kaç elif mikdarı susarsın bilinmez gayri...ama ki her susuşunda binlerce 'ah' yükselir göklere içimden..
söyle hadi..! ! !
bu suskunluk kaç elif mikdarı..?
söyle yâr
sukuttan azade lik ne zaman.?
söyle hadi.! ! !
yoksa sukutunlamı azad ettin beni? ama ben senin la/lliği/ne inat, en siyahi kelimelerle kölen olup en beyaz kelimelerden çeyiz sunuyorum sana...
azad ettiğin kadar köle kalıyorum avuçlarında...
ben yüreğindeki prangalara bir zincirde kendim için takıp azad etsende kölen kalıyorum...
en siyahi halimde,
en beyaz aşkımda hüküm sür istiyorum...
gözlerimin özgürlük maviliğine inat, azadsız kölen kalabilmek için, en siyah yaşlar akıtıyorum sana kızıl ikindilerde..
artık söyle yâr! ! !
sen sustukça
Bende Susmalımıyım?
unutarak nedenini niçinini,
silerek anıların geçmişini....
Ne beyân-ı hâle cür'et, ne figâna tâkatım var,
Ne recâ-yı vasla gayret, ne firâka kudretim var..
Sukut etme! söyle lütfen! !
Tahammül mülkünü yıktın.
Ne sabrım, ne de tahammülüm var.
Sadece Biraz ışık istedim,
Sesini duymak istedim, Susadım hani sana!
Su/s olmuş dudakların; Lâl olmuştun yani bana...
ama,
Lâl olan dildir.. Gönül ahraz olamaz.. sanma ki düşlerde sayıklamaz...Yürekleri susturmak, dudakları mühürlemek kadar kolay olamaz...
şimdi istersen sukut et..
ama şunu bil ki!
en güzel kelimeler sende saklı..
lâl olmak sadece bana yakışır.....
Gel” demişti sevgili, gitmemek olur mu hiç?
“Dağların arkasında yâr…”
Kaf dağının ardında bir yerlerdeymiş, haber etmiş, duymamak olur mu hiç?
Yollara düşmek, ulaşmanın ilk şartıdır…
Umutlar devşirdim yollardan, hayaller, mutluluklar, hüzünler, yalnızlıklar, pişmanlıklar, hatalar devşirdim. Ardımdan gelenlere kılavuzluk etsin diye türküler bıraktım yollara, yanık türküler “Haydi, dolaşalım yüce dağlarda...” Kimseye kırılmadan, üzmeden kimseyi, türküler serpiştirdim her yanıma… “Bu da gelir bu da geçer ağlama” dedim yüreğime. Sızladığını ve artık tükendiğini fısıldadığında kulağıma… Sonra, yüreğimi kanattım usulca ardımda kandamlaları bıraktım. Benden sonra gelecek olan sevda yolcuları yollarını kolay bulsunlar diye…
“Yiter gidersin yollarda” dediler. Dinlemedim.
“Yıkılır kalırsın bir izbede” dediler. Aldırmadım.
“Cesedin bile bulunmaz” dediler. Boş verdim…
Yollara düştüm bir başıma, yalnızım, yorgunum, bîkimseyim, alilim, zelilim, bîmuradım, eksiğim, esriğim, hatalıyım. Ama umutluyum, mutluyum, heyecanlıyım, hevesliyim…
Asıl olan yola çıkmak ve durmamak, vazgeçmemektir. Öğrendim.
Yürüdüm, koştum, tırmandım. Bir nefeslik durak buldum. Adı, hüzünmüş. Dinlendim.
eğer istersen gönülden eğer istersen
duyarım seni gittiğin şehirlerden,
eğer seversen beni gerçekten
dönerim sana ben ölümden..
eğer istersen
dönerim sana ben dönülmeyenlerden..
Farzet ki bir rüyaydı tüm yaşanan
Derin değildi birbirimizden uzakta uyunan hiçbir uykumuz
Yüzümüze vurdu sabahın ilk ışığı,
Erken uyandık….
