Kübra Belgü Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Anto ...

  • İyiliğin rengi

    16.11.2024 - 14:38

    Sayın Servet Balıbey, 'iyiliğin rengi' tanımlamanıza katılıyorum.

    ''...Ve herkes kalbinin rengini bulaştırır etrafındakilere.'' Farid Farjad

    Değerli paylaşımınız için teşekkür ederim sevgimle.

  • İyiliğin rengi

    16.11.2024 - 14:32

    Sayın Liva Ak, bazı olaylar karşısında yaşanılanlar yüreğimizi burkuyor.

    ''Bir gün büyüyeceksin
    Çocuğum sen, sakın
    Son taşı atma özenle sakla
    Dikmek için
    Zalimlerin mezarları başına''

    Hüseyin Atlansoy, ''Evet Filistin'' şiirinde buna seyirci kalınamayacağını vurgulamış.

    Çocuklar, hayvanlar, yaşlılar kalbimizle görmemizi sağlar. Yaşama dair hakîkati onlardan öğreniriz çoğu zaman.

    Değerli paylaşımınızdan dolayı teşekkür ederim sevgimle.

  • İyiliğin rengi

    13.11.2024 - 01:09

    ''...Okumaktan mana ne? Kişi Hakkı bilmektir...'' Yunus Emre

  • İyiliğin rengi

    11.11.2024 - 00:53

    BENGİSU KOROSU

    ''Biz bir Hızır’ız ama belki bin Hızır gibi
    Biliriz yeryüzünde bengisu illerini
    Namazda yürüyoruz ışıldayan meşalelerle
    Oruçta aydınlığız İsa’yla Meryem’le
    Kulağımızda hep Zebur düğünleri
    Düşümüzde İncil şölenleri
    Ufkumuzda Tevrat ülkeleri
    Sina dağından yapraklar
    Ve Kur’an ordusunu
    Başkentlere götüren bir kumandan gibi
    En soy arap atının üstünde
    Dimdik duran bir başkan gibi
    Bengisu alayının önünde

    Bir göçmen kuş öncüsüdür bengisu
    Baharda gelir dünyaya
    Kışın göçer aya
    Kış yaranın sargı bezi
    Yazın ovada dağda sesi
    Yusuf gömleğinin yıkandığı kaynak ondandır
    Mısır’ın kapıları onunla açılır
    Dâvud’un demirini eriten o
    Karıncanın karnından konuşandır
    Hüthüt onun üstünden yedi kere uçandır

    Evrim günlük sularla
    Devrim irinle kanla
    Bizse dirilişi gözlüyoruz
    Bengisu bengisu kayna ve çağla

    10.

    Şuayb’ın görünmeyeni benim
    Ben öğrettim Musa’ya eşyanın ötesini
    Şarapsız tütünsüz metafiziği
    Köpeği
    Yoksulu duvarını yıkarak koruyan benim
    Balıkçının kayığını delerek
    Çocukları gece yarısı
    Ayakları ters dönük
    Çağıran ve sonsuz kar çöllerine alıp götüren
    Benim adamlarım değil mi
    Arkadaşları kılığında
    Arkadaşlarının seslerini çıkararak...''

    (Sezai Karakoç, Gün Doğmadan Şiirler s.188-190)

  • İyiliğin rengi

    11.11.2024 - 00:47

    ''... Bir ilgi kur
    Mağaralarda çekilen kuralarda
    Yamyamın ülküsünde
    Kabakulakta
    Bile bir bilgi ara

    Hızır Hızır, işçi demek
    Meleğe öykünen demek

    Benim kitabım bu kadardır
    Yazıtım kısadır
    Anıtım yoktur
    Bahar senin öncün
    Güz benim artçım
    Yaz İsa’nın
    Kış Yahya’nın
    Bahar yaz güz kış
    Ben sen İsa ve Yahya
    Bir gülü yetiştirmek için
    Yaratılmışız
    Şükür Tanrıya''

    (Sezai Karakoç, Gün Doğmadan Şiirler s.185-186)

  • Hayme Ana

    10.11.2024 - 13:07

    ''...Yüreğinden inancı ağzından duâyı davranışlarında erdemi eksik etme. Bir de sabırlı ol ki oğul ekşi koruk sabırla üzüm olur...''

