Yunus Baba Antoloji.com

  • Korkun Haktan Ama Korkman Mikroptan!

    Cihat Şahin

    16.03.2020 - 01:49

    İğneleyici ve güzel bir şiir okudum. Elinize, kaleminize, yüreğinize sağlık ve bereket olsun. Sizi cân-ı şirinden gür ırmakların yüksek sedasıyla kutlarım

  • Orada

    Çelebi Türkköse

    08.03.2020 - 00:01

    Sevgili ve saygıdeğer Çelebi Bey, şiiriniz güzel ama daha güzel olabilir. Sizi cân-ı şirinden tebrik eder ve başarılarınızın artarak devam etmesini dilerim.

  • Yakar Kalbimi

    Çelebi Türkköse

    02.03.2020 - 20:46

    Çok güzel bir şiir yazdınız. Sizi cân-ı şirinden tebrik ederim

Toplam 44 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR
  • aşk

    17.09.2019 - 01:15

    Aşkın Neye Benziyor Biliyor musun?

    Aşkın neye benziyor biliyor musun?
    Avuçlarımdaki çizgilerde oluşan kıvrımlı
    Yemyeşil, ormanlarla kaplı dağlara benziyor
    Reyhan şerbeti olan nefesini
    İçime çektikçe oksijen alır gibi
    Tahrip olmuş hücrelerim yenileniyor

    Aşkın, kaplıcalara benziyor
    Romatizmalarım ve siyatik ağrılarım sende son buluyor
    Derdime deva oluyorsun

    Sanki bir akarsu oluyorum
    Gözyaşların küçük, sevimli birer balık olup
    Ben de yüzüyor

    Parmaklarımdan akan tatlı suları senin gözlerine dolduruyorum
    İşte o zaman gözlerin daha fazla tatlanıyor
    Daha da güzel bakıyorsun

    Şair ve yazar:Yunus Baba (Ali Abi)

  • serbest kürsü

    10.09.2019 - 15:12

    Güneş, Ay Ve Kuyruklu Yıldız

    Sanki ay utangaç
    Ve çekingen bakir bir oğlandı
    Güneş ise, daha önce elleri hiçbir erkek eline değmemiş
    Hiçbir erkekle göz göze bile gelmemiş bakire bir kızdı

    Güneş bir gün bulutlara öfkelenerek
    Gündüzden kaçarak gece meltem rüzgârı estiği vakit
    Ayın menekşe kolonyasıyla yıkanmış gözlerine sığındı
    Temmuz ayının sıcağında bir akşam üstü
    Güneş upuzun kızıl renkli gelinlik elbisesini giydi
    Ay ise usta bir terzi olan Vega yıldızına diktirdiği
    Damatlık kıyafetini özene bezene giydi.

    Gökyüzünde bundan önce görülmemiş
    Ve duyulmamış
    Ve de dillere destan bir düğün havası vardı
    Yıldızlar topluluğu, davul zurna eşliğinde
    Zil takıp, göbek atarak oynadılar
    Halay başı olan şişman ve göbekli Sırıus yıldızı
    Adeta göbeği patlayana kadar oynadı
    Capella yıldızı, ayın şahidi
    Kutup yıldızı ise güneşin şahidi oldu

    Nikâh masasında güneş cilve yaparcasına
    Ayın ayağına hafif ve nazikçe bastı
    Nihayetinde iki kalp, adeta bir kalp oldu
    Ay ve güneş mutlu mesut bir şekilde evlendiler

    Şimşeklerin adeta gökyüzünü parçalayıp
    Ortadan ikiye ayırırcasına
    Kızgın bir boğa gibi olduğu bir kış vakti
    Ay ve güneş soğuyan yüreklerini
    Üşüyen umutlarını
    Titreyen hasretlerini sıcak olsun diye
    Gökyüzünde soba yakıp
    Bağdaş kurarak oturdular
    Güneş'in aşktan kavrulan gözyaşları
    Ayın yanık sesine ve nefesine düştü