Farzet ki...
Çocukluğumuzdan kalma bir masaldaymışız
Bir varmış bir yokmuş diye başlayan ama sonu hiç gelmeyen
Leyla ile Mecnunun hikayesinde takılı kalmış aklımız
Bu zamanda halimize bakmadan, bir cesaret oyunu oynamaya kalkmışız
Farzet ki, roller ağırmış
Mekan uygunsuz,
Zamansa oldukça dar
Hiç alkış almamışiz,
ilk oyunumuzda yerle bir olmuş hayallerimiz,
Yıkılmışız….
Farzet ki.
Gittiğimiz en kolay yolmuş tırmandığımız şu yokuş
Ne başı belli ne sonu, öylece kosup durmusuz
ayaklarımızdaki güç,
Yüreklerimizdeki sevgi dayanacaktı belki ama
Farzet ki,
Yokuş yorulmuş....
Farzet ki o yokuş ardındaydı yitik tebessümlerimiz...
Farzet ki mürekkebimiz bitmiş, farzet ki dünya bizi azad etmiş....
haydi söyle
16.12.2008 - 23:45kaç elif mikdarı susarsın bilinmez gayri...ama ki her susuşunda binlerce 'ah' yükselir göklere içimden..
söyle hadi..! ! !
bu suskunluk kaç elif mikdarı..?
söyle yâr
sukuttan azade lik ne zaman.?
söyle hadi.! ! !
yoksa sukutunlamı azad ettin beni? ama ben senin la/lliği/ne inat, en siyahi kelimelerle kölen olup en beyaz kelimelerden çeyiz sunuyorum sana...
azad ettiğin kadar köle kalıyorum avuçlarında...
ben yüreğindeki prangalara bir zincirde kendim için takıp azad etsende kölen kalıyorum...
en siyahi halimde,
en beyaz aşkımda hüküm sür istiyorum...
gözlerimin özgürlük maviliğine inat, azadsız kölen kalabilmek için, en siyah yaşlar akıtıyorum sana kızıl ikindilerde..
artık söyle yâr! ! !
sen sustukça
Bende Susmalımıyım?
unutarak nedenini niçinini,
silerek anıların geçmişini....
susmak
16.12.2008 - 22:40ve susmak.! !
Gözyaşlarının kelimelerin manalarını yıkadığı bir saatte susmak..
Yürek sevdasının yangınıyla yanmayan bir gönüle sevdayı anlatmadan susmak…
Gidişlerin hicranına bürünmüş bir sabahın ufkunda Elvedaları dilimizden düşürmemek adına susmak…
Garipliğin sancısının simanda çizildiği bir vakitte susmak…
Gönül kapılarının yüzüne kapandığı ve ikindinin hüznünü yürekte hissettiğinde susmak…
Günahkar bir dilin haykırışına prangalar vurup susmak…
temâyül
05.12.2008 - 21:21aşığın maşuğa meylidir..
söyle
04.12.2008 - 23:42Ne beyân-ı hâle cür'et, ne figâna tâkatım var,
Ne recâ-yı vasla gayret, ne firâka kudretim var..
Sukut etme! söyle lütfen! !
Tahammül mülkünü yıktın.
Ne sabrım, ne de tahammülüm var.
Sadece Biraz ışık istedim,
Sesini duymak istedim, Susadım hani sana!
Su/s olmuş dudakların; Lâl olmuştun yani bana...
ama,
Lâl olan dildir.. Gönül ahraz olamaz.. sanma ki düşlerde sayıklamaz...Yürekleri susturmak, dudakları mühürlemek kadar kolay olamaz...
şimdi istersen sukut et..
ama şunu bil ki!
en güzel kelimeler sende saklı..
lâl olmak sadece bana yakışır.....
aşık
04.12.2008 - 17:00ben ol da bil....
sevgili
04.12.2008 - 16:56Gel” demişti sevgili, gitmemek olur mu hiç?
