Tuna Kafkas Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Anto ...

  • masal ağacı

    18.09.2024 - 16:39

    .
    ...
    .
    ah aşk bir heves midir…;
    ve madem,
    rengi en kırmızıya çalan kuşu sevdinse sen kalbim,
    ol şimdi pinokyo…,
    ve işte gıcırdıyor tahta kalp/
    yalancının çatısında…,

    ey aşk…;
    kalbinde sakladığın pinokyonun,
    uzayan burnu,
    verdiğin sözlere kızarıyor,
    ağlıyor tahta bir kalp
    yalandan sevicilik masallarına,
    ve
    bir çocuk gün/ah/sızlığı sığıyor
    su sızmaz aramıza,
    talan, dolan ve takladan,
    var git ve bir daha hiçlikle dahi gelme huzura,
    ve sayfamızı arala...,
    anla;

    ki bilirsin,
    masal bu ya…;
    rapunzelin saçlarını kestiler mülevvesler,
    ah evet bir donquichetteyi sevdiyse gönül,
    suç deli dumrulun muydu ey korkut dede,
    yüreğimin yel değirmenleri,
    rüzgâr çalmakta,
    esintisiz bir gökten…;

    ve ah seni seviyorum masalı,
    sevgili ve güzel kardeşim,
    aziz dostum;
    ah o gün bende,
    ben de demeseydim,
    bezm/i elest/de;
    sana yemin olsun ki,
    yitirmezdim aklımı hüdanın yollarında hiç...,
    belki ben de,

    ah deli savaşçı;
    kaybetti/n\k/ şimdi, ki;
    hafızasız bir yürek belle beni de,
    ve rapunzel,
    hadi kes artık o uzun saçlarını,
    karıştırıp masalı tam da şimdi…,
    yanlış kahramanı sevdin zira,
    mavi gözlü dev,
    tutunup saçlarına,
    çıkamaz ki pencerene...,
    devden akrobat olmaz ki,
    masal anlatma bize,
    .
    ...
    .

  • Siluet

    18.09.2024 - 15:06

    .
    ...
    .
    ki üstünü örttüğüm her acım,
    bir gece yarısı üstü açık kalan
    bilincin altını üstüne getiren
    hırsızken...,

    içim;
    alt çekmecenin en çıfıt tıkılmışı
    ve ucu saçak saçak suda yüzen
    bir halat gibi,
    kocamış kutsal balıkların geçtiği
    yosun tutmuş yoldayken içim…,
    bir düşkün silueti yansır
    aynada bana bakan; bana…,

    ve ağlayan bir tebessümü,
    brunonun sabîsine yamayan
    rüya çöplüğüm;
    ne çok görülmüş ve
    hayal meyal tasalı kâbuslarım,
    bir sırdaş adı sayıklıyor şimdi
    dilsiz dudaklarım…,

    ey rabbim,
    yolda kalmış susuzların
    imdadına koşar yardımın ve,
    anımsaması imkansız bir rüyada,
    muhabbete verilmiş bir sadaka
    olur kalbim...,
    ah;
    .
    ...
    .

  • sabır kumbarası

    18.09.2024 - 14:50

    .
    ...
    .
    bağrı dağlanmış al kırmızı gül;
    içine kapanık bütün yapraklarıyla
    ve mürefte rüzgârlarından mahrum,
    nefessiz ve bir kenarda sessizce,
    uçurum gözlerinden bakar kan çanağı
    mühür nazarlarla zeytin çağlasına,
    kanatları hüzün taşıyan, yazgısına
    deniz kabukları ve kalbi kırık çakıllar
    toplayan bir ana kuzusu düşer incir dalından
    ve babasının ciğerparesi bir melek ağlar
    mülke dökülen göz yaşlarıyla,

    köpüklerin ufaladığı her gün,
    biraz daha, biraz daha, biraz daha
    hayat kumbarasına yılları atar,
    sen ve ben darda kalmış
    iki fukara yoksulsak yoksuluz,
    ama unutma;
    her uçurum bir ovaya sevdalıdır,
    .
    ...
    .