    Bir ilkbahar günü ay, adeta bülbüller gibi
    Sel olurcasına şarkı söylediğinde
    Kuyruklu yıldız, ayın çekim gücü yüksek olan sesine dayanamayarak
    Kuyruğunu dişi bir köpek gibi salladı
    Belki ay, bir an gaflete gelerek
    Kuyruklu yıldızla gökyüzünden kaydı

    Oysaki kuyruklu yıldız, ay ile güneşin evli olduğunu biliyordu
    Güneş, bu acı gerçeği öğrenince
    Sanki gökyüzü başına yıkılmıştı
    Güneş, ayın ihanetini kabullenmeyerek
    Yıldızları, kendi gözyaşlarına ip gibi bağlayıp
    Acılarını demir bir halka yaparak
    İpi, demir halkadan geçirerek
    Hıçkırıklarıyla boğazını kördüğüm gibi sıkarak
    İntihar etti

  • aşk

    23.08.2019 - 14:59

    Kadın Ve Aşk

    Bir ömre neşe katan
    Ve erkeğin ömrünü
    En ince detayına kadar nakışlandıran gül
    ( kadın )
    Misk-i amberden yayılan kokularla nazik bir ateş yakar
    Ey kadının ömrünün bülbülü ( erkek )
    Bu ateşe girerken edebini
    Ve adabını kuşan
    Sakın ha! Bu ateşe destursuz girme

    Aşk, hararetli bir şekilde yakmayı sever
    Sakın! Aşk ateşini söndürmek için
    Aşk ateşine, denizleri boşaltmayın
    Yoksa aşk küsüp gider
    İlkbahar mevsimine küsen ılık bir rüzgâr gibi
    Nazlı ve taze gelin gibi
    Ve de kalbi kırılan kablumbağalar misali
    kendi kabuğuna çekilir
    Veya hüzün kelebekleri olurcasına
    Aşk ateşinde uçmaz bir daha

    Kadın, aşk ateşi giyer üstüne
    Okyanusları ve denizleri getirsen de kadının aşk ateşi sönmez
    Kadın severse, kıvılcım
    Aşık olursa, ateş
    Ateş olursa, tutku
    Tütsülü bir şekilde tutkulu olursa, volkan olur
    İşte o zaman aşk patlaması yaşanır

    Kadın, bu aşkı ateş haline getirmek için
    Gerekli olan tüm malzemeleri bir araya getirir
    Bu ateşi yoğurup kıvamlı hale getirmek için
    Sıcacık sevgisini
    Soğumayan şefkâtini
    Şelale misali olan merhametini katar

    Kadın, bu aşkın küllenmemesi için
    Bin bir zahmetle emek verir
    Çaba sarf eder
    Alın teri döker
    Tertemiz ve öpülesi alnından aheste aheste akan terler gül olur
    Aşk ateşi, gül bahçesine döner
    Erkek, kadının alnından akan terlerin ateşinde yanmanın seyrine dalar

    Kadın, bu aşkın sönmemesi
    Ve yek vücut olması için
    Güneşten bir parça ateş koparıp ateşi hararetlendirir

    Kadın, bu aşk kalesinin yılmayan, yıkılmayan
    Ve sarsılmayan bir neferi olur

    Kadın, aşk ateşinde
    Aşk ateşini dile getiren efsûnlu bir söz olur

    Kadın, aşk ateşinde yanmayı da
    Yakmayı da sever
    Kadın, bu aşk ateşini şırıngaya doldurarak
    İğneyi hem kendi
    Hem de erkeğin damarlarına enjekte eder
    Artık, kadının da
    Erkeğin de damarlarında kan yerine ateş dolaşır
    Bunun adı da damarlarda aşk ateşi dolaşımı olur

    Kadın, aşk ateşinde bülbüle naz eden, gül
    Erkek de güle meftun olan bülbül olur
    Bu aşk ateşi, gülü
    Ve bülbülü, muhteşem bir aşk döngüsünde sarıp sarmalar

