Deli gönlüm,
Gecesinde gündüzünde.
Hep arıyor hep özlüyor...
Nereye dönüp baksam,
Her yerde hatıralar..
Kan doluyor yüreğime.
..
Mutluluk gibi, üzüntü gibi
Ölüm kadar belki, sevgi kadar
Anlar vardır,
Hasrete tabi, zulümlere gebe
..
Hayalimdeki insan mıdır acaba derdim,
Bana ümit ve bakışlarından başka ne verdin?
Böyle dipten sevileceğini bilseydin,
Bu kuru aşkıma tahammül eder miydin?
Sen sevilecek kul muydun da sevdim,
Bana üzüntü ve kederden başka ne verdin?
..
Sana ağlamalar yakışmaz ki
Önünde çok baharların var
Sen hep gül güzelim
Kim girerse girsin o kapıdan
Seni ağlatmasınlar
Sen hep gül güzelim
Gül ki çicek açtığını göresin
..
Efkarım ile yalnız kaldım yine,
Öfke mi,üzüntü mü,
Anlayamadığım bir duygu seli içinde,
Kendimi boğdum kendi içimde,
Suskunluğum ile anlatmak istedim herşeyi,
Çünkü susturdular bu konuşmak isteyeni
..
Evet Cumuhuriyet bayramı törenlerini, yürüyüşlerini iptal etmek, Cumhuriyet karşıtlığını bir kere daha açıklıkla ortaya koymuştur. Cumhuriyet sevdalıları bunu şiddetle kınamalı ve protesto etmelidirler. Deprem olgusu buna sebep ve neden gösterilemez. Deprem her yerde, her zaman vuku bulabilir. Bundan dolayı duyduğumuz üzüntü ve acı elbette sonsuzdur. Ama Cumhuriyet bayramı keyiflenmek, çalıp oynayıp, içip kendinden geçmek değil, bir devlet ve Türk varlığının dinamizm içinde var olup yaşadığını kanıtlamak için kutlanır. Gürül, gürül yetişip gelmekte olan genç neslimize TÜRK nesli olduğunu hatırlatmak ve onlara sorumluluklarının bilincinde olmalarını, hissettirmek için kutlanır. Bu bayram CUMHURİYET rejiminin pekştirilmesinin töreni ve simgesidir. Türk milletinin yaşamını düzenleyen yasalarımızda da yer almıştır. CUMHURİYET bayramının onur, şeref ve övünçlerle resmen kutlanması bir zorunluktur. Bu zorunluğu görüp hissetmemek tam anlamıyla bir aymazlıktır. Türk milletinin ve özellikle de genç neslimizin bu aymazlığı yenmesi, gölgesini dahi üzerinden silkip atması gerekir.
Genç Türk Cumhuriyetine, onun karşıtları soluksuz, durmaksızın saldırıyorlar. Saldırganlıkları ile her gün sağından, solundan çekiştirip parçalar koparmak suretiyle onu yıkıp yok edeceklerini sanıyorlar. Oysa Cumhuriyetimizin temelleri sağlamdır, kazanımları, getirdiği çağdaşlık, yaşattığı özgürlükler pek çok topluma ve devletlere örnek ve onların sonsuz beğenilerine mazhar olmuştur. Bakmayınız içimizdeki menfaat şebekelerinin çıgırtkanlıklarına. Onlar şahsi çıkar ve ikballerinin peşindedirler. Onlar için milet olma şuuru söz konusu değildir.Çağdaşlık, gelişmişlik örnek insan, sayılan ve gıpta edilen birey, özgür ve saygın bir devlet, millet olma gibi asla bir dertleri ve düşünceleri yoktur. Varsa - yoksa saplandıkları yanlış, birey gelişimini engelleyen kör inançları vardır. Hiç düşünmezler ki, o kör inançları yüzünden, ALLAH ın gerçek ve sonsun imkan ve nimetler dolu rahmet ve ihsan kapılarını kendi elleriyle kapatırlar.
Cumhuriyetimiz öncelikle insan gelişimini, eyitimini, bilinçlendirilmesini esas ve temel alır. Çünkü insan eğitilip geliştirilmekle bilinçli, cesur ve kişilikli insan olur. Bu kazanım onun gerçeği düşünüp bulmasını sağlar. Bu sayede insan hak ve özgürlüklerin, güzel ve anlamlı yaşamların da var olduğunun farkına varır.
..
Takatim yok sevgilim yanına gelmeye,
Huzuruna varıpta yüzünü görmeye.
Tükendim ben artık hasretlikten,
Bittim artık üzülmekten,
Gözlerimde artık hiç gözyaşı kalmadı,
Vazgeç artık sevgilim beni beklemekten.
..
Hafızın kabri olan mahut bahçede bir gül
Renk atınca büyük bir üzüntü aldı bağı
Çöktü etrafa bir sessizlik pür melal bülbül
Şirazlının bağından çekti herkes ayağı
Geçtiler asude bahar ülkesine rint’lerin
Bahçede boydan boya gonca gonca güller
..
Sessiz başlayan bir sabah, gözlerin nemli beni arayacaksın
Ellerimin sıcaklığını hissetmek için çabalayakcaksın
Layık olmadığın askım için deli divane olacaksın
Ağlamak değil hıçkırıklara bogulacaksın
Mazide kalan hayallerle avunacaksın
İnan zalim yar benle geçen günleri çok arayacaksın.
..
Ağla kaderim ağla
Benim yerimede sen
De ki bu bir rüya
Gelip geçiçi bu alem
Gözlerimdeki nem değil
Bitmiş biten sevda sonu
..
Canım ablam gittin özledim seni,
Çabuk gel bekletme beni,
Üç gün oldu daha sen gideli,
Yine de çok özledim inan ki seni.
İşte o gittiğin gün,
Bir üzüntü sardı beni,
..
Engelileri sevmeliyiz
Onlar sevilmeyi istiyorlar
İlgi saygı istiyorlar
Onların hakkı var sevilmeyi övülmeyi
Ama insanlar öyle deyil ki
Hor görmesinler hakir görmeyecekler
..
Bugünlerde Türk Medyasının en çok ilgilendiği ve bütün ulusal sorunlarımızdan vazgeçerek haber bültenlerini tek bir konu ile doldurduğunu görüyoruz.
Ermeni asıllı bir vatandaşımızın nefretle kınadığım bir terör olayı sonucunda hayatını kaybetmesi. Sayın Hrant DİNK'in bu kaybını üzüntü ile karşılıyor ve terörün ne kadar acımasız ve iğrenç bir olay olduğunu esefle bir kez daha görmüş oluyoruz.
Ne yazık ki gördüğümüz ve içimizi acıtan bir olay daha var. Gerek yabancı ülkelerin, gerekse Türkiye'deki bir takım zihniyetin iki yüzlü ve raiyakar tutumu. Dalkavukluk ve yalakalık şsha kalkmıış durumda. Elbette ki bir insanın anlamsız bir şiddet karşılığında hayatını kaybetmesi hepimizin yüreğini acıttı, hepimizi üzdü ama biz bu terör olaylarını ilk defa yaşayan bir toplum değiliz ki biz bu olayı 40 senedir yaşıyoruz. Yüzlerce şehit cenazesi seyrettik, yüzlerce, binlerce içleri yanan ana, baba, evlatların haykırışlarına tanık olduk. Onlar ağlarken, çırpınıp bağırırken gülenler, boyundan büyük laflar edenler bugün ne kadar da terörün karşısında oldular ' TÜRKİYE EN DEĞERLİ EVLADINI KAYBETTİ' diyen bazı insanlar acaba bunu gerçekten inanarak mı söylüyor yoksa söylemeleri gerektiğini mi düşünüyorlar.
Yıllar önce Ermeni ASALA örgütüne şehit verdiğimiz onlarca Büyükelçimiz, konolosumuz, büyükelçilik katiplerimiz ve başkaları daha mı az değerli insanlardı. Çok merak ediyorum acaba onların cenazeleri kaldırılırken Ermeni asıllı kaç insan hepimiz Türküz sloganını attı. Kaç kişi hepimiz bilmem kimiz pankartını taşıdı. Ayıptır, günahtır terörü hep birlikte kıınayalım, hepimiz birlik olalım kabul ama terör sadece sizin canınızı acıttğında, size zarar verdiğinde değil bize dokunduğunda da lanetliyelim.
..
Hiçbirşey yok yıldızlar bile
Yaşam değil benimki sen yok isen
Ayaklarım istemiyor yürümek bile
Gezmek değil benimki sen yok isen
Odalar karanlık duygusuz
Seni aydınlatmayan ışık lüzumsuz
..
Gün bitti akşam oldu
Karaya büründü her şey
Karanlık kapladı her yeri
Karardı ruhumda şimdi
Uzun bir akşam ve gece
Sabah olmaz gibi
..
Üzgün kızıl gökyüzü
Kızmış olmalı maviliklere
Anlaşılmaz ki nasıl bakar gözü
Geç kalınmış gitmişliklere
Ne bir çiçek yeşerir topraklarda
Nede zaman kokan bir ağaç
Herşey kaybolur oldu karanlıklarda
..
çocukken hep oyun gelirdi bize hayat
Sonra yavas yavas büyümeye basladık
Büyüklerimiz hiçrbir zaman anlatmadı.
Hayatın bu kadar acımasız olduğunu.
Hayatın bu kadar zorlu olduğu okulda öğrendim.
Önce okumanın hayata baslamanın bir adımı olduğunu
..
Bahçe parklar fuhuş pazarı olmuş
Et alıp satıyor pis imansızlar
Körpecik goncalar dalında solmuş
Dikenler ekiyor pis imansızlar
...
..
Ürkek uykularım kaçıyor
Duygular etrafa saçıyor
Sabah ezanı okunurken
Acımayan yerim acıyor
Duyar inanan inanmayan
Yangında var mıdır yanmayan
..
Kokun burnumda hala
bahar yeri kokladığım ilk çiçek gibi
bir çocuk ağlıyor ortalık yeri
daha yeni doğmuş,üzüntü değil!
Şarkılar söylüyor gök aşıkları
7 ayrı renk,7 ayrı ses
yağmurun çoşkusu var yeryüzünde
..