  • mesafe

    18.09.2024 - 14:38

    .
    ...
    .
    soluk tebessümlü meczup sardunyalar
    kollarını sarkıtmış,
    pencerenden…,
    mahcûp ve yeniden doğuş umutlu nazarım,
    arka bahçede güllere ikindi suyu veren
    muştulu ve desturlu haline ilişirken,
    balkonuna asıyorum utangaç gülümsemeler,
    evet sana bakıyorum;
    görmüyor gibisin,
    ve bana bakıyorsun görmüyorum
    ki gözlerim âmâ,
    öyle demirden bir tül var ki aramızda,
    yetmiyor gücüm,
    bertarafa…,

    şehirler bir film şeridi gibi geçiyor,
    kilometrelerce aramızdan ve,
    alnımızın ortasındaki yol çizgilerini saklıyoruz
    birbirimizden güya…,
    suskunluk çizgileri/çizikleri,
    sakınılmış muhabbet mesafeleri…,
    ve tırnakları kesiliyor yollara
    uzuyor saçları zamanın,
    boşluğa;
    .
    ...
    .

  • Tebessüm

    18.09.2024 - 14:28

    .
    ...
    .
    ah;
    aşk…,
    yüreklerimizin buzulunda,
    kızakla kayan bir çocuğun,
    hırkasına sakladığı çekiç ile kırmasıydı buzu…,

    ve kulaç attık farklı iklimlerin soğuğuna ve,
    şimdi titriyoruz tir\tir, ayrılık deyince...,
    ki ayrılık,
    yüzümün atlasına sinen,
    çam kokusu ile,
    kar tebessümleriydi…,
    .
    ...
    .

  • toplumsal reflekslerin bağnazlığı

    07.09.2024 - 17:07

    evet;
    çizgisi orta yerde,
    bağnazıyım gerçek hayatın…,
    peki şimdi söyle güzel kardeşim,
    tam olarak sen neredesin,
    bak kaç ömürdür buradayım,
    bu denizin karşısında…,
    ve ne kadar zaman oldu,
    yine hiçliğimle bekliyorum,
    kıpırdamadan, eylemsiz seni…;
    intiharı seçmiş bir balina kadar ölü,
    kıyıya vurmuş ve cansız…,

    denizdeyim…,
    tam karşısında,
    kıpırtısızlığını delecek ilk dalgayı yakalamak için,
    gözlerimi kırpmadan bekliyorum…,
    kafamı kaldırıp bir an göğe baksam,
    yine orada kim olsa bilir,
    o şımarık,
    tembel ve inatçı bulut…,

    sahi şu içi geçmiş dünyanın tepesindeki
    bulutlar renk değişmez mi hiç,
    hep o puslu gri,
    /kaç gündür aralıksız yağan rahmetten/
    ki bir iç ses daha evet,
    sıkılmaz mı hiç bu inatçı bulut çakılı kalmaktan,
    ve hep aynı hoşnutlukta…;

    renklerden gri, gri, gri,
    kaç fitten bana bakar sorsan,
    /hey;
    hep maviyi bekleyen,
    /çekil aşağımdan;
    ki deniz suyu,
    köpük,
    bulanık burnumun ucu…;

  • saklı düşler

    07.09.2024 - 16:09

    paha biçilmez meskenlerde süren
    feri geçmiş şömine hayatlarda,
    o isli camdan ışıyan cılız alev,
    ne kadar aydınlık verebilirdi
    yavan ilgili bireylerin odalarına,
    bu hangi devirde görülmüş,
    sanalı hakikatli bir firdevs…,

    yatağına alabildiğine kırgın
    ve suyu zehir akan bir nehrin
    arsız dereleri yoldan çıkmışken,
    en kritik dönemecinde hayat
    bağrımda ecinnîler reçetesi
    bir muska gibi taşınırken,
    ruhu ve cismi ayrı yönlere
    aksak bir keklikken ben ve,
    göğün kirpiklerinin metanol
    yağmur kıymıklarına sımsıkı
    sarılmış zifîr gecenin ağarmasını
    öylece beklerken,
    ki göğüs kafesim uzlaşmasızken
    bütün kandillerin söndüğü bu çağla,
    ve yaşama sevinci özünün çekildiği,
    olgunluk evresi tenhalığında,
    inzivasına bigâne bir zavallıyken,
    mülevves yürek patikasından,
    meçhuller uçurumuna müflisçe
    yol hazırlığı yapa dururken;
    çırpınıyordu gözlerimde varlığına
    iknasız tuzlu bir deniz akmamak için
    ummanına senin, saklı
    illiyyunum;