    Kadın, aşk ateşinde nakkaş olur
    Bu aşk ateşini, hem kendi
    Hem de erkeğin gözlerine
    Ve gönlüne, gökkuşağı misali yedi renge dokur

    Kadın, bu aşkın özü
    Ve özeti olur

    Masmavi gökyüzü gibi gözleriyle
    İpek satenli bulutlar gibi yumuşacık sevgileriyle
    Yağmurdan sonra gökkuşağı gibi açan nefesleriyle
    Ekilmiş ve hasat edilme zamanını bekleyen gül kokulu
    Nazik, narin
    Ve aşk ile yıldız hüzmesi olan şefkatleriyle
    Senin hüzün kokulu kalbinden
    Sırılsıklam bir yağmur gibi tutarak gel, otur
    Belki yorulmuşsun, bir mecnun gibi dinlen yanı başımda der
    Belki sen, kadının, Mecnun'u olmuşsun çöl sıcaklığında yanıp tutuşan
    Belki kadın, aşk ateşinin közündeki bir lale olmuş,
    Mecnun' un tutkulu Leyla'sı gibi

    Kadın hasret kanatlarıyla,
    Erkeğin ip gözyaşlarına merhem olarak
    Belki de üşümüşsün, sıcacık bakışlarımla
    Ve gözbebeklerimle seni ısıtayım der
    Geceyi örten tılsımlı aşk gibi
    Erkeği, kendi göz kapaklarıyla örter

    Kadın, bu aşk ateşinde belki kutup yıldızı
    Belki de deniz feneri
    Bu aşkın hem mayası
    Hem de ana malzemesi olur
    Bu aşk ateşinin sürdürülebilir
    Ve de yenilenebilir olması için canını, dişine takar

    Kadın, mutluluğun
    Ve huzurun sağnak sağnak kalbe yağmasıdır
    Zamanla mutluluk ve huzur,
    Kalpte tutkulu bir ateş çemberi olur
    Kadın ve erkek bu ateş çemberinden geçerek
    Yanmanın zevkini doya doya yaşar

    Eğer ki rüzgâr olursan, o ateş daha da şiddetlenir
    Ve de o ateş, yoğunlaşır
    Bu aşk ateşinde yoğrulmak anlatılmayacak
    Ama yaşanacak kadar güzel olur

    Kadın ve erkek, mutluluk perileri gibi
    Aşk ateşinde el ele
    Ve gönül gönüle vererek
    Pervanenin etrafında dönen kelebekler gibi
    Aşk ateşinin büyülü atmosferinde dönerler

    Aşk, bir beden olur
    Kadın ve erkek, bu bedende kendi arzularıyla yanan
    Demlenen
    Demlendikçe bu aşkın lezzetini
    Ve kıvamını alan tavşan kanı bir çay gibi olurlar
    Buram buram; taze taze
    Ve bu bedende yanmanın
    Ve de közlenmenin hazzıyla
    Kıvamlı olan kıpkırmızı iki elma gibi olurlar

    Aşk ateşinde közlenen
    Ve kıvamlı olan iki kıpkırmızı elma
    Tek nefes olur
    Bir ömür dört nala koşan deli taylar gibi
    Dizginlenemeyen duygularını
    Ve hayallerini koştururlar

    Böylece kadın, erkeğin
    Erkek de kadının nefesi olur
    Ve nefesten süzülen aşkın meali, zamanla Kalbin bam telini titreterek
    Bu aşkı olgunlaştırır
    Tatlı ve huzur veren
    Asalet timsali bir aşktan harmanlanan
    Ateş iksiri gibi
    Hem bedenin
    Hem de ruhun gıdası
    Şifası
    Ve de bir ömürlük sıhhat olur

