Tuna Kafkas Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Anto ...

  • kurutulmuş domates

    06.08.2023 - 00:52

  • kibir

    02.08.2023 - 15:44

    https://pin.it/2IMP1R5

  • koala

    02.08.2023 - 14:16

    https://pin.it/5H408lW

  • elhamdulillah

    01.08.2023 - 13:24

    https://pin.it/7hK95Jb

  • şerefe

    01.08.2023 - 12:52

    https://pin.it/4IV3CKy

  • itiraz

    01.08.2023 - 11:45

    https://pin.it/2zqSPvm

  • iplikçi nedim

    01.08.2023 - 02:31

    https://pin.it/2XC7uvJ

  • emek

    01.08.2023 - 02:28

    ah sen de;
    üzümler kadar beyaz ellerin için derken,
    üzgünümleri ve tatlanmış üzümlerin
    tatlı bağ bozumu telaşesini,
    külahıma anlat pablo neruda,
    anlat anlat hacet deflerini;
    ki metal kırpıntısı ve
    kalıptan/tornadan çıkmış,
    tek tipleşen kalpler taşlaşa ve
    pıhtılaşa dursun kan k/ayıplarımız…,

    ha diriliş mi, bana ulaşan sesidir çapanın,
    reyhanîden destur almış bir gurbetçinin;
    ağır başlı nefesidir…,

    zamanelerin zıpçıktı kuşaklı
    yürek kapılarını kapayan dijital çığ,
    siber koru,
    karın örttüğü büyük apdest değil mi…,
    bu nasıl krizantemdir kardeşim;
    incinmişliğimi daha nereye kadar,
    kan kusarken kızılcık şurubu içmişliğe verebilirim,

    gel bakalım sen de ahmet telli;
    çocuksun sen öyle mi, peki
    her ayrılıkta bozulan imlanın alfabesi kaç harf,
    ve üç ayrı \h sessizlerine malik mi…,
    ah tabi elvedalar, hoş/çakal sevgilimler,
    ve her türlü tövbenin yüz karası…,
    sözünden dönenin önde gidenlerine râm,
    kahpelerin devranı,

    kibarlıkların bitlenmiş arap saçını
    ve ayıkla pirincin taşını şimdi hadi...,
    yüz hatlarımızda bekleyen tebessümler,
    gözlerimi mesken tutmuş…,
    vakitsiz ecel gibi buruşmuş,
    yalandan güz ve alaycı yüzler,
    mevsimsiz göçler,

    küfürü hüner sayanların emmisi,
    beri gel sen de,
    tek sevdiğin babanla beraber can yücel,
    sevdiğim kadar sevilirim öyle mi,
    salağın en salağı,
    buysa hayat, bu hayatın yedi sülalesi,
    istanbulun ta yedi tepesi,

    ki dibi tutmuş bir kere
    akdeniz kokusunun dahi…,
    çukulatadan beklene dursun seretonin,
    harman yerindeki yanık tenin
    yerini tutacak tarımsal/kırsal kalkınma,
    öyle mi…,
    tabi tabi bekleyelim,
    sirkecideki han hamallarının sırtındaki,
    küfe ip izlerinin helali olan,
    ayran aşı kadar,
    içimize aş olacak ha…,
    emekçilerin emekleri;

  • eyvallahı olmamak

    01.08.2023 - 02:11

    her gece saat tam yârimde,
    bir şiir;
    cibinliğini çeker paravanın arkasında
    ve son dizesini yazmadan,
    kendine koşar yalın ayaklarıyla…,

    ki yazgıları ortak ve bir noktaya bakan gözlerde,
    hani; karları erimeye yüz tutmuş bir korunun,
    ağaç dalları arasından süzülen
    o solgun gün ışığı hüzmesi altındaki,
    kamaşıklıkla,
    kırk yamalı paltosuna bürünmüş ve,
    yuva sıcaklığından geçmiş bir evsizin,
    bağrı yufkalığınca,
    üşümek ister dizeler…,

    sonra;
    sayıklamalar kesilir/ayıklanır
    düşün o hayra yoracak yerleri,
    geriye kalan kâbuslarından…,
    her gece saat yârimde,
    usulca sarılıp kendime
    her mahluk gibi,
    içimdeki hep aynı afacan kul iştiyakıyla,
    uyuya kalırım,
    acaba bu gece mi vuslat,
    sorusu kalbimde…,

