Tuna Kafkas Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Anto ...

  • azadi

    10.10.2023 - 01:56

    bak yavrucuğum, biz de aslan terbiyecisi değiliz, bunun ne demek olduğunu dölü olduğun ermeni dedelerin bilir...

  • alışkanlıktan kopamamak

    09.10.2023 - 23:01

    İnsanlar geleceklerine karar vermezler, alışkanlıklarına karar verirler, alışkanlıkları da geleceklerine karar verir. f.m. alexander

  • duygu sömürüsü yapmak

    01.10.2023 - 18:01

    Dılêki şikestî hesabê we lı ser vê dinyayê pır girane

    şehit analarının kalbiyle gel yüzleş, o zaman daha iyi kavrîyacaksın kalp kırıklığına dünyanın ne kadar dar geldiğini...,

  • Kürtçe

    01.10.2023 - 17:48

    Barê ewînê gırane her dıl nıkare hılgıre
    Azad Kavri

    anladığım,
    bari evine girdiğinde her dilden nikah-gırtlaktan balgam temizleyerek h yi okuyoruz- gıyma...

    şiir miir değil derdin, seni takibe alıyorum ösgür, anladın?

    ayrıca, her yürek sevdayı taşıyamaz değil, taşımaz... onun için de her birimizi "uyandığımızda" büyük sürprizler bekliyor olacak...

  • kıyamet

    01.10.2023 - 13:28

    Faslı sanatçı Jamal Slitine’nin sesinden Arapça bir ezgi...
    Ah bilsen, bir bilsen duyduklarımı!
    sanki, bir dağ ağırlığı kalkacak üzerimden!..
    ve nehirler, boşalacak bir anda içerimden!..
    sakın bilme...
    Anlatsan, duyarım bütün güzellikleri!
    erir, dağlarımın başındaki kar...
    sussan, içerimde kıyamet kopar!..

    ?si=fIawEVf03IFbUgFJ

  • Sevgilim

    30.09.2023 - 11:04

    :) insanların duvarlara aşık olup, sanal mecralara günaydın dediği çağlara geldik... ne hazin... yolun sonunda olmak... ve yapay zeka ve kripto hayatlara merhaba demek...

  • serçe

    30.09.2023 - 02:55

    küfürü hüner sayanların emmisi,
    beri gel sen de,
    tek sevdiğin babanla beraber can yücel,
    sevdiğim kadar sevilirim öyle mi,
    salağın en salağı,
    buysa hayat, bu hayatın yedi sülalesi,
    istanbulun ta yedi tepesi,

    ki dibi tutmuş bir kere
    akdeniz kokusunun dahi…,
    çukulatadan beklene dursun seretonin,
    harman yerindeki yanık tenin
    yerini tutacak tarımsal/kırsal kalkınma,
    öyle mi…,
    tabi tabi bekleyelim,
    sirkecideki han hamallarının sırtındaki,
    küfe ip izlerinin helali olan,
    ayran aşı kadar,
    içimize aş olacak ha…,
    emekçilerin emekleri;

    ara ki bulasın artık,
    yılan dilli kısaltmalarda o yaşama sevincini,
    kulağına fısıldasam
    ve bak alınma ama istanbul,
    nefesin anason ve uluorta
    döl bereketi kokuyor,
    egenin kucağına akıyor bakteri kominleri,
    gözlerimin tirilyesi,
    zeytinin karası,
    kokuşmuş ölüüüüüüüü sardalya,
    ve ha sendeki ben,
    ha bendeki sen din kardeşim,
    al sendeki beni,
    vur bendeki sana,
    karma karışık artık bizim mahalle,
    kördüğüm,
    ortaya tepside şöyle karışık yaptırıyoruz malum…,

    ve çok kutuplu/kalp kaçağı,
    elektrik akımından cereyan alan ocaklarda,
    çingene sarmaşığı ve sırnaşık
    pişkin yüzsüzlükler…,
    yanık kozada erdemler
    ve mecalsiz kelebek olmaya,
    tırtıldan iyi niyetler…,

    kabahatler olmuş birer piç ki sorma desen,
    kim bana diyor, diyor güzel kardeşim…,
    ve kimse haliyle nüfusuna almıyor;
    sittin senedir bitmeyen bakla takla devranı,
    yere bat e mi…,