“Dağların arkasında yâr…”
Kaf dağının ardında bir yerlerdeymiş, haber etmiş, duymamak olur mu hiç?
Yollara düşmek, ulaşmanın ilk şartıdır…
Umutlar devşirdim yollardan, hayaller, mutluluklar, hüzünler, yalnızlıklar, pişmanlıklar, hatalar devşirdim. Ardımdan gelenlere kılavuzluk etsin diye türküler bıraktım yollara, yanık türküler “Haydi, dolaşalım yüce dağlarda...” Kimseye kırılmadan, üzmeden kimseyi, türküler serpiştirdim her yanıma… “Bu da gelir bu da geçer ağlama” dedim yüreğime. Sızladığını ve artık tükendiğini fısıldadığında kulağıma… Sonra, yüreğimi kanattım usulca ardımda kandamlaları bıraktım. Benden sonra gelecek olan sevda yolcuları yollarını kolay bulsunlar diye…
“Yiter gidersin yollarda” dediler. Dinlemedim.
“Yıkılır kalırsın bir izbede” dediler. Aldırmadım.
“Cesedin bile bulunmaz” dediler. Boş verdim…
Yollara düştüm bir başıma, yalnızım, yorgunum, bîkimseyim, alilim, zelilim, bîmuradım, eksiğim, esriğim, hatalıyım. Ama umutluyum, mutluyum, heyecanlıyım, hevesliyim…
Asıl olan yola çıkmak ve durmamak, vazgeçmemektir. Öğrendim.
Yürüdüm, koştum, tırmandım. Bir nefeslik durak buldum. Adı, hüzünmüş. Dinlendim.
Eğer
30.11.2008 - 18:24eğer istersen gönülden eğer istersen
duyarım seni gittiğin şehirlerden,
eğer seversen beni gerçekten
dönerim sana ben ölümden..
eğer istersen
dönerim sana ben dönülmeyenlerden..
hatıralar
30.11.2008 - 18:13bu sevda bir sürgün nereye gider?
nereye kadar? be gülüm nerede biter?
içimdeki hasret düşer gözümden,
dayanmaz gel gör gülüm bu kadar yeter..
benden sana tek hatıra gülüşüm kalsın, ağlama boşa..
benden sana tek hatıra bakışım kalsın harcama boşa..
bu sevda bitmez bitmez demiştin,
tükensede yaşar gülüm sürer demiştin,
kaybolan hep bizdik şarkılarda
bu şarkıyla son bulur gülüm yarım kalanda..
benden sana tek hatıra gülüşüm kalsın, ağlama boşa,
benden sana tek hatıra bakışım kalsın harcama boşa...
adım gibi biliyorum
30.11.2008 - 17:58bilirim sonu yok bu aşkın, sensiz geçen günlerin,
eriyip güze döndü ömrüm, üstüste kaç ölüm?
sorma bana
30.11.2008 - 17:50sorma bana sensizliği,
sorma bana gücün yoksa,
gelen aynı giden aynı
bırak beni yanlızlığıma....
yalan
30.11.2008 - 17:49hangi yalan hangi sebeb?
cevabın yok bitti demek,
belkide ben senin korkularındım..
zorundayım zorundasın,
hangi yolun sonundasın?
belkide sakladığın birşey var..
sen
30.11.2008 - 17:46Bir hayaldin öncesinde,
adın konmuş aşk dilinde,
ben senin sadece imkansızındım...
kelimeler tükendi de sen bitmedin bak içimde
belkide ben senin korkularındım.....
farzet
27.11.2008 - 23:41Farzet ki bir rüyaydı tüm yaşanan
Derin değildi birbirimizden uzakta uyunan hiçbir uykumuz
Yüzümüze vurdu sabahın ilk ışığı,
Erken uyandık….
Farzet ki...