    beşer idrakinin üstünde kocaman
    ve geniş asuman katları,
    açar her garip gibi bana da kapılarını;
    her an ilk an,
    her an ilk olur...,

    her gece saat yârimi gösterdiğinde,
    yüzümden nöbetçi bir bulut geçer
    zoraki gülümseyerek,
    sedir üstündeki eski bir şilteye uzanır gibi
    sarılırım kendime ve,
    kendimden başka kimim var farkındalığına,
    dolaş ha/sarmaş… ha/dolaş...,
    ne kendime kıyabilirim,
    ne de beni bana mutlak terk etmeyenin,
    beni sevdiği gibi, o/nu sevebilirim…,

    amenna ve eyvallah da,
    yok işte benim neyleyim,
    tuzu kuru ve hırpalanmamış
    ve yaslandığı istinâd duvarı nizamî
    ve el/itlerden himaye görmüş,
    kitapsız mütedeyyin bir yüreğim...,

  • ezik büzük

    01.08.2023 - 02:09

    https://pin.it/3CAGmZx

  • katil

    01.08.2023 - 02:06

    https://pin.it/6MVweZM

  • bulamaç

    01.08.2023 - 01:50

    onca mülevvesliğin üstüne,
    kibrimin yerine tevazuyu öldürürken;
    adını andım…,
    hiç korkmadan allahtan ve
    utanç içinde bile kalmadan insanlara karşı,
    yılanlardan ve korunaklarımı saran
    kara böceklerden sakınma ihtiyâdı
    duymayacak kadar mağrur ve
    dikey tutumluydum bilirsin,
    senin yanındayken bile…,

    her daim huzurunda olduğumu bile bile,
    ah incitmediğim cihetini bırakmadım vefanın,
    ki insanca pek insancaydı sorarsan,
    alemlerin özeti olmanın temsil
    yüklüsünden beklenecek muhabbet…,
    nerdesin;
    mesafelerin buncasını aşamazdım
    girmeseydin kollarıma ve şimdi,
    koyma kendimi özlemek yoksunluğu
    içinde ah nola/yâr…,

    raylı sistemin ve metronun hangi trenine binsem,
    ve gerek otursam gerekse ayakta kalsam sensiz,
    bindiğim vagon ya hüzün ya kahır taşıyor sessiz,
    hangi istasyonda ineceğimin bir önemi kalmıyor
    ve indiğim istasyonda iniyor,
    o kahır ve o hüzün de benimle…,

    ki heves hırsızı dağılmış zihnim;
    ve/us/
    us/lu dur aklım...,
    her gece saat yârimde,
    içimde bir çiçek silkelenir
    ve turuncu gül polenleri…,
    duyulabilen yegâne ses olan nefesimin
    sığındığı genzimi yakarak,

    o cin ali koşarak saatleri geri alır,
    ve kendine yalan söylemeyi sever,
    kızçelerin ip atladığı gibi bir rahatlıkla…,
    masal bulamacı işte;

  • marjinal

    01.08.2023 - 01:39

    öyle çok seviyorum ki seni,
    öyle çok,
    sensin benim gökyüzüm
    ve süreyya yıldızım,
    yön duygum,
    iç görüm…,

    ne diyordum;
    /ve,
    çaldı dünyanın makasını
    /ve,
    kesti sevdalı parmaklarıyla
    /ve,
    söktü iplikleri…;

    öyle çok seviyorum ki seni,
    öyle çok;
    sensin benim güzel ve zarif turnam,
    ve yoktu,
    zahirin ne çizgisi,
    /ne sınırı,
    ne de minimal bir raconu,
    ah;

    kanarız ki biz birbirine yeryüzü ve gökyüzü,
    akarız ki birbirine…,
    ve kanarsın;
    sen, bende bakan okyanus gözlerime,
    ve bir hekim tebessümüne
    ben de…;

    ah sevgili marjinalim,
    boğuluyo/rum,
    ki rotasız gemi,
    ma/ss/mavi ummanına
    atıyor demir…,
    ah;