    örülmüş ağına düştük cümleten zehirli örümceğin,
    ki panzehir ne mi,
    ah ayol o da sorulur mu,
    aşk olsun; aşk elbet,

    kimimiz var ki kendimizden başka diyerek…,
    öfkelerimiz en çok kendimize olmalı,
    bunu bilseydik hiç değilse keşke,

    ah neredesin,
    korkuyla ümit arasında durmaya muktedir,
    muvazene/denge,
    neredesin irade ve
    karar kılmışlık
    ve kıyam mukavemeti,
    öz disiplin,
    ah;

  • allı turna

    30.09.2023 - 02:54

    ah sen de;
    üzümler kadar beyaz ellerin için derken,
    üzgünümleri ve tatlanmış üzümlerin
    tatlı bağ bozumu telaşesini,
    külahıma anlat pablo neruda,
    anlat anlat hacet deflerini;
    ki metal kırpıntısı ve
    kalıptan/tornadan çıkmış,
    tek tipleşen kalpler taşlaşa ve
    pıhtılaşa dursun kan k/ayıplarımız…,

    ha diriliş mi, bana ulaşan sesidir çapanın,
    reyhanîden destur almış bir gurbetçinin;
    ağır başlı nefesidir…,

    zamanelerin zıpçıktı kuşaklı
    yürek kapılarını kapayan dijital çığ,
    siber koru,
    karın örttüğü büyük apdest değil mi…,
    bu nasıl krizantemdir kardeşim;
    incinmişliğimi daha nereye kadar,
    kan kusarken kızılcık şurubu içmişliğe verebilirim,

    gel bakalım sen de ahmet telli;
    çocuksun sen öyle mi, peki
    her ayrılıkta bozulan imlanın alfabesi kaç harf,
    ve üç ayrı \h sessizlerine malik mi…,
    ah tabi elvedalar, hoş/çakal sevgilimler,
    ve her türlü tövbenin yüz karası…,
    sözünden dönenin önde gidenlerine râm,
    kahpelerin devranı,

    kibarlıkların bitlenmiş arap saçını
    ve ayıkla pirincin taşını şimdi hadi...,
    yüz hatlarımızda bekleyen tebessümler,
    gözlerimi mesken tutmuş…,
    vakitsiz ecel gibi buruşmuş,
    yalandan güz ve alaycı yüzler,
    mevsimsiz göçler,

  • allı turna

    30.09.2023 - 02:53

    ah sen de;
    üzümler kadar beyaz ellerin için derken,
    üzgünümleri ve tatlanmış üzümlerin
    tatlı bağ bozumu telaşesini,
    külahıma anlat pablo neruda,
    anlat anlat hacet deflerini;
    ki metal kırpıntısı ve
    kalıptan/tornadan çıkmış,
    tek tipleşen kalpler taşlaşa ve
    pıhtılaşa dursun kan k/ayıplarımız…,

    ha diriliş mi, bana ulaşan sesidir çapanın,
    reyhanîden destur almış bir gurbetçinin;
    ağır başlı nefesidir…,

    zamanelerin zıpçıktı kuşaklı
    yürek kapılarını kapayan dijital çığ,
    siber koru,
    karın örttüğü büyük apdest değil mi…,
    bu nasıl krizantemdir kardeşim;
    incinmişliğimi daha nereye kadar,
    kan kusarken kızılcık şurubu içmişliğe verebilirim,

    gel bakalım sen de ahmet telli;
    çocuksun sen öyle mi, peki
    her ayrılıkta bozulan imlanın alfabesi kaç harf,
    ve üç ayrı \h sessizlerine malik mi…,
    ah tabi elvedalar, hoş/çakal sevgilimler,
    ve her türlü tövbenin yüz karası…,
    sözünden dönenin önde gidenlerine râm,
    kahpelerin devranı,

    kibarlıkların bitlenmiş arap saçını
    ve ayıkla pirincin taşını şimdi hadi...,
    yüz hatlarımızda bekleyen tebessümler,
    gözlerimi mesken tutmuş…,
    vakitsiz ecel gibi buruşmuş,
    yalandan güz ve alaycı yüzler,
    mevsimsiz göçler,