  • Göç Mevsimi

    07.09.2024 - 15:48


    .
    ...
    .
    turna katarları geçer her kandilde içimden,
    ve yutkunarak akar içime kanat sesleri,
    göç mevsimi...,
    ah;

    uzatsam elim sanki dokunacak
    öteler yakınımdayken hep, lakin
    her bağım koptuğunda dağılıyorum senden
    ve yokluğunda yaşaması tuhaf kaçıyor hayatı,
    nicedir özlediğim hekimim…,

    allahın şarkılarından bir buhur sonrası,
    döşeği topraktan tahta bir sedire kıvrılıp,
    dualarla üstünü örtmüşken insanlar,
    hayatla aralarındaki paravan aralanır...,
    ve herkes kendi kadar özlediğiyle kalır,
    ah kalbimizi kussak bedenimizden,
    safrası hayattır ve,
    sarı bir gül gibi uzanır aramıza,
    ötelerle…,

    benliğimizde ötelediğimiz ayrılık;
    kavuşturur bizi esasında sevdiklerimize
    unutmayalım ve çıplak bir tebessümün asıldığı,
    kefen altındaki yüz kadar bizdedir ki…,
    zahirle çevrelenmiş gözlerimin,
    en kuytu yerindeki gözyaşı kadar gönlümde,
    ve bana aitsin ayrılık,
    aşk belki de sadece imkansıza meyyaldir,
    .
    ...
    .

  • Buhur

    07.09.2024 - 15:27

    .
    ...
    .
    ki azizim,
    kıtlıktan çıkmışçasına,
    kalbinin kemiklerini sıyırıyorum gıyabında,
    sırdaşlığın manasına söyle,
    açsın yüzünün peçesini ki,
    onu,
    öz/lü/yo/rum,
    sekerât halindeyken,
    hayatı yeniden sevdiren,
    ölümsüzlüğe öykündüren dost…,
    sefil bir divâne gibi,
    kıymetsizliğime katık edip
    sözlerini;
    bir bakır tastaki meyin son damlasına varıncaya kadar,
    içer gibi yudumluyorum…,

    kömür gözlü,
    yoksul gecelere söyle,
    ölümün karanlığından artık
    kork/mu/yo/rum…,

    hekimim;
    raylarıyla halvette yalnız bir tren gibi,
    boşalmış bir garın saatlerini
    temizliyorum gözlerimden,
    ki zamana söyle
    bilirsin,
    nurlu bir sabah için ballı bir uykuya
    da/lı/yo/rum;

    ah hiçliğim,
    bir mülevves yol arkadaşın olarak,
    kıpçak süvarileri gibi,
    at sürüyorum keşifsizce,
    darda olmak nedir bilen ve
    gün görmüşlük pîri yüreğimle…;

    yağmura söyle,
    yokluğunda,
    duaların akmakta hastane
    cam/la/rın/dan…,

    hızır/ilyas tepesi şahittir bilirsin,
    bozuk bir gramafonun kırık iğnesi gibi,
    çiziyor zamanın plağını
    celâlli sözlerin,
    kestiğin raconlar ve verdiğin ayarla…,

    ve ayrılığa söyle,
    birlikte dinlediğimiz insanlığa ağıtlarla,
    gökyüzünde hâlâ yıldızlar
    ya/nı/yor;

    kadim zamanlar kervanı buhurum;
    ömründe bir türlü dikiş tutturamamış
    zayıf bir iplik gibi sabırsızım,
    orta mescid öğlesinde
    bir pazar gününde daha,
    sade kahvelerimizi yudumlamaya…,
    ve söylesin şimdi toroslar,
    avare sakarya ovasına,
    sohbetini daha nasıl,
    a/ra/ya/bi/li/rim;

    ki vefaya inançsızlığımı yıkan,
    son çare tabîbim,
    ah;
    .
    ...
    .