Çocukluğumuzdan kalma bir masaldaymışız
Bir varmış bir yokmuş diye başlayan ama sonu hiç gelmeyen
Leyla ile Mecnunun hikayesinde takılı kalmış aklımız
Bu zamanda halimize bakmadan, bir cesaret oyunu oynamaya kalkmışız
Farzet ki, roller ağırmış
Mekan uygunsuz,
Zamansa oldukça dar
Hiç alkış almamışiz,
ilk oyunumuzda yerle bir olmuş hayallerimiz,
Yıkılmışız….
Farzet ki.
Gittiğimiz en kolay yolmuş tırmandığımız şu yokuş
Ne başı belli ne sonu, öylece kosup durmusuz
ayaklarımızdaki güç,
Yüreklerimizdeki sevgi dayanacaktı belki ama
Farzet ki,
Yokuş yorulmuş....
Farzet ki o yokuş ardındaydı yitik tebessümlerimiz...
Farzet ki mürekkebimiz bitmiş, farzet ki dünya bizi azad etmiş....
intizar
27.11.2008 - 22:31el açûben eşiğinde durduğum râh aşkına,
perdeni çâk eyle de gel çektiğim âh aşkına,
iftirakın rûz u şeb bendeni dilhûn eyliyor,
bas kademin bağrım üzre şâdet Allah aşkına.....
unutmak
27.11.2008 - 22:27Derler ki gönül derdine tek çare unutmak,
Heyhat unutmak bile cananı fısıldar...
aşık
25.11.2008 - 01:10Biz aşık- ı azadeyiz amma esir-i badeyiz
Alufteyiz, dildadeyiz, bizden diriğ etme kerem...
vuslat
24.11.2008 - 23:58Gönül hayalle avunup, vuslata meyletmez;
Gönül dışında bir yar olduğunu aşık hayal etmez.
Güzellerin vuslatına talip olan, nefsin arzusudur;
Yoksa gerçek aşk için: ayrılık: ya da vuslat: fark etmez...
SEVGİLİYE SİTEM
24.11.2008 - 23:51Ey beni çılgın eden: benden bu kaçış hali nedir?
Niye sormazsınki, bu çılgın gönlümün ahvali nedir?
Bülbülün gayreti gül arzusu yolundadır derler;
Ama gulu gördüğünde meyletmez, peki bu dava nedir?
mesaj
24.11.2008 - 11:25söyleyin o yâre
biz ondan fârig değiliz..
onun ayn/ı olamadığımız halde,
ayr/ıda, gayrıda değiliz..
belki de o yârin aks/iyiz...
can
24.11.2008 - 00:31Cân ile bizden eğer hoşnud ola cânânımız
Câna minnetdür onun kurbânı olsun cânımız..
Fuzûli..
ben değilim
24.11.2008 - 00:22Ben ben değilim ben dediğim sensin hep
Rûhum dediğim ten dediğim sensin hep
Mânend-i kudüm sîne-küpân oldum
Tennâ tenenâ ten dediğim sensin hep...
sevgili
23.11.2008 - 02:03Sevgiliden bir parça sevgi alıp bana verenler,
Buna karşılık canımı alıp sevgiliye verdiler...
Fuzuli
kalp
22.11.2008 - 00:59kaç kalbi vardır insanın?
kaç kalble sever ki? sevdiğinde,
ya da
kalbi kaç kez yanar sevdiğine.....
kaç kalble ölür ki insan?
ya da
kalbi kaç kez ölür terkedildiğinde......
peki kaç sevgili vardır?
bu kalblerin her birinde?
tekbir kalpte tekbir sevgili varki,
sevgiyi, sevgiliyi, aşkı, sevdayı, ölümü yaratan dır..
o ki kalbindeki sevgiyi yaratan, kalbinin sahibi ALLAH' dır..
öyleyse kaç! kalbim kaç! sahte sevgi ve sevgililerden kalbin gerçek sevgilisine...
T3KB1R...
kelime
20.11.2008 - 15:00kelime yarla başlar,hece müdamdır yarla,
ve cümlenin sonuna nokta gibi,yar düşer,
sual ederler benden “seviyor musun hâlâ”
dudağımdan cevaben sükûtla ikrar düşer..
Toplam 424 mesaj bulundu