Muhammet Mahmut Özkaynak. 23 Nisan 1995 tarihinde Elazığ'da doğmuştur. Uludağ Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi mezunudur.
Muhammet Mahmut Özkaynak. 23 Nisan 1995 tarihinde Elazığ'da doğmuştur. Uludağ Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi mezunudur.
© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Muhammed Mahmut Özkaynak Nedire Yazılan Yorumlar Sayfası
23 Şubat 2025 Pazar - 08:22:36
serbest kürsü
27.12.2020 - 23:57BAHT
Kayda değmeyen kayıtsızlıkla yazılır mazi.
Anlatılmamış hikayelerde de efsaneler vardır.
Gündelik tarifelerde boğuktur istemler.
Bir yaşamak ancak bu kadar yaşamaktır.
Niyazlar içinden sıkılı kurşunlar değer hayra,
Değer de, bir gün daha döner dünya.
Geçti gittti dediler,
ne geçti, ne gitti oysa.
Israrcıyız hüzünde, mahzun kalplerle yoldaşız.
Hisliyiz, hissetmekteyiz ki zerrelerimize kadar hayattayız.
Ne dünde kaldık, ne de bilmekteyiz görecek günümüz mü var.
Ölmekteyiz ki ölene kadar ayaktayız.
sevmek
27.12.2020 - 23:54ÖLÜ ÇİÇEKLER
Bir çiçek verdim.
Çiçekler açtı cancağızımın saçlarında.
Bir sevda asılıydı şakaklarıyla bukleleri arasında.
Bilmezdi o, papatyaları senin için öldürdü çingene.
Bir sevda ki denktir ölü çiçeklere.
aşk
27.12.2020 - 23:53Günleri Döndüren Yıllardan İstirham
basiretim takılı kaldı
ben bir balık ağlarında çırpınan.
sensin hüsran, sendin reva
olamadım zahmet ellerinde
ardı sıra ölüm bekler, sensin ölümü bekleten yaşama hıncım
çarpan kalbime vuku, ıssız çöllerime vaha
bekleyenim, küslüğüm var kalakalmışın küfrü kadar yollara
söğüt altı yılanlar uyurdu göze aldırandı kazımak adını ağaçlara
ben ihtimaline yol olan uğraşım
Sayamadım, sığamam bu kaçıncı söze
sevildim de yaratıldım
sevdim de hapsettim
tecellisi pür, yitik zaman içinde
gevşek öfkem salınır tiryakiliğinden
günümü döndüren yıllardan istirhamım
aman diler merhametinden
merhametin yok aman!
ab-ı hayatsın bana kırık bir tastan
benim seni anlatacak kelimelerim bitti
sendin sevda, sensin hüsran
şiir
27.12.2020 - 23:50BAHT
Kayda değmeyen kayıtsızlıkla yazılır mazi.
Anlatılmamış hikayelerde de efsaneler vardır.
Gündelik tarifelerde boğuktur istemler.
Bir yaşamak ancak bu kadar yaşamaktır.
Niyazlar içinden sıkılı kurşunlar değer hayra,
Değer de, bir gün daha döner dünya.
Geçti gittti dediler,
ne geçti, ne gitti oysa.
Israrcıyız hüzünde, mahzun kalplerle yoldaşız.
Hisliyiz, hissetmekteyiz ki zerrelerimize kadar hayattayız.
Ne dünde kaldık, ne de bilmekteyiz görecek günümüz mü var.
Ölmekteyiz ki ölene kadar ayaktayız.
şiir
25.12.2020 - 14:43UZUN GECE
Ne hüzün, ne keder belli.
Gark olup dolarken sahile umrum,
sahiden ne yüzün belli ne yuvam.
Taralı saçlardan, gözün akından
hevesin içinden, kursağın ta kendisinden
kurbanlar sunuyorum hatalarıma.
Janus gibi ikiyüzlü bir tanrı egosuyum.
Kuşatılmış bütün içtenliklerime kusuyorum,ikircikler ve kelebekler.
Sarıldığım hikmet yanıyor avuçlarımda.
Tutabiliyorum kor ateşleri, elim yanmazdan.
Damarıma dolan kan alevden, hararet yol alıyor soluktan.
Soluklan.
Donukluğa sıkılı 3 kurşun geçer perçemden.
Baldırıma saplanan kramptan
saçlarım düşer dalından, beyazından.
Yaş akıyor doluşuk kurgun dağlar gibi göz altlarımdan.
Kapılmış yapraklar rüzgardan.
Olunmaz aşk ölmekten.
Varılmaz yar gitmekten.
Var git vardan içeri.
Ne keder belli ne hüzün belli.
Kurumuş dallar gibi kırıldım.
Layık görülen her hazin sonda bir hüzün böylesi.
Bilsem hükmü geçer, hasret dağladı bizi.
Dilimiz aşka döndü, yazımız kışa.
Kalpler başka gördü bizi.
Ne tebessüm saklar kesesini,
ne sönmüş yıldızlar esirger dönüşünü.
Kaynayan denizde bulmuşsam gözümü…
Ne var belli ne yok belli.
Düşmanım işte gözün gördüğüyle.
Çarpışıyorum bakışı kalbe çarpan her ithamla.
Bende uyanmayan her yücelikten çevirili şimdi yüzüm.
Yuvama düşman bir kuşum.
Dalına küskün çiçekler gibi,
Belki düşmektir benim düşüm.
Ne keder ne hüzün.
serbest kürsü
25.12.2020 - 14:41UZUN GECE
Ne hüzün, ne keder belli.
Gark olup dolarken sahile umrum,
sahiden ne yüzün belli ne yuvam.
Taralı saçlardan, gözün akından
hevesin içinden, kursağın ta kendisinden
kurbanlar sunuyorum hatalarıma.
Janus gibi ikiyüzlü bir tanrı egosuyum.
Kuşatılmış bütün içtenliklerime kusuyorum,ikircikler ve kelebekler.
Sarıldığım hikmet yanıyor avuçlarımda.
Tutabiliyorum kor ateşleri, elim yanmazdan.
Damarıma dolan kan alevden, hararet yol alıyor soluktan.
Soluklan.
Donukluğa sıkılı 3 kurşun geçer perçemden.
Baldırıma saplanan kramptan
saçlarım düşer dalından, beyazından.
Yaş akıyor doluşuk kurgun dağlar gibi göz altlarımdan.
Kapılmış yapraklar rüzgardan.
Olunmaz aşk ölmekten.
Varılmaz yar gitmekten.
Var git vardan içeri.
Ne keder belli ne hüzün belli.
Kurumuş dallar gibi kırıldım.
Layık görülen her hazin sonda bir hüzün böylesi.
Bilsem hükmü geçer, hasret dağladı bizi.
Dilimiz aşka döndü, yazımız kışa.
Kalpler başka gördü bizi.
Ne tebessüm saklar kesesini,
ne sönmüş yıldızlar esirger dönüşünü.
Kaynayan denizde bulmuşsam gözümü…
Ne var belli ne yok belli.
Düşmanım işte gözün gördüğüyle.
Çarpışıyorum bakışı kalbe çarpan her ithamla.
Bende uyanmayan her yücelikten çevirili şimdi yüzüm.
Yuvama düşman bir kuşum.
Dalına küskün çiçekler gibi,
Belki düşmektir benim düşüm.
Ne keder ne hüzün.
Toplam 6 mesaj bulundu