her zaman da rahat döşeğinde ölünmez ki
böylesi ölümler de varmış diyip ölümlerden ölüm dilendiği bir noktadayız.
dünyanın sonunu getirip kendileri ona kazık mı çakacaklarını sanıyorlar acaba
gitme ey gerdanlığı inci ve mercan olan
ölümlü vakitlerde hayatıma can olan
masiva denizinde kalanların feneri
ayrılığı intihar, aşkı imtihan olan.
Nurullah GENÇ
haymatlos
rabbimden rahmetler dilerim anneniz ve tüm ölmüşlerimiz için.
rabbim mekanını cennet kılsın inşallah.
tüm müslüman aleminin mevlid kandilini kutlarım.
hayırlı kandiller
iyi arınmalar.
dururum
Pencerelerinden metropol kokusunun değil
toprak ve ot kokusunun girdiği
her şeyi insan için olan insana göre bir oda
bir takım takımların değil
insanın kiralayacağı bir oda
eşyaların değil
insanın olacağı
eşyaların değil insanın yaşayacağı bir oda
durur beklerim orada
dağ başlarında, kalabalıklarda, haksızlıklarda
koparılıp soldurulan bir çiçekte, elektrikli araçlarda
ciddi parasızlıklardamaddi manevi işkencelerde
telefonla kız tavlayangencin neşesinde, parfümünde
durur beklerim orada
bunalım geçiren çok iyi bir insan serbest
hanımların gecelerinde
içip içip yatmaların arefesinde, ertesinde
balkonsuz ve manzarasız sosyal konutlarda
çocukları ve insanları sevdiklerini sanan
sanatçı kardeşlerimin sanatlarında
güreşçi develere benzeyen meşhur adamların
aksesuarlarında
durur beklerim orada
kar yağışını seyrederken kıyıya vuran
küçük
köpüksüz bir dalgada
durur beklerim orada
nesli tükenmiş zanaatlarda ve zanaatkarlarda
apartmanlar arasına sıkıştırılmış
çocuk ve araba parklarında
her sınıf vatandaşın iç ve dış piyasaya karşı giriştiği
büyük milli ama normal taarruzlarda
benden sonrakinin benden önce dolmuşa binme
çağdaşlığında
durur beklerim
doğum günü, sünnet evlenme kayıp ve ölüm
ilanlarında
içki müzik ortamlarında doğan ve çok kısa süren
maceralarda
taşıma sularda havacıvalarla sürüp giden evliliklerin
karmaşasında
paralarda bankalarda, kasalarda altınlarda hesaplarda
kitaplarda
durur beklerim
oralarını buralarını, kesif zevk veren uzuvlarını yoran
mevzun ve atletik vücutlarını yoran
ama kafalarını yormayan
eskaza yorarlarsa sıkılanların
kibarlıklarında kişilik makyajlarında ve yüzlerindeki makyajlarda
durur beklerim
yetinenlerin dangalaklığında
yağmurun altında, bahar dalında
dururum
huzuru sükunu yurt dışında bulan vatandaşlarla
ünlü ünsüz sanatçılarımızın ortak kaygılarında
bazı bilimsellerin karışık kafalarında
sakallarında batıya hayranlıklarında
olay genelde yani şey gibi oldu
tamam mı ve benzeri sözcüklerle
her şeyi anlatabilenlerin konuşmalarında
yeme içme mal mülk üst baş konularındaki
modalarla donatılmış
mamür ve müreffehama biraz yabancılaşmaların
ömründe
dururum
bilumum avantajlarda, fırsatlarda
tezgahlarda
kiminle neden evlendiğini çok iyi bilen
kiminle neden evleneceğini çok iyi hesap etmiş
olanların ebedii saadet tablolarında
on sekiz yaşını doldurmuşlukların özgürlüklerin
başı bozukların bütün aşılarını yaptırmış, haplarını almışların rüştlerinde
erkeklerin yemek kadınların görüşme tekliflerinde
dururum
çok iyi hazırlanmış sofralarda
nefislerde harikalarda
çok zevklilerde
artık korkusuzca gidebiliriz her yere
ne iyi oldu ne iyi eğlendik çok keyifliyim bu gece diyenlerin
ve mutluluk durumu olanların boşa giden sesinde
dururum
günümüz insanının haz ve lezzet altı, hurdahış
oluşunda
dururum
kumların üstünde ve güneşin altında değil
ağaç yada çardak altında
öküz gibi saatlerce tahta bir masada
rakı içip keyif çatan sağlıklıların
gittikçe azalan beyin kıvrımlarında