  • şehla

    07.09.2024 - 15:04

    .
    ...
    .
    ah dostum,
    kaldır yüzündeki küflü tebessümü...
    ki ben gözümü açtığım her sabah
    cam küreme bir yaşam ekleyerek
    eksiliyorum, ey hayat senden...

    bağrıma bir akasya ek n'olur...;
    garibem,
    ve kalbimde bir kürek mahkumu saklanır,
    vişne ve nar ağaçlarının arasında…

    işte sesleniyor bana,
    hışırdayan kavakların içinden…;
    üşürsen...,
    içinden orman geçen şiirlerimden
    kozalaklar topla,
    sonra yak bir bir ruhunun hirasında,
    patlasın çıtırdayarak ateş böcekleri;
    ısınırsın...

    duyup da işittiğim o yankılanan sesle,
    içimden geçen ve nereye gittiğini hiç bilmediğim
    o tren,
    kalbimin tünelinde birden duruverir;
    şaşkın bakışlar, şaşılar ve şehlalar
    ve alacalar içinden geçip,
    kaybolmuş mahcup bir sincap gibi,
    yerime otururum bilirsin; cam kenarına,
    ve elimdeki kozalağı uzatırım kondüktöre
    biletsiz şairem, anlasana; garibem...
    seferîyem…
    içinden okyanus geçen böyle bir göz yok,
    ondandır iç sesime dayanamayıp,
    yüz/süz dönüşlerim sana; aşk…,

    ah/ ciğerime bir akasya ek n'olur...
    ki çöpe atan dost olsun tek,
    ona yazılmış çileli dizeleri…,
    ah;
    .
    ...
    .

  • Turnalı Türküler

    04.09.2024 - 14:42

    .
    ...
    .
    gökte bir bulut ağlar turnasına,
    çöplükte muhabbet kırıntısı
    can çekişir martıya,
    kan kaybediyorum kanadımdan
    ve hızlıca düşüyorum,
    düşerken bile uçmayı düşlüyorum,
    ve \budefaölümdenkorkmuyorum\
    ah;
    .
    ...
    .

  • zirveye taşıma iştiyakı

    04.09.2024 - 14:20

    .
    ...
    .
    istemekle başlasa da her şey,
    muhabbetten yana baht açıklığı ekseriya istem dışıdır,
    istemekle hasıl olmaz…,
    .
    ...
    .

  • Dolaşan Yumaktan Örülmüş Hayatlar

    03.09.2024 - 18:58

    .

    .
    düş…,
    göğsümün kafesinin,
    klostrofobik yüreği,
    içerdesin…; bir başına ve yalnız,
    sıkışıyor kapakçıkların havasız,
    ya çok hızlı ya da çok yavaş atıyorsun
    ve canımı acıtıyorsun zaman zaman;
    kızıl gölün hep mi dalgalı senin…,
    .

    .
    ki bilirsin…,
    gönül gönlü bulunca, akar da akar…,
    mesafeler cân/ı teni, yakar da yakar,
    muhabbetin çilesi yürekten, taşar da taşar,
    dem olur kan çanağı gözlerle,
    yârin yollarına bakar ha bakar…,
    gözyaşları…;
    içli açmış bir gül gibi, kanar da kanar…,
    .

    .
    aslında,
    ne gökyüzünde uçurmak,
    ne de yeryüzüne indirmek olası değil meşki,
    bir nakış olmalı yürek gergefinde meşk,
    kimselere benzemez,
    kimselere görünmez,
    gerisi kıssa,
    meşk…;
    tek başına ve yalnız olmalı,

    ne ayrılıktır yolculuk,
    ne de kavuşmak;
    hayata küskün, kasvet
    ve rutubet kokan yollarda yürümek,
    bu cana göre değil,
    bize göre; değil,
    değil…,

    hasretleri büyüte büyüte yumak yumak,
    bizim olacak zamana dek uyumak,
    uyumak istiyorum…,

  • parantez kapatmak

    03.09.2024 - 18:33

    .