    Kadın, erkeğin gönül kadehine aşk ateşi doldurur
    İkisi de aşk ateşini kana kana içerler
    Ve aşk ateşinin büyülü
    Ve de göz kamaştırıcı atmosferinde uyuyarak, rüyalara dalarlar
    Rüyalarında gökyüzüne kendi ellerini uzatarak
    Yıldızları koparırlar gökyüzünden
    Ve kopartıkları yıldızların bir kısmını birbirlerinin gözlerine
    Bir kısmını ise birbirbirlerinin avuçlarına bırakarak
    Bir ömür boyu birbirlerine kenenetlenip
    Bağlanmak için aşk dileği tutarlar

    Bir ömre neşe katan
    Ve erkeğin ömrünü
    En ince detayına kadar nakışlandıran gül
    ( kadın )
    Misk-i amberden yayılan kokularla nazik bir ateş yakar
    Ey kadının ömrünün bülbülü ( erkek )
    Bu ateşe girerken edebini
    Ve adabını kuşan
    Sakın ha! Bu ateşe destursuz girme

    Aşk, hararetli bir şekilde yakmayı sever
    Sakın! Aşk ateşini söndürmek için
    Aşk ateşine, denizleri boşaltmayın
    Yoksa aşk küsüp gider
    İlkbahar mevsimine küsen ılık bir rüzgâr gibi
    Nazlı ve taze gelin gibi
    Ve de kalbi kırılan kablumbağalar misali
    kendi kabuğuna çekilir
    Veya hüzün kelebekleri olurcasına
    Aşk ateşinde uçmaz bir daha

    Kadın, aşk ateşi giyer üstüne
    Okyanusları ve denizleri getirsen de kadının aşk ateşi sönmez
    Kadın severse, kıvılcım
    Aşık olursa, ateş
    Ateş olursa, tutku
    Tütsülü bir şekilde tutkulu olursa, volkan olur
    İşte o zaman aşk patlaması yaşanır

    Kadın, bu aşkı ateş haline getirmek için
    Gerekli olan tüm malzemeleri bir araya getirir
    Bu ateşi yoğurup kıvamlı hale getirmek için
    Sıcacık sevgisini
    Soğumayan şefkâtini
    Şelale misali olan merhametini katar

    Kadın, bu aşkın küllenmemesi için
    Bin bir zahmetle emek verir
    Çaba sarf eder
    Alın teri döker
    Tertemiz ve öpülesi alnından aheste aheste akan terler gül olur
    Aşk ateşi, gül bahçesine döner
    Erkek, kadının alnından akan terlerin ateşinde yanmanın seyrine dalar

    Kadın, bu aşkın sönmemesi
    Ve yek vücut olması için
    Güneşten bir parça ateş koparıp ateşi hararetlendirir

    Kadın, bu aşk kalesinin yılmayan, yıkılmayan
    Ve sarsılmayan bir neferi olur

    Kadın, aşk ateşinde
    Aşk ateşini dile getiren efsûnlu bir söz olur

    Kadın, aşk ateşinde yanmayı da
    Yakmayı da sever
    Kadın, bu aşk ateşini şırıngaya doldurarak
    İğneyi hem kendi
    Hem de erkeğin damarlarına enjekte eder
    Artık, kadının da
    Erkeğin de damarlarında kan yerine ateş dolaşır
    Bunun adı da damarlarda aşk ateşi dolaşımı olur

    Kadın, aşk ateşinde bülbüle naz eden, gül
    Erkek de güle meftun olan bülbül olur
    Bu aşk ateşi, gülü
    Ve bülbülü, muhteşem bir aşk döngüsünde sarıp sarmalar

    Kadın, aşk ateşinde nakkaş olur
    Bu aşk ateşini, hem kendi
    Hem de erkeğin gözlerine
    Ve gönlüne, gökkuşağı misali yedi renge dokur