  • bağımsız ve özerk çalışma kabiliyeti olmamak

    01.08.2023 - 01:35

    aşk nerdesin,
    bıraktığın yerde kalamadım ki ben,
    acaba ne haldesin,
    gittiğin yerde misin ki sen…,
    sürgüne uğramış aşkın,
    hatırında bir yâr vardır,
    gurbetidir yârinin olmadığı her mekân meftûnun,
    zaman solgun, küskün ve ölgündür sürekli,
    ve donakalır zaman,
    bozkırın güz güneşi altında…,

    gidin bulutlar akdeniz sahillerine,
    aşkın yurduna,
    su serpin yangın yeri kömür gözlü pîrin yüreğine,
    rahmet yüklü hava kütlesi,
    sende yerinde kal
    ki,
    iri ve ılık yağmurumla,
    her iklimden azâdım artık…,

    gözlerinin uçurumuna bakmayı göze aldım,
    o havasına güven olmaz kentin kış günü,
    üşümüyordum ve çıkıp iniyordum koşarak,
    o kaldırımları kırık dökük sokağın yokuşundan…,
    ne geçmişte gözüm vardı, ne de gelecekte;
    sağanak bir rahmet içime işliyordu,
    ve baygındım,
    ah;

    /ve dikişleri yeni alınmıştı,
    gökyüzünün/

    dünyanın;
    çizgili pijamasının
    beli sıkmıştı ki,
    gevşek bir don lastiği ile değiştirip,
    ayırmıştı gövdesini ikiye;
    /kuzey,
    güney,
    savaş,
    sıcak,
    soğuk,
    erkek,
    kadın,
    aşk/

    dünya öyle kurallı ve tertipliydi ki,
    yoktu tahammülü hiç dağınıklığa,
    her şeyi planladı, kurguladı;
    ölçtü/biçti/tarttı ve;
    /denizlerin,
    ülkelerin,
    göğün,
    toprağın,
    aşkların,
    insanların,
    hayatın/
    kenarlarına makine çekti
    ve kesti sarkan iplikleri,

    dünyanın öyle usta elleri vardı ki,
    ve öyle güzel dikmişti ki
    herkesin göğünü kendine;
    /kimseye,
    bir başkasının göğündeki
    turnayı sevmek,
    hakkını tanımıyordu…,

    oysa meşk,
    dudaklarındaki
    esrarlı cigarayla,
    özerkti dünyadan/
    başına buyruk ihtilâl adımlarıyla,
    yürüdü;
    onun gök kubbesine,
    ve ama evet,
    dünyanın öyle usta elleri vardı ki,
    ve öyle güzel dikmişti ki
    herkesin göğünü kendine/
    kimseye,
    bir başkasının göğündeki
    turnayı sevmek,
    hakkını tanımıyordu…;

    oysa mey,
    dudaklarındaki
    esrarlı cigarayla
    özerkti dünyadan
    ve başına buyruk ihtilâl adımlarıyla;
    yürüdü,
    onun gök kubbesine,
    bir izmariti çiğner gibi,
    bir leşi tepeler gibi,
    bastı başına,
    kutupları ve ekvatoruna kadar,
    kirli postalarının izini bırakarak,
    had bildirdi atmosferine,
    ah;

  • bağımsız ve özerk çalışma kabiliyeti olmamak

    01.08.2023 - 01:34

    XII
    yedi kat göğünde semanın,
    bir tek aşk parlıyordu;
    iki gün iki gecelik,
    o şubat byzantion ayazında…,
    sonra yeryüzüne indi vuslat,
    ve yeri göğü kavuran,
    o temmuz sıcağında samornanın,
    ki nihayet başak burcundayken hilâl,
    sevgiye aktı aktı vuslat,
    ve greklerin çapasında serinledi hayat,

    aşk nerdesin,
    bıraktığın yerde kalamadım ki ben,
    acaba ne haldesin,
    gittiğin yerde misin ki sen…,
    sürgüne uğramış aşkın,
    hatırında bir yâr vardır,
    gurbetidir yârinin olmadığı her mekân meftûnun,
    zaman solgun, küskün ve ölgündür sürekli,
    ve donakalır zaman,
    bozkırın güz güneşi altında…,

    gidin bulutlar akdeniz sahillerine,
    aşkın yurduna,
    su serpin yangın yeri kömür gözlü pîrin yüreğine,
    rahmet yüklü hava kütlesi,
    sende yerinde kal
    ki,
    iri ve ılık yağmurumla,
    her iklimden azâdım artık…,

    gözlerinin uçurumuna bakmayı göze aldım,
    o havasına güven olmaz kentin kış günü,
    üşümüyordum ve çıkıp iniyordum koşarak,
    o kaldırımları kırık dökük sokağın yokuşundan…,
    ne geçmişte gözüm vardı, ne de gelecekte;
    sağanak bir rahmet içime işliyordu,
    ve baygındım,
    ah;