dururum işte önemli değil
yeter yukarıdaki oda
dururum
Pencerelerinden metropol kokusunun değil
toprak ve ot kokusunun girdiği
her şeyi insan için olan insana göre bir oda
bir takım takımların değil
insanın kiralayacağı bir oda
eşyaların değil
insanın olacağı
eşyaların değil insanın yaşayacağı bir oda
durur beklerim orada
dağ başlarında, kalabalıklarda, haksızlıklarda
koparılıp soldurulan bir çiçekte, elektrikli araçlarda
ciddi parasızlıklardamaddi manevi işkencelerde
telefonla kız tavlayangencin neşesinde, parfümünde
durur beklerim orada
bunalım geçiren çok iyi bir insan serbest
hanımların gecelerinde
içip içip yatmaların arefesinde, ertesinde
balkonsuz ve manzarasız sosyal konutlarda
çocukları ve insanları sevdiklerini sanan
sanatçı kardeşlerimin sanatlarında
güreşçi develere benzeyen meşhur adamların
aksesuarlarında
durur beklerim orada
kar yağışını seyrederken kıyıya vuran
küçük
köpüksüz bir dalgada
durur beklerim orada
nesli tükenmiş zanaatlarda ve zanaatkarlarda
apartmanlar arasına sıkıştırılmış
çocuk ve araba parklarında
her sınıf vatandaşın iç ve dış piyasaya karşı giriştiği
büyük milli ama normal taarruzlarda
benden sonrakinin benden önce dolmuşa binme
çağdaşlığında
durur beklerim
doğum günü, sünnet evlenme kayıp ve ölüm
ilanlarında
içki müzik ortamlarında doğan ve çok kısa süren
maceralarda
taşıma sularda havacıvalarla sürüp giden evliliklerin
karmaşasında
paralarda bankalarda, kasalarda altınlarda hesaplarda
kitaplarda
durur beklerim
oralarını buralarını, kesif zevk veren uzuvlarını yoran
mevzun ve atletik vücutlarını yoran
ama kafalarını yormayan
eskaza yorarlarsa sıkılanların
kibarlıklarında kişilik makyajlarında ve yüzlerindeki makyajlarda
durur beklerim
yetinenlerin dangalaklığında
yağmurun altında, bahar dalında
dururum
huzuru sükunu yurt dışında bulan vatandaşlarla
ünlü ünsüz sanatçılarımızın ortak kaygılarında
bazı bilimsellerin karışık kafalarında
sakallarında batıya hayranlıklarında
olay genelde yani şey gibi oldu
tamam mı ve benzeri sözcüklerle
her şeyi anlatabilenlerin konuşmalarında
yeme içme mal mülk üst baş konularındaki
modalarla donatılmış
mamür ve müreffehama biraz yabancılaşmaların
ömründe
dururum
bilumum avantajlarda, fırsatlarda
tezgahlarda
kiminle neden evlendiğini çok iyi bilen
kiminle neden evleneceğini çok iyi hesap etmiş
olanların ebedii saadet tablolarında
on sekiz yaşını doldurmuşlukların özgürlüklerin
başı bozukların bütün aşılarını yaptırmış, haplarını almışların rüştlerinde
erkeklerin yemek kadınların görüşme tekliflerinde
dururum
çok iyi hazırlanmış sofralarda
nefislerde harikalarda
çok zevklilerde
artık korkusuzca gidebiliriz her yere
ne iyi oldu ne iyi eğlendik çok keyifliyim bu gece diyenlerin
ve mutluluk durumu olanların boşa giden sesinde
dururum
günümüz insanının haz ve lezzet altı, hurdahış
oluşunda
dururum
kumların üstünde ve güneşin altında değil
ağaç yada çardak altında
öküz gibi saatlerce tahta bir masada
rakı içip keyif çatan sağlıklıların
gittikçe azalan beyin kıvrımlarında
dururum işte önemli değil
yeter yukarıdaki oda
seyrek gülüş sen ne güzel bir şeysin
nazlanırsın ama bir gün gelirsin'
düşen bir yaprağa bağladım hayatımı
olsun artık diyorum ne olacaksa
paralı asker miyim neyim ben
ekleyip duruyorum sabahları akşama
ve kendimi arıyorum meşgul çalıyor
gerçi söylenmez böyle şeyler uluorta
aşk diyor başka bir şey demiyor kalbim
nasıl bir dostluk ki bu,hem kadim
hem de mayhoş elma tadında.
kendimi de koysam ayağımın altına
yine de yetişemiyorum ey aşk,
omzunun hizasına.