    Hayme Ana

  • Gevher Nesibe Hatun

    10.11.2024 - 12:47

    Gevher Nesibe Sultan (Ömrünü şifaya vakfeden sultan)

    …Rivayete göre Gevher Nesibe Sultan, bir kumandanı sever fakat evlenmelerine izin verilmemesi bir süre sonra da kumandanın şehit düşmesi üzerine üzüntüsünden vereme yakalanır. Gıyâseddin Keyhüsrev ölüm döşeğinde olan kızkardeşinden özür diler ve ona son arzusunu sorar. Gevher Nesibe Sultan kendisini unutulmaz kılacak bir istekte bulunur ağabeyinden. Onun gibi hastalanmış, belki çaresiz dertlere düşmüş nice hastalara umut olmak için hekimlerin yetişeceği, hastaların ücretsiz tedavi edileceği bir şifâhane yapılmasını vasiyet eder. Servetini de bu işe vakfeder. Gıyâseddin Keyhüsrev de tahta çıktığında kız kardeşinin vasiyetini yerine getirmek üzere sonradan kendi adıyla anılan bir medrese ve ardından da bir şifâhâne yaptırır…

    Gevher Nesibe Sultan’ın adı Dârüşşifâ’nın taç kapısı üzerinde yer alan sülüsle yazılmış iki satırlık kitabede geçer…

    Bu Dârüşşifâ, Anadolu’da İslami döneme ait en eski hastane ve dünyanın ilk tıp fakültesidir…
    İki bölümden oluşan yapının bir avlusunda hastaların tedavi gördüğü bölüm diğer tarafında tıp eğitimi verilen bölüm bulunmaktadır. Batı bölümünde şifâhâne, doğuda tıp medresesi.
    Gevher Nesibe Sultan’ın vasiyeti üzerine burada tedavi gören hastalardan ücret alınmaz…

    Tüm hastaları dikkate alan uygulama ise hastaların odalarının giriş kapılarının alçak yapılmış olmasıdır. Hastayı muayene etmek için odasına girişte hekimlerin daha ilk anda, kapıdan eğilerek geçmeleri sağlanmıştır. Böylelikle hekimin tevazu ile hareket etmesini ve hastaların da incinmemesini temin etmektir maksat…

    Gevher Nesibe Sultan, yaşadığı üzüntüden başka insanların hayır ve fayda görmesini sağlamıştır. Hastalığa, ayrılığa ve nihayet dermansız bir derde düçar olmasına rağmen derdini ve acısını bir hayra çevirebilmiştir… Yaşamı da hastalığı da anlamlı ve değerlidir insanlık için…

    (Dr. Fatma Bayraktar Karahan, İz Bırakanlar-Medeniyetimizi İnşa Eden Kadınlar s.51-53)

  • İyiliğin rengi

    10.11.2024 - 12:45

    Gevher Nesibe Sultan (Ömrünü şifaya vakfeden sultan)

    …Rivayete göre Gevher Nesibe Sultan, bir kumandanı sever fakat evlenmelerine izin verilmemesi bir süre sonra da kumandanın şehit düşmesi üzerine üzüntüsünden vereme yakalanır. Gıyâseddin Keyhüsrev ölüm döşeğinde olan kızkardeşinden özür diler ve ona son arzusunu sorar. Gevher Nesibe Sultan kendisini unutulmaz kılacak bir istekte bulunur ağabeyinden. Onun gibi hastalanmış, belki çaresiz dertlere düşmüş nice hastalara umut olmak için hekimlerin yetişeceği, hastaların ücretsiz tedavi edileceği bir şifâhane yapılmasını vasiyet eder. Servetini de bu işe vakfeder. Gıyâseddin Keyhüsrev de tahta çıktığında kız kardeşinin vasiyetini yerine getirmek üzere sonradan kendi adıyla anılan bir medrese ve ardından da bir şifâhâne yaptırır…