    .
    ki evet,
    korkuyorsun ey insan,
    cesur çalımlar satarken bile;
    ayaklarının son adımı,
    muhabbetin sana gelen ayaklarına tökezlenecek,
    biliyorsun ve bilirsin…,

    o halde bu tereddüt neden;
    düş gölgesine…,
    git peşinden…,
    takıl sevdanın takunyalarının
    gümbür gümbür sesine;
    tak tak tak tak, kaç/ma…,
    üst üste devrilen,
    kavuş/veda, veda/kavuş/veda…,
    kemirir aşk sandığını,
    sevdalı güve…,
    ve bozuluyor kalbimin örgüsü,

    ağyârın mâsiva lügati anlamazdı,
    yo/l/k/ ıraktı, sapaydı; dardı,
    /sen korkarsın dardan/,
    ki ah evet,
    iç sesler daima parantezlidir;

    karanlıktı…,
    /sen korkarsın karanlık dardan/
    yârdı,
    ve
    ardı;
    seni senden ayrı koyan,
    ah;
    .

    .

  • Güvercinin Kayıp Kolyesi

    03.09.2024 - 16:54

    .

    .
    gözlerimden gemiler devriliyor
    kırmızı sulara,
    sarıl sarıl sarıl/ma vakti geldi ve
    bu tasalı musafahasızlığa,
    bakma ağladığıma…,
    ağlak bir güvercinim ben,
    keklik olmaktan uyandırdığın
    o güvercin ki,
    bozkırından koparılmış ve
    ellerin yurdunda garipler garibi,
    sürgün di/yârında yüreği pas içinde…,
    .

    .
    bir var bir yok değil,
    hem var, hem yoktur,
    bulup bulup yitirmeler…,
    kan gölüne dönmüş,
    geceden kalma bal gözlerin,
    ak ak oluşunu gördüm…,
    şafakların söküşüdür;
    sırra kadem basmış yârenden,
    arta kalan hatıralarda yaşamak…,

    tan yeridir;
    zuhuratın içinde kalmaktır,
    yürek kovuklarında ve
    meydan ortasında tenhalıktır,
    çölde gölgelik vehmi,
    sağnak altında duldadır,
    özlemek;
    ah,
    .

    .

  • Gökyüzüne Giden Yol

    03.09.2024 - 14:51

    .

    .
    ki yaralı retinam,
    işte böyleyken;
    bir martı kanadını bile bile,
    gözlerime batırmışken,
    yaralı retinam,
    refakatçi balıklar başucumda ağlarken,
    şaşkın sözcükler
    ellerimde yapış yapış
    ve uğultusunda yalnızlığın
    acemi hüznü
    tıka basa dolmuşken içime,
    dökülmez mısralara inci taneleri, yâr;
    yâr balların balı,
    kırıldı içimde bir dal,
    bir ağıttır ücra suskunluğum,
    değişen her gün ile
    gömülüyorum ey en sana…,
    ah;
    .

    .
    hangi yeryüzü, gökyüzüne bakmaz…
    ve sanılıyor mu ki,
    gökyüzü de yeryüzüne meftun değildir,
    ah;
    .

    .

  • derdimi ummana döktüm, asumana inledim

    03.09.2024 - 14:44

    e/y\n/ sevgili\aşk…,
    biz;
    kadim yadigâr, tuna ve nil…
    t\aksim görmüş bulutların altında,
    hürriyetleri ellerinde,
    avuç avuca muhîbanız biz;
    aydınlık kuytumuzda
    ikimiz biz…
    ki ezelden ebede birbirine akan
    ve ummanına hasret çeken her demde
    biz ikimiz,
    senlik ve benliksiz,
    \ah\
    .

    .
    heyhat,
    bu bir girdap;
    kalbimin kuytusundan beni kendine çeken,
    kederli dağın, gönül uçurumu…

    ah
    eyv/ah,
    avcıdan habersiz
    ırmağa inişi karacanın
    ve eğilip berrak suya,
    kana kana içmesi kendi kanını,
    vurulunca kalbinden…;
    ki büyü/d/l/ü suda
    kana bulanık halkalar iç içe,
    iç içe,
    halka ve girdap...
    ah,
    .

    .