çünkü bende birikiyor her şeyin tortusu
ve ayağını kaldırıyor dünya,konuşurken benimle.
budanan oğullar gibiyim,sessiz ve narin
nereye konsam geri sayım başlıyor
kurcalıyor beni bir çırağın elleri
ah,unufak olsam ve desem ki
ağzın tat görmesin hayat
kandırdın beni.
sorma,
elim kırılsın bir daha
dokunursam güneşe.
seyrek gülüş sen ne güzel bir şeysin
nazlanırsın ama bir gün gelirsin'
düşen bir yaprağa bağladım hayatımı
olsun artık diyorum ne olacaksa
paralı asker miyim neyim ben
ekleyip duruyorum sabahları akşama
ve kendimi arıyorum meşgul çalıyor
gerçi söylenmez böyle şeyler uluorta
aşk diyor başka bir şey demiyor kalbim
nasıl bir dostluk ki bu,hem kadim
hem de mayhoş elma tadında.
kendimi de koysam ayağımın altına
yine de yetişemiyorum ey aşk,
omzunun hizasına.
çünkü bende birikiyor her şeyin tortusu
ve ayağını kaldırıyor dünya,konuşurken benimle.
budanan oğullar gibiyim,sessiz ve narin
nereye konsam geri sayım başlıyor
kurcalıyor beni bir çırağın elleri
ah,unufak olsam ve desem ki
ağzın tat görmesin hayat
kandırdın beni.
sorma,
elim kırılsın bir daha
dokunursam güneşe.
Amerika her şeyimi verdim sana, şimdi bir hiçim
17 Ocak 1956 ve iki dolar yirmi-yedi sent.
Kendi kafam bile destek değil bana.
İnsanlarla savaşı ne zaman sona erdireceğiz Amerika?
Al şu atom bombanı kıçına sok.
Kafam bozuk, Amerika, bir de sen üstüme varma,
Kafam yerine gelene dek şiir miir de yazmayacağım.
Söyle bana Amerika ne zaman melekleşeceksin sen?
Ne zaman anadan doğma olacaksın
Ne zaman bakacaksın mezarlıktan Amerika?
Ne zaman milyonlarca troçkistine yakışır olacaksın?
Amerika, kitaplıkların niçin gözyaşı ile dolu?
Amerika, Hindistan'a yumurtaları ne zaman yollayacaksın?
Amerika bu senin kılı kırk yarmalarından bıktım artık.
Ne zaman süpermarket'e gidip, şu güzel gözlerim için
gerekenleri alabileceğim?
Amerika, her şeyin bir yana, eksiksiz olan bir sen varsın
bir de ben, öbür dünya değil.
Şu makinalarına da dayanasım kalmadı Amerika, bil.
Bende bir ermiş olma isteği uyandırdın.
Bu tartışmayı çözmek için bir başka yol olmalı.
Burroughs şimdi Tanca'da, sanmıyorum ki geri dönsün
Korkunç bir şey olurdu bu.
Sen de korkunç musun Amerika yoksa bir oyun mu bu?
Saplantımdan döneceğimi sanıyorsan aldanıyorsun.
Öyle üstüme varma Amerika, ne yaptığımı biliyorum ben.
Amerika, erikler çiçek döküyor.
Aylardır gazete okuduğum yok, her gün
cinayetten birisi Kodesi boyluyor.
Amerika, Wobblie'lere tutkunum ben.
Küçükken komünisttim Amerika, özür mözür de dilemiyorum
şimdi her fırsatta esrar çekiyorum.
Günlerce evde oturup iş olsun diye kilerdeki gülleri seyrediyorum.
Chinatown'a gittiğimde kafayı çekiyorum ölesiye,
ama hiç kimselerle yatamıyorum.
Bu işin içinde bir şamata olduğunu sanıyorum.
Ah! Sen beni Marx okurken görmeliydin Amerika.
Ruh doktorum hiçbir şeyin yok diyor.
Hiçbir şeyim yok gerçekten, Tanrı' ya yakarma dahil.
Mistik görünümlerim ve kozmik titreşimlerim var yalnız.
Amerika, daha sana Max Amcam Rusya'dan döndükten sonra
ona yaptıklarından söz açmadım.
Sana sesleniyorum Amerika.
Heyecanlarının daha Time eliyle yönetilmesine göz yumacak mısın?
Ben Time'a tutkunum Amerika
Her hafta bir tane alıp okuyorum
Köşebaşındaki şekercinin yanından geçerken kapağı beni gözlüyor
Onu Berkeley Halk Kitaplığı'nın bodrum katında okuyorum.
Sana hep sorumluluktan söz ediyor. İş adamları ciddi.
Film yapımcıları ciddi. Herkes ciddi, ben hariç.
Zaman zaman Amerika ben değil miyim diye düşündüğüm oluyor.
Yeniden kendi kendimle konuşmaya başladım işte.
Asya bana karşı ayaklanıyor Amerika.
Bir metelik talihim yok.
En iyisi ulusal kaynakları inceleyip, onlara dönmek.
Ulusal kaynaklarım, biliyorum, iki parça esrar,
binlerce cinsiyet organı, saatde 1400 mil hızla giden
bir özel basılmaz edebiyat ve yirmibeşbin tımarhane.
Cezaevlerinden ve beşbin güneş ışığı altında saksılarda
Yaşayan fakir fukaradan sözetmiyorum.
Fransa'daki kerhaneleri kaldırdım, şimdi sıra Tanca'da.
Katolik olmasına katoliğim ama gene de Başkan olmak istiyorum.
Amerika senin bu alık ve çılgın havanda nasıl kutsal bir yakarma yazabilirim?
Dörtlüklerime Henry Ford gibi devam edeceğim,
yazdıklarım onun çıkardığı otomobiller kadar
kişisel, üstelik her biri değişik cinsiyetten.
Amerika dörtlüklerimi peşin para 2500 dolardan satarım sana,
eski dörtlüklerimi de 500 eksiğine alırım.
Amerika Tom Mooney'i serbest bırak.
Amerika İspanyol cumhuriyetçilerini kurtar.
America Sacco ve Vanzetti ölmemeli. Amerika ben Scottsboro çocuklarıyım.
Amerika, yedi yaşımdayken anam hücre toplantılarında götürürdü beni,
orda bize leblebi satarlardı, bir karneye bir avuç leblebi
beş sent ve söylev beleşti
herkes bir melekti orda Amerika ve işçiler karşı iyi
duygularla doluydu herkes içtendi Amerika ve bilemezsin
parti 1833'de nasıl iyiydi ve Scott Nearing ne hoş
bir ihtiyardı Bloor Ana bir seferinde nasıl da ağlatmıştı
beni bir kez İsrael Amter'i görmüştüm orda.
Her biri birer casus olmalıydı onların.
Amerika biliyorum gerçekten savaşmak istemiyorsun.
Amerika onlar rus haydutları biliyorum.
Ruslar onlar Ruslar ve Çinliler. Ve Ruslar. Ve Ruslar.
Rusya bizi canlı canlı gövdeye indirmek istiyor.
Lüpletmek istiyor. Gücünde çılgına dönmüş Moskof.
Elimizden arabalarımızı ve garajlarımızı almak istiyor.
Chicago'yu ele geçirmek istiyor. Onun kızıl Reader Digest'a İhtiyacı var.
Bizim otomobil fabrikalarımızı Sibirya'ya taşımak istiyor.
Benzin istasyonlarımızı o büyük iğrenç bürokrasi yönetsin istiyor.
İyi bir şey değil bu.
O kızılderililere okuma yazma öğretmek istiyor.
Onun güçlü kuvvetli zencilere ihtiyacı var.
Bizi günde on-altı saat çalıştırmak istiyor.
İmdat.
Amerika bu iş ciddi.
Amerika ben bunları televizyona bakarak çıkarıyorum.
Amerika doğru mu bunlar ?
Hemen çalışmaya başlasam iyi olacak, öyle görülüyor.