    /ve dikişleri yeni alınmıştı,
    gökyüzünün/

    dünyanın;
    çizgili pijamasının
    beli sıkmıştı ki,
    gevşek bir don lastiği ile değiştirip,
    ayırmıştı gövdesini ikiye;
    /kuzey,
    güney,
    savaş,
    sıcak,
    soğuk,
    erkek,
    kadın,
    aşk/

    dünya öyle kurallı ve tertipliydi ki,
    yoktu tahammülü hiç dağınıklığa,
    her şeyi planladı, kurguladı;
    ölçtü/biçti/tarttı ve;
    /denizlerin,
    ülkelerin,
    göğün,
    toprağın,
    aşkların,
    insanların,
    hayatın/
    kenarlarına makine çekti
    ve kesti sarkan iplikleri,

    dünyanın öyle usta elleri vardı ki,
    ve öyle güzel dikmişti ki
    herkesin göğünü kendine;
    /kimseye,
    bir başkasının göğündeki
    turnayı sevmek,
    hakkını tanımıyordu…,

    oysa meşk,
    dudaklarındaki
    esrarlı cigarayla,
    özerkti dünyadan/
    başına buyruk ihtilâl adımlarıyla,
    yürüdü;
    onun gök kubbesine,
    ve ama evet,
    dünyanın öyle usta elleri vardı ki,
    ve öyle güzel dikmişti ki
    herkesin göğünü kendine/
    kimseye,
    bir başkasının göğündeki
    turnayı sevmek,
    hakkını tanımıyordu…;

    oysa mey,
    dudaklarındaki
    esrarlı cigarayla
    özerkti dünyadan
    ve başına buyruk ihtilâl adımlarıyla;
    yürüdü,
    onun gök kubbesine,
    bir izmariti çiğner gibi,
    bir leşi tepeler gibi,
    bastı başına,
    kutupları ve ekvatoruna kadar,
    kirli postalarının izini bırakarak,
    had bildirdi atmosferine,
    ah;

  • küçük korku dükkanı / little shop of horrors

    01.08.2023 - 01:25

    ki azizim,
    kıtlıktan çıkmışçasına,
    kalbinin kemiklerini sıyırıyorum gıyabında,
    sırdaşlığın manasına söyle,
    açsın yüzünün peçesini ki,
    onu,
    özlüyorum,
    sekerât halindeyken,
    hayatı yeniden sevdiren,
    ölümsüzlüğe öykündüren dost…,
    sefil bir divâne gibi,
    kıymetsizliğime katık edip
    sözlerini;
    bir bakır tastaki meyin son damlasına varıncaya kadar,
    içer gibi yudumluyorum…,

    kömür gözlü,
    yoksul gecelere söyle,
    ölümün karanlığından artık
    korkmuyorum…,

    hekimim;
    raylarıyla halvette yalnız bir tren gibi,
    boşalmış bir garın saatlerini
    temizliyorum gözlerimden,
    ki zamana söyle
    bilirsin,
    nurlu bir sabah için ballı bir uykuya
    da/lı/yo/rum;

    ah hiçliğim,
    bir mülevves yol arkadaşın olarak,
    kıpçak süvarileri gibi,
    at sürüyorum keşifsizce,
    darda olmak nedir bilen ve
    gün görmüşlük pîri yüreğimle…;

    yağmura söyle,
    yokluğunda,
    duaların akmakta hastane
    cam/la/rın/dan…,

    hızır/ilyas tepesi şahittir bilirsin,
    bozuk bir gramafonun kırık iğnesi gibi,
    çiziyor zamanın plağını
    celâlli sözlerin,
    kestiğin raconlar ve verdiğin ayarla…,

    ve ayrılığa söyle,
    birlikte dinlediğimiz insanlığa ağıtlarla,
    gökyüzünde hâlâ yıldızlar
    ya/nı/yor;

    kadim zamanlar kervanı buhurum;
    ömründe bir türlü dikiş tutturamamış
    zayıf bir iplik gibi sabırsızım,
    orta mescid öğlesinde
    bir pazar gününde daha,
    sade kahvelerimizi yudumlamaya…,
    ve söylesin şimdi toroslar,
    avare sakarya ovasına,
    sohbetini daha nasıl,
    a/ra/ya/bi/li/rim;

    ki vefaya inançsızlığımı yıkan,
    son çare tabîbim,
    ah;