  • fay

    31.08.2024 - 08:14

    saklanırız bizde saydam buzlar ardına
    paytak paytak yürüyen penguenim,
    üşüyen kalbine sular serperek gel artık,
    kopuyor bir parçası daha buz dağının bak yine,
    ve büyüyor ibne dünyanın deliği...,

    evren manikleşiyor,
    hızla dönüyor; hızla hızla hızla hızla...,
    hiç olmadığı kadar hızlı değişiyor mevsimler,
    zaman allak bullak,
    dönüyor başı; başı başı,
    ve sarhoş tik taklar,
    tik/tak/tak/tik/tik tak;
    beceremiyor bir türlü yürümeyi düz bir çizgide,

    elimden tut paytağım;
    işte şimdi kandırdık yuvarlak topu,
    minicik bir elma şekeri ile,
    çift kutuplu bir gecede ve
    buz gibi bir igloda,

    eksi seksensekiz derecede yanarken insanlık,
    matematiksel bir kavuşma olsun bizimkisi,
    haklısın; bırak artık o
    oblomovun miskinliğini anlatan
    romanı da okumayı…,
    tam seksensekizinci sayfada,

    ve unutma,
    fay hatları an gelir bir gün,
    kutuplardan da geçer,
    ah;

  • ötelemek

    31.08.2024 - 07:15

    turna katarları geçer her kandilde içimden,
    ve yutkunarak akar içime kanat sesleri,
    göç mevsimi...,
    ah;

    uzatsam elim sanki dokunacak
    öteler yakınımdayken hep, lakin
    her bağım koptuğunda dağılıyorum senden
    ve yokluğunda yaşaması tuhaf kaçıyor hayatı,
    nicedir özlediğim hekimim…,

    allahın şarkılarından bir buhur sonrası,
    döşeği topraktan tahta bir sedire kıvrılıp,
    dualarla üstünü örtmüşken insanlar,
    hayatla aralarındaki paravan aralanır...,
    ve herkes kendi kadar özlediğiyle kalır,
    ah kalbimizi kussak bedenimizden,
    safrası hayattır ve,
    sarı bir gül gibi uzanır aramıza,
    ötelerle…,

    benliğimizde ötelediğimiz ayrılık;
    kavuşturur bizi esasında sevdiklerimize
    unutmayalım ve çıplak bir tebessümün asıldığı,
    kefen altındaki yüz kadar bizdedir ki…,
    zahirle çevrelenmiş gözlerimin,
    en kuytu yerindeki gözyaşı kadar gönlümde,
    ve bana aitsin ayrılık,
    aşk belki de sadece imkansıza meyyaldir,

  • sonbahar ekinoksu

    31.08.2024 - 05:05

    ah üstad;
    bu sonbahar resmindeki,
    ruhuma dökülen ıslak, sarı, kızıl yapraklar,
    örtmüyor sevdalı çınarımın üstünü,
    kanadı kırık kollarımı talan ediyor hüzün...,

    ah sevgili hocam, sonbaharım...;
    kuru yaprakların uçuştuğu göğün harasında,
    ak yeleli bir burak koşturur...,
    yorgunmuş, gözlerine sis çökmüşmüş,
    ne münasebet,
    ve yüzümün kan çanağına,
    durgun aksin yansıyor…,

    pür dikkat ve halka halka gözlerin ve,
    harf harf, hece hece, tane tane ama karmaşık
    tam üç dilde hatırıma gelen sözlerinle,
    aklımın bulanık suyu çekilirken,
    kalbimin bypa/ss izleri kıyıya vurur,
    buruk bir tebessümün,
    umur görmüş omuzlarından kayan;
    parka misali…,

    susması rahmet,
    konuşması zahmet lisanımın;
    eflatun bir gülüşün
    gözleri yumulu olur,
    ve kenarında bir kardelen uyurmuş,
    mukaddes sonbaharım...,

    solgun bir söğüt,
    dallarını yüzüme eğmiş
    ve yapraklarının;
    yanık bir şiir dizesi gibi,
    yürek patikasına düştüğü bu demde,
    akıp giden zaman şırıl şırıl,
    gözlerimin kenarına,
    sensiz çizikler atar…,

    ah üstadım,
    gözlerinden inciler dökülse,
    sağnak sağnak nola kalbimin kuytusuna,
    ağlamaklı bir susuş kadar
    üşümezdim belki o dem,
    son yaprağı da düşen dalın
    gün batımı gölgesinde...,

    güzel kardeşim,
    sevdayı bilir misin…,
    var mıdır çekmişliğin…,
    o halde ağlamayı da bilirsin...,

    hayat, sunulmuş bir armağan mıdır
    kullara tamamen acaba,
    ve acaba kalbimdeki dönme dolap durdu da,
    başladı mı dönmeye atlıkarınca,

    bak dostum,
    ömrüne vurduğun kilit kadar özgürsün
    ve aşkın kadar prangalısın gerçek hayata
    unutma, ki tutsaklığınca yudumluyorsun
    sevdayı…,

    ki üstadım; ciğerimin köşesi,
    sana bağlaya bağlaya umutlarımı
    tutunuyorum hayata...
    /unutma bunu/
    parantezli ve hicaplı bir iç ses daha işte,
    ah;

