tüm tahriklere sabretti Allah’ın elçisi
ki onun sabrı
müjdeyi besleyen akışkan nehri oldu her daim
çünkü kekre sabrın toprağında büyürdü
sözcüklerin tohumları
sessizliğin tüllendirdiği çatlaklardan sızardı
sözün ince şavkı
hakaretler karşısında sustu aziz elçi
sustu ki
vahyin üzerine kendi sözünün gölgesi düşmesin
sustu ki
vahyin kaynağına dair kıl kadar şüphe düşmesin akıllara
şüphe edenlere de şefkat ettiğindendi susuşu
konuşanın kendisi değil
kendi Rabbi olduğunu haliyle söylemek için
bu çileli susuşa büründü
hakikatin hamilesi olmanın çekilesi sancısıydı
biliyordu ki kendisi sustukça
kendi yerine konuşan göklü söze meydan açılacaktı
vahiy yağmuru karşısında
elçi de herkes gibi yerliydi
gözünü yukarılardan ayırmazdı
ne ölçüde sessiz olursa toprak
o ölçüde yağmura susayacaktı
yağmurun tenezzülüne arz olmak içindi
susadı...
sustu…
sessizliğe büründü
sen ki, kainat kitabının fatihasısın
varlığa katılma müsaademizin parolası
besmeleyi ilk söyleyen
ilk öğretenisin
Allah'ı Rahman diye bildik gözünden
yağmurumuz oldun dünya çölünün ateşinde
Allah'ı Rahim diye bildik sözünden
umudumuz oldun hesap gününün telaşında
sen ki, ezeli hitabın ete kemiğe bürünmüş halisin
elhamdülillah sözüyle dillenen
sonsuz minnettarlığımızın en açık ifadesisin
Allah'a en çok teşekkür edenimizsin
en iyi hamd edenimiz sensin
muhammedimizsin
şükreden bir kul olmayayım mı
mahcubiyetini hücre hücre taşıyan
göğümüze taşıransın
Rahman'ın vechine aşina eyleyerek
sevdirdin yüzlerimizi
sonsuz merhamet gördüğümüzü sen haber verdin
Rahim'in teveccühüyle sevindirdin gönüllerimizi
hüzünlerimizi bitirdin
korkularımızın silineceğini müjdeledin
din gününün Malikine göre
yaşama inceliğini sevdirdin bize
hesabı verilebilir günler yaşama sorumluluğunu
sen hatırlattın vicdanımıza
en yakınlara doğru atılması gereken adımları
suskunlaştı
şüphesiz sen bizdensin
kavmine öyle bir şey getirdin ki
onların cemaatini parçaladın
bir insan hayattan en fazla ne bekleyebilir
mal mı ister
önder olmak mı
itibar mı ister
kral olmak mı
orası mekke
kardeşlik bağlarının da yeniden tanımlandığı mekan
soyla, sopla, çıkarla ilgisi olmayan bir kardeşliğin
her zaman yeni bir katılıma açık seccadesi
adem ve havvanın yeryüzüne dağılırken
ihtilaflarını da çoğaltan çocuklarının
yeni bir kardeşlik bilinciyle
bir araya gelmesinin sebebi
ve zemini
susuz çöllerde takatları kesildi dizlerimizin
nice aylar, ne uzun yıllar geçti
hep şaşkınlıktı karımız
herkes koşarken bize
erişir menzil-i maksuduna aheste giden dediler
oysa aheste gidilmiyordu menzile
koşmak gerekiyordu
ve etekler ayağa dolaşmasın diye toplamak
şimdi ağızdan sözler çalınmakta
mil çekiliyor gözlere
bir ayağı seksek oynayan çocukların
diğer ayağından kan sızıyor toprağa
kapı önlerinde dizi dizi avcılar bekliyor
ceylanları vurmak için
biçim biçim lodoslar ağlıyor sahillerimizde
solgun renkleri düşüyor bir bir yere
öğütülmüş buğdaylar yanık kokuyor
sarılan iplerimiz çözülüyor tane tane
kalplerimizin anaforlarında
serin yürüyüşlere çıkmak için düşünelim
avuçlarımızdaki karanfilleri dikelim
toprağa, bahçeye
tohuma ve çiçeğe dönüşelim
ikindi sevdalarında bir devr-i daim huzuruyla
derinleştirelim efkarımızı ve yüreklerimizin terekelerini
zihinlerimizde tevarüs eyleyelim tek tek
insanlığın acısını dindirmeyecekse
çirkin yüze vuran kan ve gül rengini kim ister
bir bade eğer zihinleri sarhoş etmiyorsa
esrimek ne işe yarar
bir cümle eğer bir hikmet taşımıyorsa
işitmek kimin umurunda
yalnızca can sıkıntısından kurtulmanın aracıysa
kime ne bundan
Rahmani değilse tahayyülün adı
bir vehimden öte ne ki hayat
sürme çekilmiş siyah gözleriyle
ey gökleri süzen
bu din
gerçek bir din
yepyeni bir din
ya muhammed
sen yalnız Sana kulluk ederiz hitabımızın ebedi yankısısın
alemlerin Rabbine en mükemmel ubudiyetle karşılık verenimizsin
sen yalnız Senden yardım dileriz yakarışımızın biricik kefilisin
Rahman ve Rahim olan Allah'a kusursuz tevekkülle sığınanımızsın
ya muhammed
sayende bizi hidayet eyle sırat-ı müstakime diyebilecek
hidayete eriştik
üzerlerine nimet indirilenlerin yolunda
en başta yürüyen sensin
sen ki bize Rauf ve Rahimsin
üzerimize titrersin
üzerlerine gazab indirilenlerin yoluna değil gidişimiz
merhamet eyle ey sevgili
ya muhammed
sen ki hidayetimiz için çok hırslısın
ümmetine kıl kadar zarar gelsin istemezsin
dalalete sapanların yoluna değil yürüyüşümüz
şefaat eyle
ya eyyühen nebi
redfer
İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 2.11.2024 02:01:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!