götürür
Nifak, aramıza girmeye görsün
Bizi paramparça, böler götürür.
Şu,oldu bittiler insanı üzer
Marifet insanda süs olur gezer
..
Hâzâna benziyor mevsim,
Soldu gülün canlı rengi,
Gelmeseydin ya sonbahar,
Bozdun güzelim âhengi.
Bülbüle yüz vermiyor gül,
Çağlayan artık sızıntı,
..
Güneşin ışığını saçtığı her gün
Gözlerimden senin hasretinle akan yaş
Birgün olsun dinmiyor
Güneş bile anladı artık benim derdimi
Unutulmak. Keşke sana yalvarsamda unutulmasam
Bir saniye olsun elinden tutsam
..
Hatırlar mısın yavrum ninniler söylerdim sana
O iri gözlerinle şefkatle yavrum bakardın bana
Ne tatlı çocuktun ruhuma neşe katardın
Hatırla sana neler anlattığımı
Sensizlik bana nasıl huzursuzluk verdiğini
Seni görmediğim zaman yavrum
Hüzün bataklığına battığımı
..
Yüreğimde ay tutuldu güzelim,
Gözlerime yine yaş doldu,
Ne doyasıya güle biliyor,
Nede teselli bulabiliyorum.
Zılgıt zılgıt bir üzüntü,
Ben kederin tam ortasındayım,
Sen yoksun da.
..
.
Bazen bu hayatta sevdiklerinin üzülmesine engel olamıyor insan,
Şu anda herşeyin bittiği yada insanların hayata yeniden başladığı yerdeyim.
..
Sensiz geçen günlerim,
Umarım bir gün biter.
Çektiğimiz acılar,
İkimize de yeter.
Bu ne sevda,bu ne aşk?
Hep üzüntü dert dolu.
..
Bir cami avlusuna bıraktım kalan zamanımı..
Hayatımdaki iniş çıkışlara dayanamazdı yoksa..
Işıksız gözlerimle tepemde salınan güneşe baktım..
Parlaklığı almadı gözlerimi..
Güneş ölmüştü...
Ölü güneşin yanında duran pamuk şekerlerine takıldı gözlerim..
Güneşin ardından ağıta hazırlanıyorlardı..
..
Çökünce karanlık üstüne bir bir,
Hasret ateşini yakasın gelir.
Hep dost bildiklerin birden eksilir,
Yalnızlık yükünü atasın gelir.
Yalnızlık ateşi içini yakar,
Dertlerin içine usulca akar,
..
Ben sevgilin değilim beni aşık zannetme,
Kardeşim bildim seni neden sitem edersin?
Seviyorum doğrudur bunu aşka hamletme,
Kardeşim bacım bildim niçin beni üzersin.
Yazdığın her bir satır yaralıyor derinden,
Aşık olsam gizlemem açık açık derim ben,
..
Dün akşam görünce, güzel yüzünü,
Sevinçten yüreğim, birden hopladı.
Bir yabancı gibi, geçip gidince,
İçimi bir buruk, hüzün kapladı.
Buna sebep neydi, bilemedim ki,
Akan gözyaşımı, silemedim ki,
..
Bundan otuz yıl önce
Sanki masal gibiydi
Sen dünyama girince
Bende sevinç belirdi.
Her yıl daha da arttı
Sevincimiz tutkumuz
..
dün akşam çevrede
hiç ses yoktu sanki
cırcır böcekleri bile uykuda mı ne
başıma olmadık işler açıldı
sersem sersem gezer oldum.
sağa sola nereye baksam
..
Rengârenk çiçek, ruhlara ahenk,
Balkonlarda çiçekten oluşmuş kepenk,
Pembe şefkat, yeşil ümit yapalım da ek,
Sarı sevinci, beyaz saflığı, güzeller de pek.
Gri melankoli, siyah'ta var üzüntü,
Kırmızıda arar insan, sıcak bir dürtü,
..
Hayatını kimbilir kaç yıl
Belki bir yıl belki bin sene
Geçirdin neyle sıkıntı,üzüntü
Bilmez kimse halini,içini
Bilemez dedemle geçirdiğin güzel günleri
Oturursun camın önüne dedemi hayal eder
..
İlk defa doğayla başbaşa kaldım,
Yüzüme renk geldi, kanlandı dostlar.
Daralan göğsüme bol nefes aldım,
Yorgun ciğerlerim canlandı dostlar.
Kent gürültüsünden çok uzaktaydım,
Dimdik yamaçlardan şöyle bir kaydım.
..
Kilitledim kalbimi
Zamanı durdurdum
İçinde sen varsın
Üzüntü kabulüm
En baştandı sözüm
Yürüdüğüm yoldasın
..