Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk bir kitabında şöyle bir cümle yazmış:
'İmam ikindi namazı saatinde caminin balkonuna çıkarak ikindi ezanını okudu.'
Profesör İlber Ortaylı bu tek cümleyi analiz ediyor:
'Bir kere namazın saati olmaz, vakti olur. Saat ayrı, vakit ayrı bir kavramdır. Camilerde balkon yoktur, minarenin şerefesi vardır. Ezanı da imam okumaz, müezzin okur, o da şerefeye çıkmaz, içeriden okur. Bu örnekle de sabittir ki kişiler kendi içinden çıktıkları toplumu bilmeden bir şeyler yapmaya çalıştıklarında doğru şeyler yapmazlar, yapamazlar.
Kış boyunca mandrada kapalı duran ineklerin
bahar ayında;
dışarı salındıkları, iplerinin çözüldüğü o ilk günde
hoplayıp zıplamaları geldi aklıma..
o an
ineklerin o mutlu tabloları karşısında
insan; hele ki çocuksa ipleri çözen
o hayvanlarla beraber zıplamaya başlıyor..
mutluluk bu olsa gerek..
Tarih felsefesi bir bilimsel zorunluluk esasına dayanmakta olup sürekli bir akımdır. Tıpkı insanda olduğu gibi, insanlığın başlangıcından bu yana her yerde baş göstermiş ve tarihi oluşturmuş olan ve iki düşman ve çelişik unsur arasında süregelen bir diyalektik çelişki ve savaşım söz konusudur tarih felsefesinde de. Tarih, insan türünün zaman çizgisindeki devinimidir. İnsan türüyse “küçük dünya”dır; varlığın en yetkin görünümü, yaratılışın tezahürüdür. Doğa ise onda bilince ulaşmıştır; onun çizgisinde evrime, bilinçli ve kendinde olan diri bir olmaya doğru yol alır.
Başka bir deyişle insan, varlığın mutlak irade ve bilinci olan Allah iradesinin tecellisidir. İnsan bu “insanbilim”inde Allah’ın dünyadaki temsilcisi, yeryüzündeki halifesidir. Dolayısıyla, “insan olma” serüveninden ve mahiyetinin oluşma sürecinden ibaret olan insan tarihi, rastlantısal olamaz, olaylarca yaratılmış olamaz, maceracıların oyuncağı olamaz; bu tarihin kof, boş, anlamsız, sonuçsuz ve bilinmez olması olanaksızdır.
Kuşkusuz, tarih, dünyanın öteki gerçeklikleri gibi bir gerçekliktir; bir yerden başlayıp kaçınılmaz olarak bir yere varacaktır. Hedefi olmalıdır tarihin, bir yöne doğru yürümelidir.
Nereden başlamıştır? “Çelişki”nin başlangıcından (!): tıpkı insan gibi.
İnsanın kökenini insanbiliminde şu şekilde tanıdık: İnsan, balçıktan ve Allah’ın ruhundan mürekkeptir. Adem’in öyküsüne bakın bir! “Adem”in öyküsünde insan türünden, gerçek ve felsefi anlamıyla insandan söz edilir. İnsan işte Ademdeki bu “ruh-balçık”, “Allah-Şeytan” savaşımından başlar. Fakat tarihi nereden tanıyoruz? Nereden başlar tarih? Kâbil ile Hâbil’in savaşından..
Adem’in oğullarının her ikisi de beşeridir; doğal birer beşer. Ama birbiriyle savaşmaktadırlar. Biri ötekini öldürür. Buradan başlar insanlık tarihi. Adem’in savaşı özde (türde) gerçekleşen zihinsel bir savaştır. Bu ikisininkiyse hayatta gerçekleşen özdeş savaştır. Dolayısıyla Hâbil ve Kâbil öyküsü, tarih felsefesini, Adem’in öyküsüyse insan felsefesini göstermektedir. Hâbil ile Kâbil’in savaşı tarihteki iki karşıt cephenin savaşıdır, tarihin diyalektik esasına göre. Dolayısıyla, tarihin de insanınki gibi diyalektik bir hareketi vardır. Bu çelişki de Kâbil’in (Bence çiftçilik düzeninin, tekelci ya da bireysel mülkiyetin temsilcisidir.) Hâbil’i (Bence avcılık çağının ve mülkiyetten önceki ilkel ortaklık döneminin temsilcisidir.) öldürmesiyle başlar. Bundan sonra tarihin sürekli savaşı başlar. Tarih, baştanbaşa, katil Kâbil kanadıyla, maktül Hâbil kanadı arasında, hâkim kanatla mahkûm kanat arasında olagelen savaşa sahnedir. “Avcı Hâbil”, “mâlik Kâbil” eliyle öldürülür. Yani üretim kaynaklarının genel paylaşım dönemi (hayvancılık ve avcılık çağı) ve kardeşlik ve gerçek iman ruhu, çiftçilik döneminin ve özel mülkiyet düzeninin, dinî aldatmacanın ve başkasının hakkına tecavüz etmenin gerçekleşmesiyle ortadan kalkar, mahkûm olur. O zaman Kâbil, tarihte diri kalır. Hâlâ da ölmemiştir...