    küfürü hüner sayanların emmisi,
    beri gel sen de,
    tek sevdiğin babanla beraber can yücel,
    sevdiğim kadar sevilirim öyle mi,
    salağın en salağı,
    buysa hayat, bu hayatın yedi sülalesi,
    istanbulun ta yedi tepesi,

    ki dibi tutmuş bir kere
    akdeniz kokusunun dahi…,
    çukulatadan beklene dursun seretonin,
    harman yerindeki yanık tenin
    yerini tutacak tarımsal/kırsal kalkınma,
    öyle mi…,
    tabi tabi bekleyelim,
    sirkecideki han hamallarının sırtındaki,
    küfe ip izlerinin helali olan,
    ayran aşı kadar,
    içimize aş olacak ha…,
    emekçilerin emekleri;

    ara ki bulasın artık,
    yılan dilli kısaltmalarda o yaşama sevincini,
    kulağına fısıldasam
    ve bak alınma ama istanbul,
    nefesin anason ve uluorta
    döl bereketi kokuyor,
    egenin kucağına akıyor bakteri kominleri,
    gözlerimin tirilyesi,
    zeytinin karası,
    kokuşmuş ölüüüüüüüü sardalya,
    ve ha sendeki ben,
    ha bendeki sen din kardeşim,
    al sendeki beni,
    vur bendeki sana,
    karma karışık artık bizim mahalle,
    kördüğüm,
    ortaya tepside şöyle karışık yaptırıyoruz malum…,

    ve çok kutuplu/kalp kaçağı,
    elektrik akımından cereyan alan ocaklarda,
    çingene sarmaşığı ve sırnaşık
    pişkin yüzsüzlükler…,
    yanık kozada erdemler
    ve mecalsiz kelebek olmaya,
    tırtıldan iyi niyetler…,

    kabahatler olmuş birer piç ki sorma desen,
    kim bana diyor, diyor güzel kardeşim…,
    ve kimse haliyle nüfusuna almıyor;
    sittin senedir bitmeyen bakla takla devranı,
    yere bat e mi…,

    örülmüş ağına düştük cümleten zehirli örümceğin,
    ki panzehir ne mi,
    ah ayol o da sorulur mu,
    aşk olsun; aşk elbet,

    kimimiz var ki kendimizden başka diyerek…,
    öfkelerimiz en çok kendimize olmalı,
    bunu bilseydik hiç değilse keşke,

    ah neredesin,
    korkuyla ümit arasında durmaya muktedir,
    muvazene/denge,
    neredesin irade ve
    karar kılmışlık
    ve kıyam mukavemeti,
    öz disiplin,
    ah;

  • şarap göğüslü atmaca

    30.09.2023 - 02:52

    raylı sistemin ve metronun hangi trenine binsem,
    ve gerek otursam gerekse ayakta kalsam sensiz,
    bindiğim vagon ya hüzün ya kahır taşıyor sessiz,
    hangi istasyonda ineceğimin bir önemi kalmıyor
    ve indiğim istasyonda iniyor,
    o kahır ve o hüzün de benimle…,

    ki heves hırsızı dağılmış zihnim;
    ve/us/
    us/lu dur aklım...,
    her gece saat yârimde,
    içimde bir çiçek silkelenir
    ve turuncu gül polenleri…,
    duyulabilen yegâne ses olan nefesimin
    sığındığı genzimi yakarak,

    o cin ali koşarak saatleri geri alır,
    ve kendine yalan söylemeyi sever,
    kızçelerin ip atladığı gibi bir rahatlıkla…,
    masal bulamacı işte;

    her gece saat tam yârimde,
    bir şiir;
    cibinliğini çeker paravanın arkasında
    ve son dizesini yazmadan,
    kendine koşar yalın ayaklarıyla…,

    ki yazgıları ortak ve bir noktaya bakan gözlerde,
    hani; karları erimeye yüz tutmuş bir korunun,
    ağaç dalları arasından süzülen
    o solgun gün ışığı hüzmesi altındaki,
    kamaşıklıkla,
    kırk yamalı paltosuna bürünmüş ve,
    yuva sıcaklığından geçmiş bir evsizin,
    bağrı yufkalığınca,
    üşümek ister dizeler…,