  • düşünce

    01.08.2023 - 01:16

    https://pin.it/7HyyAFJ

  • süreyya kimdir

    01.08.2023 - 01:13

    XI
    istemekle başlasa da her şey,
    muhabbetten yana baht açıklığı ekseriya istem dışıdır,
    istemekle hasıl olmaz…,

    yetim büyümüş bir çocuğun;
    kaf dağının sarp yollarından başkası olmayan,
    gençlik çağından arta kalan
    incitilmiş, yaralı; ve
    kursağında düğüm düğüm umutları,
    ömrünün sırlarıdır…

    nihayet;
    ızdıraplı,
    tedaviye cevap vermeyeceği bilinen bir bitkinlikte,
    şifa aranan ve,
    çilelerle hem hal geçen,
    olgunluk ıssızlığındaki,
    buruk ve gücenik gülümsemeler deminin,
    yüzü maskelediği son dönemecin,
    ve kendinde ancak,
    nefeslerini sürdürebilmeye
    derman bulan halinin,
    yalnızca;
    insanların gözlerinin derinliğine bakabilecek kadar
    temiz yüreklilerce farkına varılabilecek,
    gurebalıkta;
    kendine kapanık ama yedi kat semaya açık gönüllü,
    ve hayatın kırık kanatları sırtında,
    sendeleyip duran,
    yıkılmamak için,
    umut bağlayıp tutunduğu avuntuların,
    bir bir çözülüp dağıldığı,
    kör karanlıkta kalmış haline dahi
    yanmaktan menkul, pusulası kayıp,
    bir can/a…;

    dağ adımlı, bal lisanlı;
    merhamette cömert nazarlı,
    başına buyruk, hicaplı ve bir bîmarhane kaçkını kadar
    özgürlüğüne düşkün ve…,
    heybetli platoların doruğundan gelen,
    kar sularının dokunulmazlığında,
    çapa ruhlu ve,
    orman kuytularında şırıldayıp duran;
    delişmen ve güleç yüzlü ve efkârlı ve,
    yufka bağır yangınlı…,
    mütemadî musibetlere maruzluğun
    közlerine inat, hitabı kızılcık şırası,
    ötelere sevdalı;
    süreyya gözlerinin ışıltısında
    bütün bilinenleri unutturan,
    hem aşkı kendinde kayboluş bilen
    zamanın ilişemediği bir taze nefes,
    hem nadasa bırakılmış çorak bir gönle,
    çisil çisil ve ansızın yağan
    bu rahmet,
    bu can;

    bir ahir ömür tesellisidir…,
    o/nun ikram ve ihsanı olan
    ah ah;

  • kitap arasına çiçek koymak

    01.08.2023 - 00:49

    https://www.dr.com.tr/kitap/taksim/edebiyat/siir/turk-siiri/urunno=0002052614001

  • şifa

    01.08.2023 - 00:46

    şifa bekleyişlerinde yorgun düşenler,
    sevilmeyi itham ederler gafillikle,
    yatalaklık yakıştırırlar kötürümce,
    oysa beşerce korkular,
    her dem kamçılanarak yenilenir,
    ve her dem gençtir,
    körpedir/diridir; var olmak umudu,
    ve hasret; yürekte ince bir sızıdır ayrılıkta,
    ve unutmak da,
    susmak da meşke dairdir,
    unutturan mey olsun yeter ki…,

    bir var bir yok değil,
    hem var, hem yoktur,
    bulup bulup yitirmeler…,
    kan gölüne dönmüş,
    geceden kalma bal gözlerin,
    ak ak oluşunu gördüm…,
    şafakların söküşüdür;
    sırra kadem basmış yârenden,
    arta kalan hatıralarda yaşamak…,

    tan yeridir;
    zuhuratın içinde kalmaktır,
    yürek kovuklarında ve
    meydan ortasında tenhalıktır,
    çölde gölgelik vehmi,
    sağnak altında duldadır,
    özlemek;
    ah,