Tarihi kuru ve duru yaşanmış olaylar bütünü olmaktan çıkarmak,
tarihi; insanlığın serüvenini sorgulamak
neden-sonuç ilişkisi gözetilerek tarihe kafa yormaktır..
Herkesin bir seviyesi vardır..
'seviye' denklik, eşit olma anlamında
'seviyesiz' diye hitap eden kişi
muhatabının kendisine denk olmadığını itiraf etmektedir;
halbuki herkesin bir seviyesi vardır.
Ama alçak ama yüksek..
- bana bir öykü anlat
+ bir öykü..
- evet bana bir öykü anlat; hadi
+ ben bir öykü bildiğimi sanmıyorum
- sen bir öykü bilmiyor musun?
+ hayır..
- dinle şimdi...
'komitet gosudarstvennoy bezopasnostri' nin kısaltılmışı.
(devlet güvenlik komitesi)
sovyet gizli servisi..
Bünyesinde çalışan bilim adamı sayısı
ajan sayısından fazla imiş..
mossad ajanı.
amerikan gizli servisinden de olabilir
git bak bakalım Türkiye de ne oluyor
vatandaş uyuyor mu hala
diye gönderilmiş..
Ama KGB de olabilir.. yok yok FBI..
ajan o ajan..kesin..
Ağa bağlanıyor.
Ağa oturum açtı.
Ağa oturmadan sakın siz oturmayın.
Ağa ile bağlantı kurulamıyor.
Ağa ile bağlantı kesildi. (eyvah!)
Ağa otomatik olarak tekrar bağlanıyor..
Ağa..
' π ' fenike alfabesinin 17. harfi.okunuşu 'pi'
ayrıca (pe) fenike dilinde ağız anlamına geliyor.
Ağzın çemberimsi özelliğinden bu ismi almış olması muhtemel olmakla birlikte
3,14.. rakamının esprisi muallakta aşağıda hocamında söylediği gibi.. :)
Çocuklukta gizli gizli içilmesi zevkli oluyor.
Birde ağzın sigara kokmaması için yenilmeyen nane kalmıyor tabi..
İncir yaprağı çiğneyeni bile var kokmasın, evdekiler anlamasın diye..
Parasını el alır
Dumanını yel alır
Gerisi sana kalır..
Nobel Ödülü
01.12.2006 - 12:59Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk bir kitabında şöyle bir cümle yazmış:
'İmam ikindi namazı saatinde caminin balkonuna çıkarak ikindi ezanını okudu.'
Profesör İlber Ortaylı bu tek cümleyi analiz ediyor:
'Bir kere namazın saati olmaz, vakti olur. Saat ayrı, vakit ayrı bir kavramdır. Camilerde balkon yoktur, minarenin şerefesi vardır. Ezanı da imam okumaz, müezzin okur, o da şerefeye çıkmaz, içeriden okur. Bu örnekle de sabittir ki kişiler kendi içinden çıktıkları toplumu bilmeden bir şeyler yapmaya çalıştıklarında doğru şeyler yapmazlar, yapamazlar.
mars
01.12.2006 - 12:48'Hem mars ederim, hem kızdırırım! '
Tavlada bir slogan..
sırtlanlar
01.12.2006 - 12:44'sırtlan' yeleli kurt.
Türkçe bir kelime.
'lan' eki türkçede yabani hayvan anlamına gelen bir ek.
aslan, kaplan gibi..