    sonra;
    sayıklamalar kesilir/ayıklanır
    düşün o hayra yoracak yerleri,
    geriye kalan kâbuslarından…,
    her gece saat yârimde,
    usulca sarılıp kendime
    her mahluk gibi,
    içimdeki hep aynı afacan kul iştiyakıyla,
    uyuya kalırım,
    acaba bu gece mi vuslat,
    sorusu kalbimde…,

    beşer idrakinin üstünde kocaman
    ve geniş asuman katları,
    açar her garip gibi bana da kapılarını;
    her an ilk an,
    her an ilk olur...,

    her gece saat yârimi gösterdiğinde,
    yüzümden nöbetçi bir bulut geçer
    zoraki gülümseyerek,
    sedir üstündeki eski bir şilteye uzanır gibi
    sarılırım kendime ve,
    kendimden başka kimim var farkındalığına,
    dolaş ha/sarmaş… ha/dolaş...,
    ne kendime kıyabilirim,
    ne de beni bana mutlak terk etmeyenin,
    beni sevdiği gibi, o/nu sevebilirim…,

    amenna ve eyvallah da,
    yok işte benim neyleyim,
    tuzu kuru ve hırpalanmamış
    ve yaslandığı istinâd duvarı nizamî
    ve el/itlerden himaye görmüş,
    kitapsız mütedeyyin bir yüreğim...,

  • martı

    30.09.2023 - 02:50

    XXIV
    lokması kursağında kalmış bir mavi güvercin,
    kanat çırpmaya çalışıyordu ki,
    çapalı bir rüzgar sardı her yanını,
    artık kanatlarını alabildiğine açmış
    ve süzülüyordu maviliklerde,
    gözle görülemeyecek kadar yukarılarda;
    ki payına irtifanın yüksek olanı düşmüştü,
    o bilmem kaç fitin halvetinde…,

    sana düşen aşıklar sevgili güvercin,
    ve fakat tekrar tekrar vakîdir ki,
    ne ezalar ne cefalar çekti,
    ne acılara katlandı; keder elinde,
    tabiatında var bu senin farklı olamazsın,
    ki can yakmaya elbette taksirlisin,
    ama gel gör ki,
    yanmadan bilinmezsin sen,
    kızıl kor ateşinde…;

    uykuyla uyanıklık arasında gördüm seni
    bir zuhurat gibi her seferinde aşk,
    ağır göz kapaklarımda, yokluğun kafes,
    yokluğun kahır, yokluğun; tenha…,
    ve kanatlanamadım hiç katına,
    uykuyla uyanıklık arasındaydım,

    koskoca tekrarsız ömürler geçiyor,
    kayıp nesiller jelatini açılmadan
    göçen nesillere ekleniyor,
    ah senin yüzün kuzeydoğuya,
    benim yüzümse güneybatıya dönük…,
    daha ne vakte dek bekleşelim, yeniden
    bir zaman dilimi daha verilir mi bize diye,
    umutlanan gözbebeklerimiz
    ve tükenen yüreklerimizle be hey dost…,

    kendi haline terk ettin nicedir sen cemiyeti de,
    tutmaz oldun ellerimizden,
    ve gülmüyorsun artık bahtımızın yıldızı gibi yüzlerimize,
    oysa ruhlarımızın çektiği acılara tanıksın,
    kovulduk mu kapından yani söyle;
    merhameti, merhametlilerin
    en merhametlisinden,
    ilhamla almış aşk..,

    onca mülevvesliğin üstüne,
    kibrimin yerine tevazuyu öldürürken;
    adını andım…,
    hiç korkmadan allahtan ve
    utanç içinde bile kalmadan insanlara karşı,
    yılanlardan ve korunaklarımı saran
    kara böceklerden sakınma ihtiyâdı
    duymayacak kadar mağrur ve
    dikey tutumluydum bilirsin,
    senin yanındayken bile…,

    her daim huzurunda olduğumu bile bile,
    ah incitmediğim cihetini bırakmadım vefanın,
    ki insanca pek insancaydı sorarsan,
    alemlerin özeti olmanın temsil
    yüklüsünden beklenecek muhabbet…,
    nerdesin;
    mesafelerin buncasını aşamazdım
    girmeseydin kollarıma ve şimdi,
    koyma kendimi özlemek yoksunluğu
    içinde ah nola/yâr…,

  • martı

    30.09.2023 - 02:48

    XXIV
    lokması kursağında kalmış bir mavi güvercin,
    kanat çırpmaya çalışıyordu ki,
    çapalı bir rüzgar sardı her yanını,
    artık kanatlarını alabildiğine açmış
    ve süzülüyordu maviliklerde,
    gözle görülemeyecek kadar yukarılarda;
    ki payına irtifanın yüksek olanı düşmüştü,
    o bilmem kaç fitin halvetinde…,

    sana düşen aşıklar sevgili güvercin,
    ve fakat tekrar tekrar vakîdir ki,
    ne ezalar ne cefalar çekti,
    ne acılara katlandı; keder elinde,
    tabiatında var bu senin farklı olamazsın,
    ki can yakmaya elbette taksirlisin,
    ama gel gör ki,
    yanmadan bilinmezsin sen,
    kızıl kor ateşinde…;

    uykuyla uyanıklık arasında gördüm seni
    bir zuhurat gibi her seferinde aşk,
    ağır göz kapaklarımda, yokluğun kafes,
    yokluğun kahır, yokluğun; tenha…,
    ve kanatlanamadım hiç katına,
    uykuyla uyanıklık arasındaydım,

    koskoca tekrarsız ömürler geçiyor,
    kayıp nesiller jelatini açılmadan
    göçen nesillere ekleniyor,
    ah senin yüzün kuzeydoğuya,
    benim yüzümse güneybatıya dönük…,
    daha ne vakte dek bekleşelim, yeniden
    bir zaman dilimi daha verilir mi bize diye,
    umutlanan gözbebeklerimiz
    ve tükenen yüreklerimizle be hey dost…,

    kendi haline terk ettin nicedir sen cemiyeti de,
    tutmaz oldun ellerimizden,
    ve gülmüyorsun artık bahtımızın yıldızı gibi yüzlerimize,
    oysa ruhlarımızın çektiği acılara tanıksın,
    kovulduk mu kapından yani söyle;
    merhameti, merhametlilerin
    en merhametlisinden,
    ilhamla almış aşk..,

    onca mülevvesliğin üstüne,
    kibrimin yerine tevazuyu öldürürken;
    adını andım…,
    hiç korkmadan allahtan ve
    utanç içinde bile kalmadan insanlara karşı,
    yılanlardan ve korunaklarımı saran
    kara böceklerden sakınma ihtiyâdı
    duymayacak kadar mağrur ve
    dikey tutumluydum bilirsin,
    senin yanındayken bile…,

    her daim huzurunda olduğumu bile bile,
    ah incitmediğim cihetini bırakmadım vefanın,
    ki insanca pek insancaydı sorarsan,
    alemlerin özeti olmanın temsil
    yüklüsünden beklenecek muhabbet…,
    nerdesin;
    mesafelerin buncasını aşamazdım
    girmeseydin kollarıma ve şimdi,
    koyma kendimi özlemek yoksunluğu
    içinde ah nola/yâr…,

    raylı sistemin ve metronun hangi trenine binsem,
    ve gerek otursam gerekse ayakta kalsam sensiz,
    bindiğim vagon ya hüzün ya kahır taşıyor sessiz,
    hangi istasyonda ineceğimin bir önemi kalmıyor
    ve indiğim istasyonda iniyor,
    o kahır ve o hüzün de benimle…,

    ki heves hırsızı dağılmış zihnim;
    ve/us/
    us/lu dur aklım...,
    her gece saat yârimde,
    içimde bir çiçek silkelenir
    ve turuncu gül polenleri…,
    duyulabilen yegâne ses olan nefesimin
    sığındığı genzimi yakarak,

    o cin ali koşarak saatleri geri alır,
    ve kendine yalan söylemeyi sever,
    kızçelerin ip atladığı gibi bir rahatlıkla…,
    masal bulamacı işte;

    her gece saat tam yârimde,
    bir şiir;
    cibinliğini çeker paravanın arkasında
    ve son dizesini yazmadan,
    kendine koşar yalın ayaklarıyla…,

    ki yazgıları ortak ve bir noktaya bakan gözlerde,
    hani; karları erimeye yüz tutmuş bir korunun,
    ağaç dalları arasından süzülen
    o solgun gün ışığı hüzmesi altındaki,
    kamaşıklıkla,
    kırk yamalı paltosuna bürünmüş ve,
    yuva sıcaklığından geçmiş bir evsizin,
    bağrı yufkalığınca,
    üşümek ister dizeler…,

    sonra;
    sayıklamalar kesilir/ayıklanır
    düşün o hayra yoracak yerleri,
    geriye kalan kâbuslarından…,
    her gece saat yârimde,
    usulca sarılıp kendime
    her mahluk gibi,
    içimdeki hep aynı afacan kul iştiyakıyla,
    uyuya kalırım,
    acaba bu gece mi vuslat,
    sorusu kalbimde…,

    beşer idrakinin üstünde kocaman
    ve geniş asuman katları,
    açar her garip gibi bana da kapılarını;
    her an ilk an,
    her an ilk olur...,

    her gece saat yârimi gösterdiğinde,
    yüzümden nöbetçi bir bulut geçer
    zoraki gülümseyerek,
    sedir üstündeki eski bir şilteye uzanır gibi
    sarılırım kendime ve,
    kendimden başka kimim var farkındalığına,
    dolaş ha/sarmaş… ha/dolaş...,
    ne kendime kıyabilirim,
    ne de beni bana mutlak terk etmeyenin,
    beni sevdiği gibi, o/nu sevebilirim…,

    amenna ve eyvallah da,
    yok işte benim neyleyim,
    tuzu kuru ve hırpalanmamış
    ve yaslandığı istinâd duvarı nizamî
    ve el/itlerden himaye görmüş,
    kitapsız mütedeyyin bir yüreğim...,

    ah sen de;
    üzümler kadar beyaz ellerin için derken,
    üzgünümleri ve tatlanmış üzümlerin
    tatlı bağ bozumu telaşesini,
    külahıma anlat pablo neruda,
    anlat anlat hacet deflerini;
    ki metal kırpıntısı ve
    kalıptan/tornadan çıkmış,
    tek tipleşen kalpler taşlaşa ve
    pıhtılaşa dursun kan k/ayıplarımız…,

    ha diriliş mi, bana ulaşan sesidir çapanın,
    reyhanîden destur almış bir gurbetçinin;
    ağır başlı nefesidir…,

    zamanelerin zıpçıktı kuşaklı
    yürek kapılarını kapayan dijital çığ,
    siber koru,
    karın örttüğü büyük apdest değil mi…,
    bu nasıl krizantemdir kardeşim;
    incinmişliğimi daha nereye kadar,
    kan kusarken kızılcık şurubu içmişliğe verebilirim,

    gel bakalım sen de ahmet telli;
    çocuksun sen öyle mi, peki
    her ayrılıkta bozulan imlanın alfabesi kaç harf,
    ve üç ayrı \h sessizlerine malik mi…,
    ah tabi elvedalar, hoş/çakal sevgilimler,
    ve her türlü tövbenin yüz karası…,
    sözünden dönenin önde gidenlerine râm,
    kahpelerin devranı,

    kibarlıkların bitlenmiş arap saçını
    ve ayıkla pirincin taşını şimdi hadi...,
    yüz hatlarımızda bekleyen tebessümler,
    gözlerimi mesken tutmuş…,
    vakitsiz ecel gibi buruşmuş,
    yalandan güz ve alaycı yüzler,
    mevsimsiz göçler,

    küfürü hüner sayanların emmisi,
    beri gel sen de,
    tek sevdiğin babanla beraber can yücel,
    sevdiğim kadar sevilirim öyle mi,
    salağın en salağı,
    buysa hayat, bu hayatın yedi sülalesi,
    istanbulun ta yedi tepesi,

    ki dibi tutmuş bir kere
    akdeniz kokusunun dahi…,
    çukulatadan beklene dursun seretonin,
    harman yerindeki yanık tenin
    yerini tutacak tarımsal/kırsal kalkınma,
    öyle mi…,
    tabi tabi bekleyelim,
    sirkecideki han hamallarının sırtındaki,
    küfe ip izlerinin helali olan,
    ayran aşı kadar,
    içimize aş olacak ha…,
    emekçilerin emekleri;

    ara ki bulasın artık,
    yılan dilli kısaltmalarda o yaşama sevincini,
    kulağına fısıldasam
    ve bak alınma ama istanbul,
    nefesin anason ve uluorta
    döl bereketi kokuyor,
    egenin kucağına akıyor bakteri kominleri,
    gözlerimin tirilyesi,
    zeytinin karası,
    kokuşmuş ölüüüüüüüü sardalya,
    ve ha sendeki ben,
    ha bendeki sen din kardeşim,
    al sendeki beni,
    vur bendeki sana,
    karma karışık artık bizim mahalle,
    kördüğüm,
    ortaya tepside şöyle karışık yaptırıyoruz malum…,

    ve çok kutuplu/kalp kaçağı,
    elektrik akımından cereyan alan ocaklarda,
    çingene sarmaşığı ve sırnaşık
    pişkin yüzsüzlükler…,
    yanık kozada erdemler
    ve mecalsiz kelebek olmaya,
    tırtıldan iyi niyetler…,

    kabahatler olmuş birer piç ki sorma desen,
    kim bana diyor, diyor güzel kardeşim…,
    ve kimse haliyle nüfusuna almıyor;
    sittin senedir bitmeyen bakla takla devranı,
    yere bat e mi…,

    örülmüş ağına düştük cümleten zehirli örümceğin,
    ki panzehir ne mi,
    ah ayol o da sorulur mu,
    aşk olsun; aşk elbet,

    kimimiz var ki kendimizden başka diyerek…,
    öfkelerimiz en çok kendimize olmalı,
    bunu bilseydik hiç değilse keşke,

    ah neredesin,
    korkuyla ümit arasında durmaya muktedir,
    muvazene/denge,
    neredesin irade ve
    karar kılmışlık
    ve kıyam mukavemeti,
    öz disiplin,
    ah;

  • seyrani

    29.09.2023 - 05:42

    Hak yoluna gidenlerin
    Asa olsam ellerine
    Er pir vasfın edenlerin
    Kurban olsam dillerine

    Torunuyuz bir dedenin
    Tohumuyuz bir bedenin
    Münkir ile ceng edenin
    Silah olsam ellerine

    Bir üstada olsam çırak
    Bir olurdu yakın ırak
    Kemiğimi yapsa tarak
    Yâr zülfünün tellerine

    Bir kâmilin yolun tutsam
    Aşk oduna yanıp tütsem
    Bülbül gibi feryat etsem
    Muhabbetin güllerine

    Vücudumu kavursalar
    Yönüm yâre çevirseler
    Harman gibi savursalar
    Muhabbetin yellerine

    Seyranî kaldır parmağın
    Vaktidir Hakka durmağın
    Deryaya akan ırmağın
    Katre olsam sellerine

  • yazarın hakkını, okurun emeği öder.

    19.09.2023 - 01:05

    OECD verilerine göre, Türkiye’deki yetişkinlerin %40’ı okuduğu en basit metni bile anlayamıyor.

    Bu veriye göre, Türkiye’deki yetişkinlerin %85’i ile bir tartışmaya girmenin anlamı yok. Zira sizin fikrinizi anlayabilecek seviyede değiller.

    Yine aynı şekilde, entelektüel bir metni anlayıp çözebilecek yahut bir konuda araştırma yapabilecek Türk yetişkinlerinin oranı %3.

    İşin içine kanıta dayalı argümanları değerlendirebilmek ve karşıt görüşlere bakarak bir sentez yapabilmek girince bu oran %1’in altında.

    Yani Twitter’da neden yazdıklarımız anlaşılmıyor diyorsanız, sebebi bu.

  • Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz?

    19.09.2023 - 00:45

    tuna boylarına, Türk düşlerinin diyarına selam olsun,

  • Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz?

    13.09.2023 - 19:09

    davranışlarınızın sesi öyle yüksek ki, ne söylediğinizi duyamıyorum...

  • youtube

    10.09.2023 - 23:36

    https://www.dr.com.tr/kitap/taksim/edebiyat/siir/turk-siiri/urunno=0002052614001

    https://www.youtube.com/channel/UCt4zeuBFvVmEcG45yz9T66g

  • Hatemü'l Enbiya

    07.09.2023 - 01:05

    peygamberlerin hatemince,
    yetim tebessümleri yerleştirdiğimde yüzüme,
    ne zaman yürek boşluğumun duvarına,
    bir çivi çakılmak istense,
    o duvar tutmuyordu çiviyi,

    belki,
    sadece noksan bir resimdim
    ümmete reva görülmüş şu kırık çerçevede...,
    ki kardeşim dediğiniz benden size,
    ancak hicâb olur sadece,