    Kadın, bu aşkın özü
    Ve özeti olur

    Masmavi gökyüzü gibi gözleriyle
    İpek satenli bulutlar gibi yumuşacık sevgileriyle
    Yağmurdan sonra gökkuşağı gibi açan nefesleriyle
    Ekilmiş ve hasat edilme zamanını bekleyen gül kokulu
    Nazik, narin
    Ve aşk ile yıldız hüzmesi olan şefkatleriyle
    Senin hüzün kokulu kalbinden
    Sırılsıklam bir yağmur gibi tutarak gel, otur
    Belki yorulmuşsun, bir mecnun gibi dinlen yanı başımda der
    Belki sen, kadının, Mecnun'u olmuşsun çöl sıcaklığında yanıp tutuşan
    Belki kadın, aşk ateşinin közündeki bir lale olmuş,
    Mecnun' un tutkulu Leyla'sı gibi

    Kadın hasret kanatlarıyla,
    Erkeğin ip gözyaşlarına merhem olarak
    Belki de üşümüşsün, sıcacık bakışlarımla
    Ve gözbebeklerimle seni ısıtayım der
    Geceyi örten tılsımlı aşk gibi
    Erkeği, kendi göz kapaklarıyla örter

    Kadın, bu aşk ateşinde belki kutup yıldızı
    Belki de deniz feneri
    Bu aşkın hem mayası
    Hem de ana malzemesi olur
    Bu aşk ateşinin sürdürülebilir
    Ve de yenilenebilir olması için canını, dişine takar

    Kadın, mutluluğun
    Ve huzurun sağnak sağnak kalbe yağmasıdır
    Zamanla mutluluk ve huzur,
    Kalpte tutkulu bir ateş çemberi olur
    Kadın ve erkek bu ateş çemberinden geçerek
    Yanmanın zevkini doya doya yaşar

    Eğer ki rüzgâr olursan, o ateş daha da şiddetlenir
    Ve de o ateş, yoğunlaşır
    Bu aşk ateşinde yoğrulmak anlatılmayacak
    Ama yaşanacak kadar güzel olur

    Kadın ve erkek, mutluluk perileri gibi
    Aşk ateşinde el ele
    Ve gönül gönüle vererek
    Pervanenin etrafında dönen kelebekler gibi
    Aşk ateşinin büyülü atmosferinde dönerler

    Aşk, bir beden olur
    Kadın ve erkek, bu bedende kendi arzularıyla yanan
    Demlenen
    Demlendikçe bu aşkın lezzetini
    Ve kıvamını alan tavşan kanı bir çay gibi olurlar
    Buram buram; taze taze
    Ve bu bedende yanmanın
    Ve de közlenmenin hazzıyla
    Kıvamlı olan kıpkırmızı iki elma gibi olurlar

    Aşk ateşinde közlenen
    Ve kıvamlı olan iki kıpkırmızı elma
    Tek nefes olur
    Bir ömür dört nala koşan deli taylar gibi
    Dizginlenemeyen duygularını
    Ve hayallerini koştururlar

    Böylece kadın, erkeğin
    Erkek de kadının nefesi olur
    Ve nefesten süzülen aşkın meali, zamanla Kalbin bam telini titreterek
    Bu aşkı olgunlaştırır
    Tatlı ve huzur veren
    Asalet timsali bir aşktan harmanlanan
    Ateş iksiri gibi
    Hem bedenin
    Hem de ruhun gıdası
    Şifası
    Ve de bir ömürlük sıhhat olur

    Kadın, erkeğin gönül kadehine aşk ateşi doldurur
    İkisi de aşk ateşini kana kana içerler
    Ve aşk ateşinin büyülü
    Ve de göz kamaştırıcı atmosferinde uyuyarak, rüyalara dalarlar
    Rüyalarında gökyüzüne kendi ellerini uzatarak
    Yıldızları koparırlar gökyüzünden
    Ve kopartıkları yıldızların bir kısmını birbirlerinin gözlerine
    Bir kısmını ise birbirbirlerinin avuçlarına bırakarak
    Bir ömür boyu birbirlerine kenenetlenip
    Bağlanmak için aşk dileği tutarlar

    Şair ve yazar: Yunus Baba (Ali Abi)


Toplam 4 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR