ÜZÜNTÜ ŞİİRLERİ

ÜZÜNTÜ ŞİİRLERİ

Perihan Karakaşlı

Hayat yolu bazen pembe
Bazen siyah bulutlarla örtülü
Kah sevinir güler kah ağlatır bir üzüntü
Cesur olmalı bu yolda ilerlerken insan
Hayatın acılarından kaçmamalı her an

Bir koşu atuna benzetirim bu yolu ben
..

Devamını Oku
Doğu Güner

Yüzünden akan ışığın üzüncü sonsuz üzüntü,
Her ruha döker ağlayarak bir özlem ve kırmızı
Bir özlem ve kırmızıki tümüyle geçmişe özgü.
Bir başı boş bülbül gecenin acısına,
Yanlız bir gül kaybettiği rengine ağlar.....


..

Devamını Oku
Tuğrul Pekel

* Gün batımında çekilmiş bir fotoğrafın,
sararmış karelerinde olsam bile,
Unutma beni.

* Umutlar yeşerince gözlerinde,
Melekler yüreğine adımı işledi.

..

Devamını Oku
Devamsız Geceler

yine bu saatlerdi tanıdım seni

düşle başladı herşey

öğreneceklerimde vardı mutlak senden

sen vermeye hep hazırdın
..

Devamını Oku
Bestami Tatar

kalbim seni yoruyormuş.
varlığım sana üzüntü veriyormuş.
çok özür dilerim senden sevgili.
şimdi gidiyorum
elimi eteğimi çektim ben bu aşktan
yokluğum çoook mutlu edecekse seni
yokum yokum ben bu hikayede.
..

Devamını Oku
Serap Demirtürk

Ne kaldı geriye…hiç…Evet sadece hiç. Şu anki duygularımı kaybetmeden kaleme alabilme isteğinden başka bir şey yok içimde. Bu sabah, bulaşıkları toplarken içimi titretti gene ezanın sesi… Sabah namazını kıldım…Beş vakit değil, sadece sabah namazında huzuruna çıkıyorum iki gündür Rabbimin ve uykuya yenik düşmezsem tamamlıyorum Yasin'imi… Hediye etmek istiyorum cümle sahipsiz mevtalara ve sevdiğim ölülere…
Seccademi katladım, anneciğimin her vakit bana gelince kullandığı namaz örtüsünü -kokusunu arayarak- katladım… Sonra yattım gene, mecburen. Neden mi mecburen? Çünkü zorunlu istirahatteyim, dün bayılmışım kürsüde ders anlatırken… Hastanede beğenmedi doktor gidişatımı, “Dinlen” dedi… Ruhum, bedenim dinlenmek zorundaymış... Nedir sizi üzen, dedi doktor… Ne gariptir ki hiçbir üzüntü cesaret edip “Ben birinciyim” diyemedi. Yarışır gibi beynimde dans ediyor düşünceler, çatlayacak beynim.
Uyudum ya hani namazdan sonra bir saat falan uyumuşum… Bu arada bir rüya gördüm, sanırım rüya idi. Annem duruyordu her zamanki giysileriyle karşımda ama farklıydı, öptürmedi “Artık öpmeyin beni. ” dedi …Benim ona soracağım bir şey vardı, sordum ama cevap vermedi.. Bana bıraktı, bize bıraktı cevabını. Tüm çocukları ve torunları koridorda bekliyordu, hep birlikte evini kapatıp çıkacaktık …Ben o telaş içinde onun yanında eğilmiş, saçımı yıkıyordum –üzerimi ıslatarak-…Nasıl da farklıydı yüzü! ... “Artık öpmeyin beni…”
Ne kadar şanslıydım ki ben 'giden'i görebilmiştim. Şimdi ben dünden beri bedenimi dinlendirdim ama ruhumdaki trafik, alt üst. Düşünceler, duygular birbirini ezip geçiyor ama hiçbiri nereye yerleşeceğini bilmiyor. Sevgi en çok ayak altında dolanıyor; anne sevgisi, baba sevgisi, evlat sevgisi, vatan sevgisi, bayrak sevgisi ve yârin, o güzel yârin sevgisi birbirine dolanıyor. Sadece ve sadece tüm sevgileri ezecek kadar güçlü ama canı istediğinde “el” olabilmeyi becerebilenin elinde bir şey var, nedir göremiyorum ama bir yerlerim acıyor, sanki içim kanıyor… Bilmiyorum. Bir yere tutunmak istiyorum, her yer kaygan, gene düşüyorum... Kolonya kokusu… sesler.. Serap Hoca'm aç gözünü…
Açmak istemiyorum gözlerimi... Uyumak ve öylece kalakalmak istiyorum en mutlu hayalimin içinde, hayal olduğunu unutarak ve ayışığının gücüne inanarak...


..

Devamını Oku
Sinan Karakaş

RASTI NE RASTI-DOĞRU MU DEĞİL Mi

Destı xü dawêm kırê, tıji derdu kehere,............Elimi nereye atsam, üzüntü keder,
Pırs dıkım dıbem çıma, roja sıpi nabinin,.............Niye bir ak gün görmüyoruz diye soruyorum,
Şeytın lı ser me dıgerı, jıra dıbem edi here,........Şeytan başımızın üstünde dolaşıyor, artık çekil diyorum,
Derdı yeki dışınım, derdı yeki dın tinın...............Derdin birini göndersem, biş başkası geliyor,

..

Devamını Oku
Arap Kurt

bir şehirden aldığı eskileri
bir başka şehirde satar eskici
ve böylece
yeni bedenlerde hayat bulur
hayat
içindeki adamı öldüren elbise

..

Devamını Oku
Süleyman Ergül

Elinde çiçeğin gelinciksin adeta,
Süslü prensesim ne de güzelsin,
İnsanın içine huzur verirsin.
Lale kadar zarif, gül kadar narinsin,
Ahhh seni bilenler ne güzel bilir,
En tatlı düşlerde görünürsün hep,
Ruh dünyan dupduru ve de taptaze,
..

Devamını Oku
Yüksel Nimet Apel

En sonunda bu derin üzüntü seni yatağa düşürdü, başlangıçta hafif bir üşütme diye adlandırılan hastalığın hiç de hafife alınacak gibi değildi..
Aile doktorunuz Yalçın gerekenden fazla ilgi gösteriyor kendi özel kliniğinde bütün tahlillerini bizzat başında durarak ilgiyle takip ediyordu.
Yavaş sinsi bir süreçte ateşin günden güne yükseliyor,hiç bir müdahele başarılı olamıyordu. Annenin kısmen de olsa bu gönül işinden haberi vardı ve doktora üstü kapalı anlattı.
O günden sonra Yalçın sınıf arkadaşı ferda'ya durumu anlatıp yardım istedi. Bu çok iyi olmuştu mesleğinde başarılı bu güzel kadın seni konuşturmayı başardı. Hiç bir şeyin bunları yaşamana değmeyeceğini anlatıyor, bizzat kendisi seni bahçeye çıkarıp hava aldırıyordu. Kısa bir süre sonra artık seni ev ortamında daha çabuk iyileşeceğini düşünen doktor seni taburcu etti.

Bütün gün uyuyor o tatasız tuzsuz çorbaları, kompostoları zoraki de olsa yiyordun.
Yalçın her akşam üstü geliyor sen uyusan da yanında saatler boyu öyle sessiz ve sabırlı bekliyordu.
..

Devamını Oku
Mustafa Kemal Gümüş

yaz oldu kış oldu,
gündüz oldu gece oldu,
neşe oldu üzüntü oldu,
ölüm oldu doğum oldu,
hastalık oldu,afiyet oldu,
umut oldu,tükeniş oldu,
bitmedi hasretliğim,
..

Devamını Oku
Gülhan Özkara

Geçen zamanın her bir gününün alnında
Bir sevinç yıldızı parlayacak sandım
Yerden göğe üzüntü
Katmer katmer endişe imiş
Nasıl aldandım

Her sevdiğim şeyin ikizi
..

Devamını Oku
Perihan Karakaşlı

Babamı çok seviyorum içten gelen bir hisle
Anne sevgisini onun sevgisine ekledim işte
Babamı mesut görürüsem eğer en büyük sevincimdir
Annemin çok sevdiği bir varlık onu sevmek zevkimdir

Cefa çekmesin tanrım, hiç bir üzüntü tasa
Isınıyor kalbim müşfik sözlerinle baştan başa
..

Devamını Oku
Murat Nail Güney

Engin ufuklarda solarken güneş,
Sular hüzne çalar, akar sevdiğim.
Mazide kalan o sensiz yıllarım,
Ateşler söndürür, yakar sevdiğim...

Gizlemez ardına, ne sis ne gece,
Üzüntü, kederler biter böylece,
..

Devamını Oku
Devran Demir

ne adım kalmalı geriye
ne bir anı geçmişten
ne varsa ruhuma acı veren
her şeyi unutmak istiyorum

ne bir üzüntü dünden
ne bir kaygı gelecekten
..

Devamını Oku
Ömer Ekinci Micingirt

Gam keder üzüntü bahtı öksüzün
Gariplere mahsus gözyaşı vardır
Şefkati değişken olur yüzsüzün
Kızgın mısraların ateşi vardır

Konforla eprimiş huzur saadet
Çoğu eğlendiren âlem illettir
..

Devamını Oku
Ahmet Kemal

02.05.13
Mektuplarım elime geçti. Kayıp çocuğumu bulmuş anne gibi oldum. Bunları çıkardığım dergide yayınlamak isterdim bir türlü nasip olmadı. Hele yeğenim Talha’nın Avrupa günlüğünü bir türlü yazım uyumsuzluğu yüzünden tamamlayamamam bir de ağabeyim ve dostum Rahmetli Şevket Zengin’in kırım anılarını da arşiv imkânsızlığı yüzünden yayınlayamam bu gün bile üzüntü nedenim.
O 15 sayfalık Yahya Kemal biyografimin yalnızca 5 sayfamı bulmam, öbür 10 sayfayı bulacağım ümidini aşıladığı için mutlu olduğumu söylemeliyim. Ayrıca yükseköğrenimime ara verdiğim yıllarda yazmış olduğum şairler geçidi benim kayda değer bulduğum ilk eserim sayılabilir onu da aynı dosyada bulmak benim için büyük bir sevinç kaynağı oluşturdu.
Kitaplarımı taşıyorum. Onlardan ayrılmak bana zor gelse de taşınmamızın ilk sürgünü saydığımdan buna katlamıyor hatta bundan biraz da memnun olmuyor da değilim yeni aldığım kitapları en sona bırakıyorum. Osmanlı tarihlerini, ve şiir kitaplarımı. Bu son saydıklarımı eşim poşetleyip indirmiş arabaya bu gün. Bakalım onlarsız yapabilecek miyim bilmiyorum.
Yunus evde. Biraz daha iyi gibi. Hocası aradı: Çocuğu almışsın dedi İsrafil hoca tekrar tekrar söyledi almak mecburiyetinde kaldım. Abisi de Değirmendere’deydi gelirken uğradı getirdi ateşi varmış annesi duyunca bırakmak istemedi.
Hocası göz oluyor onu okuyun diyor. Siz okuyun hocam dedim sizin işiniz bu. Biz de okuruz tabii okumaz mıyız? Yunus sürekli sümkürüyor bunu iyileşme alameti mi saymalı. Bu hafta gidemez haftaya bakalım ne olur. İnşallah bir sekte olmaz da kaldığı yerden devam eder.
Annem Bilal’lerde. Bilal bizi şaşırtıyor. Bu gün de uğrayamadım ona. Ne vefasız evlatmışız. Bu gün Ankara’ya yazdığı mektup elime geçti. Yusuf ve benden ileniyor. Niye aramıyorsun diyor üç ay geçti. Analık hakkını ileri sürüyor. Oysa ne zaman arasak ileniyor hastalıklarını sayıyor ve bir facia yaratıyor. Burada bizi hatunla kavga ettirdi. Suç kimdeydi bilmiyorum. Çok kötü bağırtmıştı beni. Ona karşı sesimin yüksek çıktığı sayılı anlardan biri gerçekleşti. Bir ay bile kalamamıştı benimle. Kardeşim Yusuf ta idare edememişti onu ben de.
..

Devamını Oku
Cemalettin Turan

Zehr ararsan eğer, sözlerine bak
Dert ararsan eğer, cevrine bir bak
Kurtulmak istersen, bütün bunlardan
Aç gönül gözünü, çevrene bir bak


Mutluluk insana, en büyük pâye
..

Devamını Oku
Ese Ese

önce aşktan konuşacağım biraz (sanki dağları delmişim gibi bir ukalalıkla...)
sonra ilişkilerden... her okuyan bana bir yafta eklemeyi bırakıp bi kendine bi de çevresine baksın lütfen...
bi gün uzun zamandır tanıdığım birine ilgi duydum... bir süre sonra onunla yatar onunla kalkar bi duruma geldim... kısacası onu düşünmeden zaman geçmiyordu... sırasıyla; onurumu, ailemi, en yakın arkadaş ve dostlarımı, iş ve sanatsal kariyerimi terk ettim onun için... artık bi dünya vardı; içinde sadece biz, ikimiz... ruhlarımız, yüreklerimiz, beyinlerimiz ve bedenlerimiz... kaçıp gidecektik buralardan... her aşk öyküsünde olduğu gibi yeni yepyeni bi dünya kuracak, soğan ekmek bile yemeye razı olacaktık... yaklaşık 8 yıl birlikte olduk... en yüksek ruhsal çoşkudan (olumlu) en yüksek ruhsal çoşkuya kadar (olumsuz) akıllara gelebilecek herşeyi milim milim yaşadık... en kötü zamanımda yaşadığım yeri terk edip göç etmek zorunda kaldım, yine onun içindi... bir iki yıl sonra gitti tamamen... çırılçıplak ve yapayalnız bırakarak... ben de ise, içesinde bir intihar girişimi, hiçbir akrabamda olmamasına karşın hafif ama yineleyen (yoğun üzüntü dönemlerinde) bir kalp hastalığı, asla dokunulamayan ve kapağı açıldıkça hüngür hüngür ağlanan bir sandık dolusu anı (obje v.b.) kaldı... 35'inden sonra hele ki 5-0 yenik biten bir ilk yarıdan sonra yeniden tırmalamak... çırılçıplak ve yapayalnız... elbette bin tane hatam ya da eksikliğim olmuştur ve yitirmişimdir... elbette her insan hakettiğini yaşar... elbette yaşam sürüyor süründürse de dönem dönem... her ne olursa olsun 5-0 bittiğine inandığınız (ki belgelerle sabit! !) bir ilk yarıdan sonra,
yorgunsunuzdur, bitkinsinizdir, çıplak, yalnız ve yerin bir kalt altındasınızdır... artık bi tek huzur ararsınız... ne aşk ne büyük sevgiler ve ilişkiler ne de başka bir şey... sadece basit gerçek doğru bir ilişki ya da bir insan... yapmak istedikleriniz deliler gibi gelecek planları, yatak odanızın rengi, 'şuraya da gidelim hayatım' gibi şeyler değildir... sadece TV seyredebileceğiniz, birlikte sinemaya gidebileceğiniz, birlikte bir şeyler yapmaktan zevk alabileceğiniz, sevişebileceğiniz ve belki de karşınızdakini minik minik keşfedip küçük sürprizler yaparak mutlu edebileceğiniz birini ararsınız... birey olmuş, gerçek, doğru ve dürüst birini... bulursunuz... çok güzel anlar yaşar mutlu olur, onun için her ne durumda (ruhsal/zihinsel/duygusal ve ekonomik olarak) olursa olsun birşeyler yapmak istersiniz... güzel geçer... ağzından çıkan her söze inanırsınız... yaptığı her davranışa... çok değilsinizdir ve çok şey beklemiyorsunuzdur yaşamdan, insanlardan... tamamen inanırsınız... evlenip çoluk çocuğa karışmasanız bile günün birinde, güzel bir ilişki yaşayacağınızı sanarsınız...

SANMAK HATALARIN ANASIDIR....

..

Devamını Oku
İnan Boztaş

Hangi tebessüm kalıcı oldu
Hangi üzüntü süreklidir
Hangi ayrılık seni aklımdan alabildi ki
Uzak ne kadar sildi bende seni
Hangi gün güneş batmadı
Ve bir sabah hangi düşüncede sen yoktun
Hangi sözcük dile getirebilir
..

Devamını Oku