    nice çimenli tepeler,
    nice yanık buğday tarlası yollardan,
    ve nice yangınlardan,
    aylardan sonra;
    halsizce çömelip ağlamaya dahi mecalsiz,
    beklemekteyiz haber alabilmeyi
    bimarhaneden,
    ki tutsun elimizden diye aşk
    uçurum kıyısında…;

    ki beni mahbûb mu sandın sevgili hekimim,
    senden de, benden de öte ve
    bizden ziyade,
    pusuladır muhabbet…,
    rotasız ve yolda kalmış yalnızlara,
    yedi yöndür aşıklara vuslat çilesi,
    ah,

    neyi aşk sandığını unutmuşsan,
    hafızasız kalmışsa yüreğin; ve
    nazarında değilse artık zaman,
    çağdaşısın demektir erenlerin,
    yara almış bir zarif lisansındır…,

    günaydın ey zâkîr,
    boncuk boncuk ter içinde ve,
    susuz geceden sonra
    sabahına merhaba,

    olmazsan olmaz,
    sen olmazsan olmaz;
    kuşlar konmaz dallarıma ve iyi gelmez
    kasvetime denizden esen rüzgâr…;
    canımsın, yoldaşımsın, sırdaşımsın
    son çare hekimim;

    görüyorsun ki yaşıyoruz,
    aynı istikametli bir mefkûrede,
    günbegün derdine dert ekleme de;
    sürsün sonsuza dek hüzünlere sarılı,
    mutlu mesut bahtiyâr,
    diyâr diyâr;
    t/aksim t/aksim ş/arkımız
    ah;

  • şans

    01.08.2023 - 00:41

    https://pin.it/4XxDlMY

  • CHP Gençlik kolları

    01.08.2023 - 00:39

  • kan

    01.08.2023 - 00:35

    ki ab/şar çağıltısı ve
    su sesiydin kuytumda akan,
    künhüme vakıf hekim ırmağı…,
    ve şırıltısına kapadım gözlerimin kan çanağını;
    şelale hırsızı nazarın,
    yüksekten aşağı akan tepe taklak yaşamda,
    canımı yaktığından habersiz; çokluğunla…,
    hiç az düşkünün değildim ki senin,
    ve kabirde çürüyen en son tense,
    ömrümce taşırım,
    bakışının izlerini yüzümde…,

    ah şimdi;
    herkes kendi yükünü taşısın,
    sonunda bölüştük kederi…,
    turuncu gülüm, turuncu gülüm, turuncu gülüm;
    nefe/ss/iz kalmış bir saat kapaklanıyor,
    acele vedamıza…,

    gözlerimden gemiler devriliyor
    kırmızı sulara,
    sarıl sarıl sarıl/ma vakti geldi ve
    bu tasalı musafahasızlığa,
    bakma ağladığıma…,
    ağlak bir güvercinim ben,
    keklik olmaktan uyandırdığın
    o güvercin ki,
    bozkırından koparılmış ve
    ellerin yurdunda garipler garibi,
    sürgün di/yârında yüreği pas içinde…,

    kaldır ayrılığın perdesini hekimim,
    gözlerimiz son kez kamaşsın ayniyetle,
    gözbebeklerimiz hicapla yere baksın,
    uzun sürmez bilirsin zaten,
    efsunkâr muhabbetler…,
    hızır ilyas tepesinde bir yetimhane türküsü gibi,
    şimdi ayrılık…,

    kızıl yaprakları
    katmer katmer ayrılıp,
    mendile sarılmış goncanın;
    kış ikindisi akşam ayazında,
    göz yaşıyla ıslak kaldırımlara
    bırakılan bir gül dalı gibi,
    terkedilmiş ve ıssızım…,

    ideolojisi olmaz ayaklar altında kalmanın,
    ve ah ki;
    evrensel bir buğu gibi göz pınarlarında,
    ölümsüzlüğe mütemayil bir nefesken, ve;
    kendisinden gayrısını istemez bir kafes müstakili,
    ve insanın hayatta bir kere öleceğine kaniyken,
    sadece tomurcuk gülleri değil,
    baharın en tazesini getirdin sen bana…,
    ve bir ölüyü dirilttin,
    her yanım kan kızılı gül içinde…,

  • Su Sesi

    01.08.2023 - 00:31

    https://pin.it/2SmdmBb

Toplam 718 mesaj bulundu