    nolaydı olaydınız kıyamadığım…,
    sizde olmak ve hissedebilmek için sizi,
    koparıp deste deste takvimleri de,
    nice rivayetler mi okumalı,
    nice mevlûd kandili pastaları mı kesmeli
    bilmem ki,
    bu ahir zaman ertesinde,

    yeni dileklere;
    yedi kat semanın,
    mütemadî senalı melekleri,
    ayrı/ayrı amin diyebileydi keşke;
    çarpışan beşerî çıkarların,
    kükürt kokularına bakmadan…,

    ki başka bir baharda;
    toplayıp satır aralarından,
    hayalet bir şehri uyandırmadan ve,
    zihin kıvrımlarımı süslemeden,
    veballi ayaklarımın parmak uçlarına basarak
    utangaç tebessümlerle,
    sessizce şiirler yazarım ben size…,

    nebevî nefesinizin siy/ah hırkası,
    sarsın ne olur; şaşkın yüzümü,
    sonsuzlukta açılan iftar sofranızda…,

    yağmur duaları kifayetsizken,
    bir mücrimin muhabbet gözyaşlarıyla,
    gözlerimi nazarınıza temaslayıp,
    cemalinize teslim edebilmektir
    ruhumu niyazım...,
    ah;

  • şiirimsi

    07.09.2023 - 01:01

    kendi yazdığı şiirimtırak zırvaları beğenmek kadar eblehlik düzeyinde olan bir "akıl", eve bu "akı"l; allahın kitabında beyan buyurduğu, akletmez misiniz hitabının muhatabı bir akıl olabilir mi... hiç sanmıyorum... :)

  • ege

    07.09.2023 - 00:54

    XXI
    sen yesribte ege, hirada gece, kisrada ecelsin,
    oku/da hecesin sen, beni kelime yapan,
    tutsak yapan beni; beni sen…,
    yudum yudum suyumsun, iç ferahlatan berrak;
    harika bir insan oluyorum hatırımda sen varsan,
    ve bahtıma iki yanı ağaçlı yollar düşüyor hep,
    ah;

  • doğu

    30.08.2023 - 19:06

    kökleri doğuda kadim medeniyetimizin mimarı ecdadın yüce ruhuna, nil nehri görüntüleri ile hediyedir...

  • batı

    30.08.2023 - 18:56

    düşlerimizi gördüğümüz, tuna nehri görüntüleriyle, batıya bakan evladı fatihanın yüce ruhuna ithafen...

  • şehit

    30.08.2023 - 18:36

    kurtuluş mücadelesi şehid ve gazilerinin ruhuna hediyedir...

  • mümkün

    29.08.2023 - 01:59

    avcının sağ manipülasyonu,
    karacanın gözlerinin nemli tortusu,
    büyülü su, fakat;
    düşe kalka kat edilen yolların,
    hangisine pay düşmemiştir,
    o en yakın vuslattan…,

    bir zahter tanesi kadar külfet olsaydı keşke;
    kara kışta buza kesen dipsizlikten çıkış,
    siy/ah doruklarını aşmak kaf dağının,
    ve hazza kölelikten azad oluş,
    ah;

    ah ki çöllerin avareliğinde körebelik…,
    dalı yaprağı budanık kalmanın hicâbı ve,
    bini bir para etmeyecek
    ömür yangını pişmanlıklar
    gel/geç/likteyken,
    bütün bildiklerini bir okyanus nazarda unutmak
    mümkünlü;
    bir yadigâr kutsalı
    ve vaktin emaneti olaydı bu nazar…,
    nolaydı,
    her yönün çıkmazı bir secdede nihayet bulaydı;
    ah;

    kundak kokulu bebek masumluğuyla bulmak yokluğu,
    ve gözyaşlarıyla yürek katranını yıkamak dem be dem;
    zamanın sarkacında umut tohumları çatlasa,
    tufan sonrası durulan umman;
    kalpte bir ab/ı hayat katresi olsa…,
    ve konma/göçme aleminin ayrılıkları,
    için için,
    içine akan bir ırmak,
    ah kardeş payı edilen saatlerde,
    ömür biriktirmek,
    mümkünlü olaydı;
    ah nolaydı...,

Toplam 718 mesaj bulundu