  • yunus

    26.08.2024 - 00:04

    Ne zaman anarsam Seni
    Kararım kalmaz Allahım
    Senden gayrı gözüm yaşın
    Kimseler silmez Allahım

    Sensin ismi bâki olan
    Sensin dillerde okunan
    Senin aşkına dokunan
    Kendini bilmez Allahım

    Sen yarattın cism-ü canı
    Sen yarattın bu cihanı
    Mülk Senindir kerem kânı
    Kimsenin olmaz Allahım

    Okunur dilde, destanın
    Açılır bağ-ü bostanın
    Sen baktığın gülistanın
    Gülleri solmaz Allahım

    Aşkın bahrına dalmayan
    Canını feda kılmayan
    Senin cemalin görmeyen
    Meydana gelmez Allahım

    Zar olur aşıkın işi
    Durmaz akar gözü yaşı
    Senden ayrı düşen kişi
    Didarın görmez Allahım

    Aşık Yunus seni ister
    Lûtf eyle cemalin göster
    Cemalin gören aşıklar
    Ebedi ölmez Allahım

  • kaside

    25.08.2024 - 23:34

    nutuk - odabaşı dergahı şeyhi kelamî mustafa efendi

    Ey Gönül bakma cihâna gün gelir seyran gider
    Durma ağla gözlerim gel bu kafesten can gider

    Sağlığı sen bil ganîmet gönlünü ezkâre ver
    Çağrılır kabre girersin sonra bu meydan gider

    Sıdk ile Allâh'a kul ol mâl ü dünyâ fitnedir
    Bir kefen giyip gidersin servet ü sâman gider

    Uyma gel ehl-i zamâna çokca sohbet eyleme
    Çünkü onlar ehl-i Hakk'a her cihette yan gider

    Cümle halk ehl-i seferdir devr-i Âdem'den beri
    Pençe-i mevte takılmış günde bin kervan gider

    Hâzır ol mevte Kelâmî gâfil olma bir nefes
    Dost gider, düşman gider, ağyar gider, ihvan gider

  • ve insan

    22.08.2024 - 07:22

    Gel ey gurbet diyârında esir olup kalan insan,
    Gel ey Dünya harâbında yatıp gâfil olan insan.
    Gözün aç perdeyi kaldır duracak yer mi gör Dünya,
    Kati mecnun durur buna gönül verip duran insan.

    Kafeste tutiye sükker verirler hiç karar etmez,
    Aceb niçün karar eder bu zindâna giren insan.

    Ne müşkül hâl olur gaflette yatup hiç uyanmayıp,
    Ölüm vaktinde Azrâil gelince uyanan insan.

    Kararmış kalbin ey gâfil nasihat neylesin sana,
    Hacerden katıdır kalbi öğüt kâr etmeyen insan.

    Bu derdin çâresin bul sen elinde var iken fırsat,
    Ne ıssı sonra âh u zâr edüp hayfâ diyen insan.

    Niyâzî bu öğüdü sen ver evvel kendi nefsine,
    Değil gayriye andan kim tuta her işiten insân.

  • ğayril mağdubi aleyhim

    21.08.2024 - 04:14

    Gayril mağdubi aleyhim ne demek?
    “Sırâtallezîne en'amte aleyhim”: O da, peygamberlerin, sıddıkinlerin, şehitlerin ve sâlihlerin yoludur. “Gayri'l-mağdûbi aleyhim”: Gazaba uğrattığın Yahûdîlerin yoluna değil... “Veleddâllîn”: Senin doğru yolundan sapmış Hıristiyanların yoluna da değil...

Toplam 718 mesaj bulundu