çok sahtekâr hayvanlar..
sevinmek
01.12.2006 - 11:18Kış boyunca mandrada kapalı duran ineklerin
bahar ayında;
dışarı salındıkları, iplerinin çözüldüğü o ilk günde
hoplayıp zıplamaları geldi aklıma..
o an
ineklerin o mutlu tabloları karşısında
insan; hele ki çocuksa ipleri çözen
o hayvanlarla beraber zıplamaya başlıyor..
mutluluk bu olsa gerek..
(teşbihsiz,nazîresiz...)
sorguya çekmek
01.12.2006 - 11:06Önce tutuklamak gerek..
ismiyle müsemma
01.12.2006 - 11:04helva
ismiyle müsemma
01.12.2006 - 11:03endoplazmik retikulum..
tarih felsefesi
01.12.2006 - 09:03Tarih felsefesi bir bilimsel zorunluluk esasına dayanmakta olup sürekli bir akımdır. Tıpkı insanda olduğu gibi, insanlığın başlangıcından bu yana her yerde baş göstermiş ve tarihi oluşturmuş olan ve iki düşman ve çelişik unsur arasında süregelen bir diyalektik çelişki ve savaşım söz konusudur tarih felsefesinde de. Tarih, insan türünün zaman çizgisindeki devinimidir. İnsan türüyse “küçük dünya”dır; varlığın en yetkin görünümü, yaratılışın tezahürüdür. Doğa ise onda bilince ulaşmıştır; onun çizgisinde evrime, bilinçli ve kendinde olan diri bir olmaya doğru yol alır.
Başka bir deyişle insan, varlığın mutlak irade ve bilinci olan Allah iradesinin tecellisidir. İnsan bu “insanbilim”inde Allah’ın dünyadaki temsilcisi, yeryüzündeki halifesidir. Dolayısıyla, “insan olma” serüveninden ve mahiyetinin oluşma sürecinden ibaret olan insan tarihi, rastlantısal olamaz, olaylarca yaratılmış olamaz, maceracıların oyuncağı olamaz; bu tarihin kof, boş, anlamsız, sonuçsuz ve bilinmez olması olanaksızdır.
Kuşkusuz, tarih, dünyanın öteki gerçeklikleri gibi bir gerçekliktir; bir yerden başlayıp kaçınılmaz olarak bir yere varacaktır. Hedefi olmalıdır tarihin, bir yöne doğru yürümelidir.
Nereden başlamıştır? “Çelişki”nin başlangıcından (!): tıpkı insan gibi.
İnsanın kökenini insanbiliminde şu şekilde tanıdık: İnsan, balçıktan ve Allah’ın ruhundan mürekkeptir. Adem’in öyküsüne bakın bir! “Adem”in öyküsünde insan türünden, gerçek ve felsefi anlamıyla insandan söz edilir. İnsan işte Ademdeki bu “ruh-balçık”, “Allah-Şeytan” savaşımından başlar. Fakat tarihi nereden tanıyoruz? Nereden başlar tarih? Kâbil ile Hâbil’in savaşından..
Adem’in oğullarının her ikisi de beşeridir; doğal birer beşer. Ama birbiriyle savaşmaktadırlar. Biri ötekini öldürür. Buradan başlar insanlık tarihi. Adem’in savaşı özde (türde) gerçekleşen zihinsel bir savaştır. Bu ikisininkiyse hayatta gerçekleşen özdeş savaştır. Dolayısıyla Hâbil ve Kâbil öyküsü, tarih felsefesini, Adem’in öyküsüyse insan felsefesini göstermektedir. Hâbil ile Kâbil’in savaşı tarihteki iki karşıt cephenin savaşıdır, tarihin diyalektik esasına göre. Dolayısıyla, tarihin de insanınki gibi diyalektik bir hareketi vardır. Bu çelişki de Kâbil’in (Bence çiftçilik düzeninin, tekelci ya da bireysel mülkiyetin temsilcisidir.) Hâbil’i (Bence avcılık çağının ve mülkiyetten önceki ilkel ortaklık döneminin temsilcisidir.) öldürmesiyle başlar. Bundan sonra tarihin sürekli savaşı başlar. Tarih, baştanbaşa, katil Kâbil kanadıyla, maktül Hâbil kanadı arasında, hâkim kanatla mahkûm kanat arasında olagelen savaşa sahnedir. “Avcı Hâbil”, “mâlik Kâbil” eliyle öldürülür. Yani üretim kaynaklarının genel paylaşım dönemi (hayvancılık ve avcılık çağı) ve kardeşlik ve gerçek iman ruhu, çiftçilik döneminin ve özel mülkiyet düzeninin, dinî aldatmacanın ve başkasının hakkına tecavüz etmenin gerçekleşmesiyle ortadan kalkar, mahkûm olur. O zaman Kâbil, tarihte diri kalır. Hâlâ da ölmemiştir...