    Gevher Nesibe Sultan’ın adı Dârüşşifâ’nın taç kapısı üzerinde yer alan sülüsle yazılmış iki satırlık kitabede geçer…

    Bu Dârüşşifâ, Anadolu’da İslami döneme ait en eski hastane ve dünyanın ilk tıp fakültesidir…
    İki bölümden oluşan yapının bir avlusunda hastaların tedavi gördüğü bölüm diğer tarafında tıp eğitimi verilen bölüm bulunmaktadır. Batı bölümünde şifâhâne, doğuda tıp medresesi.
    Gevher Nesibe Sultan’ın vasiyeti üzerine burada tedavi gören hastalardan ücret alınmaz…

    Tüm hastaları dikkate alan uygulama ise hastaların odalarının giriş kapılarının alçak yapılmış olmasıdır. Hastayı muayene etmek için odasına girişte hekimlerin daha ilk anda, kapıdan eğilerek geçmeleri sağlanmıştır. Böylelikle hekimin tevazu ile hareket etmesini ve hastaların da incinmemesini temin etmektir maksat…

    Gevher Nesibe Sultan, yaşadığı üzüntüden başka insanların hayır ve fayda görmesini sağlamıştır. Hastalığa, ayrılığa ve nihayet dermansız bir derde düçar olmasına rağmen derdini ve acısını bir hayra çevirebilmiştir… Yaşamı da hastalığı da anlamlı ve değerlidir insanlık için…

    (Dr. Fatma Bayraktar Karahan, İz Bırakanlar-Medeniyetimizi İnşa Eden Kadınlar s.51-53)

  • İyiliğin rengi

    09.11.2024 - 21:18

    İnsan, ölümü sorguladığında araştırıyor gerçeği.

  • İyiliğin rengi

    09.11.2024 - 15:39

    "... Ölü bir kalp; öksüzü, yetimi, fakiri hor görür.
    Onca güzel şey dururken, gözleri tek kusur görür.
    Güzeli çirkin, inceye kalın, aydınlığa karanlık, artıyı eksi, açı tok görür.
    Velhasıl nasıl görmek istiyorsa öyle görür..."

    (Yaşar Koca, Cümle Âlem Uyandırma Servisi s.32)

  • İyiliğin rengi

    09.11.2024 - 09:30

    Yazdıklarınızı okumuyorum ama siz benim yazdıklarımı okuyorsunuz Kİ NE PAYLAŞIYORSAM HEMEN TEPEMDE BİTİYORSUNUZ. BEN SİZİN KADAR DESPOT, DAYATMACI BİR İNSAN GÖRMEDİM.

  • İyiliğin rengi

    07.11.2024 - 22:05

    Vezir Pehlivan! bu sitede en yazık dediğim insan sizsiniz. İslamı insanlara nasıl kötü tanıtırım bütün çabanız bu burada. Ama gerçekten islamı araştıranlar islamın nasıl bir medeniyat inşâ ettiğini. Peygamber efendimizin inşâ ettiği çağın ahlak, iyilik, güzellik çağı olduğunu gayet iyi biliyor.

  • kapı

    05.11.2024 - 03:34

    "...Başka bir kapı daha var gözlerimizin ümitle aradığı.
    O, öyle bir kapı ki herkes O'na muhtaç.
    Oradan geçilmeden cennet kapısına varılmıyor.
    Bildiğiniz değil mi?
    Allah'ım, Rahmet kapısından geçir bizi."

    Yaşar Koca

  • kapı

    05.11.2024 - 03:21

    "...Allah'ın kapısı çoktur; sadece çalınınca açılan nasip kapısı, her zorluktan sonra açılan kolaylık kapısı, ısrarla çalınınca açılan gayret kapısı, boynumuzu bükünce açılan dua kapısı..."

