Naime Erlaçin Adlı Antoloji.com Üyesinin Şai ...

Seçici kurulda olsaydım, 'Şiirle Sınanmış Yürekten' şiirini seçerdim.

'Şiir, kâğıda çıkan bir gerilla hareketidir' diyordu Orhan Alkaya.
Aslında şiirin gerillasıdır kendisi. Cesur, kuvvetli, gözü kara…

‎'bir şeyi ilk defa sever gibi
gözçukurumda ilk kitabı görmenin mürekkep izleri''

İlk kitabın ilk harfleriyle birlikte şiiri de görmüştü o. Çok sayıda ...

Sevgili Tayyibe, utandırmişsin beni. Teşekkür ediyorum. Ama şimdi 'Mavi Oktav' nedir diyenler de olacaktır. En iyisi bir açıklama yapmak galiba.

Bunlar,Kafka'nın vefatından sonra ortaya çıkan, 8 adet defterin adıdır. Onlarda bir haykırış, sonsuz sorgulama ve arayışlar vardır.
Kafka'nın kendisidi ...

Günün Şiiri Grubundan, “Günün Şiiri”ne SEÇİLMEMEK gibi özel bir ricam vardı. (Popülariteyle işim olmaz benim. Tanıyan zaten tanıyor; tanımayan ise bir şey kaybetmiş sayılmaz! Alkışlanmak yüceltmez, yerilmek ise hiç üzmez.) Uzun zamandır bu dileğim yerine getiriliyordu. Anlıyorum ki artık sözümüz geç ...

Kanaat tacını başına giymiş bir usta...
Üstelik 200 yıl önce yazdığı metinler halen anlaşılıyor.
Bir tek 'mehrem' sözcüğüne takıldım. 'Merhem' olmalıydı gibi geldi bana.

Müthiş!

Fevkalade nitelikli şiirler bunlar.
Baştan sona hepsini keyif alarak okuyorum.

'Dostum dostum güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe...'

(Hasan Hüseyin Korkmazgil - 'Amenna' şiirinden...)

Saygıyla...

Öncelikle şiirin başlığı faul. “Ülkemistan” ne demek, çözemedim bir türlü. Sonra şiir kuru, hazmı zor. Şair sanki İstanbul’da yaşayan biri değilmiş gibi… Adeta bir harita açmış önüne, semt semt oraları yazmış.

Derin bir iç çektirip, “Ah güzel İstanbul!” dedirtebilmek, bu duyguyu okura geçirebi ...

…Çağrılı…

..………………….kimse bilmez
.…………………. hangi yara nereye kanar


sakınmaz dağ ateşi
orman uğultusundan /
iç yüzü yaladığında alev
kızıl gözlü yılan sefere çıkar /
dokunuşu dirim /
suskusu
intihar

can yırtar bir yangından
sıvaşan istir /
aşkı tamamlar...

yazgısıyla ...

'ne zaman
acılı rüzgârlar esse burada /
suskun bir şiire döşenir yolum /

içinden cehennem geçer'

(N.Erlaçin)

Ah bu şairler!
Hep ortak duygularla benzer evrenlerde dolaşırlar...

Kutluyorum:))

'gide gide kaldım yanında /
sen ise gidiyordun kaldıkça...'

Şiirin ağırlık merkezi...
Çok beğendim. Tebrikler...

Şiir derinlemesine izler bırakmadı bende. Yanlış anlaşılmasın lütfen, niteliksiz bir çalışma demek istemiyorum. Sadece üzerinde biraz daha uğraşılması gerekiyordu gibi geliyor. Sonuçta 1995’te yazılmış ve o günkü bölgesel sorunların şairin öznel dünyasında bıraktığı etkileri irdeleyen bir çalışma. ...

Bu öykü umarım bana bir gönderme değildir Feyzi Bey. Çünkü o takdirde büyük bir yanılgıya düşmüş olursunuz ve ben üzülürüm.

Hayatımın hiçbir döneminde herhangi bir duruşa, bir görüşe, bir inanca peşinen bir tavır sergileyecek kadar önyargılı olmadım hiç!

Haklısınız, hiçbir şey göründüğü ve ha ...

Alper Gencer, 2005–2006 yıllarında oldukça yetenekli ve umut vaat eden bir şairdi. Ödül alıyor, şiir dosyası Varlık Yayınları tarafından yayımlanıyor, saygınlığı olan dergilerde sıkça gözüküyordu. Halen de önemli dergi kapılarının ona açık olduğunu düşünüyorum. Şiirindeki imgelem gücü hemen fark edi ...

Okuru yanılmamak adına bir düzeltme yapmak istiyorum.

Şiirde doğrusu yazılmış Sevgili Şükrü.
TDK kurallarına göre, böyle kullanıldığında 'omzuma' olarak yazılır. Yani 'u' harfi aradan kalkar.

“Aslında biz sürgündük, çekilince tetik.
Öyle de kokuyoruz, yosunlu karaya vuruşlarda.
Barut gibi yeşil…”

Diyordu Ömer Serdar.

Bu ifadeden esinlenerek 2004 yılında “Barut Yeşili”ni yazmıştım…
Tetik çekildiğinde hem bir armağandır yeşil, hem de bir ceza; bir sürgün yeridir kimi zaman…

...

Azerbaycan ve İran’ın bu çok önemli milli şairi; “Heydar Baba’ya Selam” manzumesinde, eteklerinde Hoşgenap, Güllüce, Narinabad, Başkend, Taşatan, Kıpçak, Serha, Karaçimen, Kayışkursak, Vangüzelleri, Büyükşenlikova gibi köylerin kurulu olduğu baba ocağına; yani Haydar Dağı’na bir anlamda borç ödemekt ...

Tüketim ekonomisi usta!
Dünyada geçerli olan oyunun kuralları bu. Böyle böyle satıyorlar mallarını...
İçler boşaldıkça, imajlara itibar artıyor! Birileri de kazanıyor bu arada...

Adem Turan, duyarlı, biraz içine kapanık ve oldukça kırılgan bir şair. İçinde biriktirdiklerini insan yüzüne belki de hiç haykırmayan ama şiirlerine döken bir kalem. Az sözle çok şey söylemek yerine çok sözle derinliklere inmeyi seçen biri. Çalışmalarında çocukluğa dönüş, İstanbul tutkusu, masumiy ...

“Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim,
Dev sancılarımın budur kaynağı!

Ne yalanlarda var, ne hakîkatta,
Gözümü yumdukça gördüğüm nakış.
Boşuna gezmişim, yok tabîatta,
İçimdeki kadar iniş ve çıkış…”

“ÇİLE” şiirinde böyle demiş ...

Baharın oldukça serin bu sabahına nitelikli bir şiirle başlamak gerçekten güzel oluyor. İçi ısınıyor insanın. Öncelikle şiirin tekniğini beğendim. Fazlalık yok, aşırı süsleme yok, laf kalabalığı yok, zorlama hiç yok. İmgeler yerli yerinde…

Tema aşk olmuş veya başka bir şey, bu pek önemli değil. ...

Hiçlik, sonsuzluk ve dağ metaforları her zaman çekmiştir beni.
Bu şiir de öyle...

Kitapta 'gerçektende' derken 'ten' bold yazılmıştı. Ve anlam derindi. Ne yazık ki antolojinin formatı buna izin vermiyor ve 'de' ayırımı yapılmadığı için orada bir imlâ hatası varmış gibi gözüküyor. Halbuki yok...
...

Allah korusun Feyzi Bey!
Durun, nereye gidiyorsunuz?

Ama bir konuda haklısınız. Toprakta koşmak daha güzeldi...