Dr. Ali Şeriati
tarih felsefesi
01.12.2006 - 08:57Tarihi kuru ve duru yaşanmış olaylar bütünü olmaktan çıkarmak,
tarihi; insanlığın serüvenini sorgulamak
neden-sonuç ilişkisi gözetilerek tarihe kafa yormaktır..
seviyesiz
01.12.2006 - 08:32Herkesin bir seviyesi vardır..
'seviye' denklik, eşit olma anlamında
'seviyesiz' diye hitap eden kişi
muhatabının kendisine denk olmadığını itiraf etmektedir;
halbuki herkesin bir seviyesi vardır.
Ama alçak ama yüksek..
film replikleri
01.12.2006 - 08:20- bana bir öykü anlat
+ bir öykü..
- evet bana bir öykü anlat; hadi
+ ben bir öykü bildiğimi sanmıyorum
- sen bir öykü bilmiyor musun?
+ hayır..
- dinle şimdi...
karizmatik
30.11.2006 - 22:08Atatürk..
Hakikaten çok karizmatik ve çok şık giyinen bir lider (idi)
takoz
30.11.2006 - 22:07Gönül Yarası.
Takoz Atakan;
- Bir gün biri bana posta koyacak kavga edeceğim diye ödüm kopuyor!
bu replik aklımda kalan..
mafiş
30.11.2006 - 22:05'mā fihi şey' hiçbir şey yok, bir şey kalmadı anlamında..
Arapça..
çerez
30.11.2006 - 22:04'çeres'
Farsça
dilenciye verilen sadaka, kırık dökük şey
kgb
30.11.2006 - 19:57'komitet gosudarstvennoy bezopasnostri' nin kısaltılmışı.
(devlet güvenlik komitesi)
sovyet gizli servisi..
Bünyesinde çalışan bilim adamı sayısı
ajan sayısından fazla imiş..
ajdar
30.11.2006 - 19:48mossad ajanı.
amerikan gizli servisinden de olabilir
git bak bakalım Türkiye de ne oluyor
vatandaş uyuyor mu hala
diye gönderilmiş..
Ama KGB de olabilir.. yok yok FBI..
ajan o ajan..kesin..
windows
30.11.2006 - 18:58Ağa bağlanıyor.
Ağa oturum açtı.
Ağa oturmadan sakın siz oturmayın.
Ağa ile bağlantı kurulamıyor.
Ağa ile bağlantı kesildi. (eyvah!)
Ağa otomatik olarak tekrar bağlanıyor..
Ağa..
windows
30.11.2006 - 18:51'dosya silinemiyor.böyle bir dosya yok'
-nasıl yani? yapamıyorsan yapamıyorum de inkar etme..
windowsta saçmalıyor bazen..
pi sayısı
30.11.2006 - 17:48' π ' fenike alfabesinin 17. harfi.okunuşu 'pi'
ayrıca (pe) fenike dilinde ağız anlamına geliyor.
Ağzın çemberimsi özelliğinden bu ismi almış olması muhtemel olmakla birlikte
3,14.. rakamının esprisi muallakta aşağıda hocamında söylediği gibi.. :)
sigara
30.11.2006 - 16:45Çocuklukta gizli gizli içilmesi zevkli oluyor.
Birde ağzın sigara kokmaması için yenilmeyen nane kalmıyor tabi..
İncir yaprağı çiğneyeni bile var kokmasın, evdekiler anlamasın diye..
Parasını el alır
Dumanını yel alır
Gerisi sana kalır..
madik
30.11.2006 - 16:36Ermenicede 'parmak' (madig)
'Madik atmak'ın argoda ne anlama geldiği anlaşıldı sanırım..
acı tebessüm
30.11.2006 - 16:30konfiçyüs ne demiş;
'Güleryüzlü olmayan dükkan açmasın.'
Esnafın işi zor..
acıda olsa gülecek..
yeniçeriler
30.11.2006 - 16:28'Çerig' eski türkçede harp nizamına girmiş olan asker anlamına gelir.
Toplam 3332 mesaj bulundu