    Yaşar Koca

  • Bir Hikaye Anlat

    04.11.2024 - 00:05

    Bir gün bir ermişe sevgiyi gerçekten yaşayan bir kişi ile onu dilinden kalbine indirmemiş olan bir kişiyi birbirinden nasıl ayırt ederiz diye sormuşlar.

    Ermiş bakın göstereyim demiş. Önce sevgiyi sözde yaşayan kişileri çağırarak onlara sofra hazırlamış. Hepsi yerlerine oturmuşlar. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar ve arkasından derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar gelmiş. Ermiş davetlilere kaşıkların ucundan tutarak yemeleri gerektiğini söylemiş. Davetliler, çorbaları içmeye çalışmışlar ama kaşıkların sapları o kadar uzunmuş ki çorbayı dökmeden ağızlarına götürmeyi bir türlü becerememişler. En sonunda sofradan öylece aç kalkmışlar.

    Bunun üzerine ermiş; “Şimdi sevgiyi gerçekten bilenleri yemeğe çağıralım.” demiş. Bu defa yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen insanlar sofrada yerlerini almışlar. “Afiyet olsun” denince, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısında oturan kardeşine uzatarak ona çorba içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve sofradan şükrederek kalkmışlar. Ermiş yanındakilere dönerek “İşte, kim ki gerçek sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır. Gerçek pazarında daima alan değil, veren kazançtadır.”

  • didem madak

    03.11.2024 - 16:46

    "...ben işte miraç gecelerinde
    Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım..."

    Didem Madak

  • İyiliğin rengi

    03.11.2024 - 16:25

    "... Rabbim nasıl da cömertsin

    ruhum yoğun yaşadı
    muhakkak benden önce
    bezm-i ezelden beri bu tenden önce
    ruhum yoğun yaşadı..."

    Ebubekir Eroğlu

  • İyiliğin rengi

    03.11.2024 - 15:08

    "...çocukluğumu kalbimde tuttum
    kaynayan suda yumurta gibi
    bilgi erleri aldı uzağımı yakınımı
    ok attık tarihe bir kılı yardı
    tarihi gizli elle yönetilerek
    dolaştı durdu dolaştı durdu ruhum
    bezm-i ezelden başlayarak günlerimi
    bir soru ona ilk yönelen
    cevap olacak da bir soruydu..."

    Ebubekir Eroğlu

  • İyiliğin rengi

    03.11.2024 - 14:29

    "Süleyman peygamberin duasını
    kurak bedenimle taşıyıp durdum
    içimde ne yalnız ölümün
    ne yalnız dirimin geçidi
    kanadım uysallaştı rüzgâr eğildi
    bildiğim
    ne can bir ana çivilenir ne ölüm
    bak bir ölümledir yürüdüğüm"

    Ebubekir Eroğlu

  • İyiliğin rengi

    03.11.2024 - 13:55

    ''Allah'a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.'' (Nisâ, 4/36)

  • şeyh sadi şirazi

    30.10.2024 - 01:19

    "Üslup yanlış kullanıldığında, sözün celladı oluverir." Sadi Şirazi

  • İyiliğin rengi

    29.10.2024 - 13:23

    "Hayat, inanan ve salih ameller işleyenler dışında hiç kimsenin kazanamadığı bir oyundur."

    Aliya İzzetbegoviç

  • ibrahim tenekeci

    29.10.2024 - 12:24

    "...Dört kitapta yeri var; insan ölümlü.
    Ey ölüm, lafını unutma..."

    İbrahim Tenekeci

  • İyiliğin rengi

    29.10.2024 - 12:17

    "...Sesine renk veren türlü bitkiler
    Cennet oluyordur, sanki öyledir
    Cennet diyorum, bu da bir şeydir
    Önce çocuklar! Değil mi dünya..."

    İbrahim Tenekeci

Toplam 363 mesaj bulundu