Ama orduya yazılmak istemiyorum, ne de fabrikalarda tasviye tekerleği çevirmek,miyobun biriyim, üstelik kafadan çatlak.
Amerika dönsün çark. Nasılı masılı yok. Şu oğlan omuzlarımızla dönsün.(Ferit Edgü ve Orhan Duru'nun çevirisiyle)Allen Ginsberg
ya sen gel ya beni de yanına aldırAğzının bir kıvrımından cesaret bularak
ter yürekte susayışlar yaratan yağmurlara açıldım
kalmışsa tomurcuklar önünde sendeleyen çocuklar
kalmışsa bir kaç ısrar ölümle yarışacak
onların yardımıyla dünyamıza acıdım.Dünya. Çıplak omuzlar üzerinde duran.
Herkes alışkın dölyatağı bersalarla ağulanmış bir dünyaya
Benimse dar
çünkü dargın havsalamın
gücü yok bazı şeyleri taşımaya.
Önce kalbim lanete çarpa çarpa gümrah
sonra kalbim gümrah ırmakları tanımaktan kaygulu
sakın Styks sularının heyulası sanmayın
er gövdesinde dolaşan bulutun simyası bu,
biraz üzgün ve Ömer öfkesinde biraz
öyle hisab katındayım ki katlim savcılardan sorulmaz
ne kireç badanalı evlerde doğmuş olmak
ne ellerin hırsla yaban tutuşu
ne fabrikalarda biteviye üretilmekte olan kahır
dev iştihasıyla bende kabaran aşkı
yetmez karşılamaya.
İnsanlar
hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır
o ferah ve delişmen birçok alınlarda
betondan tanrılara kulluğun zırhı vardır
çelik teller ve baruttan çatılınca iskeletim
şakaklarıma dayanınca güneş
can çekişen bir sansar edasıyla
uğultudan farkedilmez olunca konuştuğum
kadınların sahiden doğurduğuna
toprağın da sürüldüğüne inanmıyorum
nicedir kavrayamam haller içinde halim
demiri bir hecenin sıcağında eriyor iken gördüm
bir somunu bölünce silkinen gökyüzünü
su içtiğim tas bana merhaba dedi, duydum
duydum yağmurların gövdemden ağdığını.Sen ol küçük bir kıvrımdan, bir heceden
aşk için bir vaha değil aşka otağ yaratan
sen ol zihnimde yüzen dağınık şarkıları
bir harfin başlattığı yangın ile söndür
beni bir ses sahibi kıl, kefarete hazırım
öyle mahzun
ki hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın.
Biz her şeye,
esirgeyen ve bağışlayan,
çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan,
hep esirgeyen ve hep bağışlayan
rabbin adıyla başlayan adamlarız anna.büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan.
sanayi devriminde bile,
karanlık, rutubetli, çok bağırışlı,
çok nefessiz, çok sabahsız, çok aşksız, çok çiçeksiz, çok neşesiz, çok kitapsız
bir fabrikada hayatta kaldık sırf bu yüzden.piyasaların hınçla dolu iniş çıkışlarına kalbimiz dayanıyor bir şekilde.
kalbimiz derken,
ilk gençliğimiz, sakalımız,
bir kasetin iki yüzüne de ard arda kaydedip dinlediğimiz şarkımız diyorum
aslında.
işte böyle yaşıyoruz ve yaşamak da sana dair uzayıp giden bir özleme dönüşüyor.
insaf et anna!gidelim buradan.
senin masumiyetini,
bilgelik zamanlarından kalma sırları,
dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim.
hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.
ölelim diyecektim az kalsın.
ölmeyelim.
hiç ölmeyelim anna.
sarılalım diyecektim az kalsın.
içimden böyle şeyler de geçiyor işte.
sarılalım, dudakların…
tamam sustum.gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum.
şiir kalsın istersen, sadece otursak.
oturmasan da olur benimle,sadece ellerimi tut.
ellerimi tutma dilersen sadece yüzüme bak.
yüzüme bak ama anna, yüzüme bak.
gözlerime bak, gözlerimin içine bak.
gözlerim biraz karanlık.
içinde cenkler, ayinler, kesik damarlar,
kapıları yumruklayışlar, cipralexler, turgutlar, edipler,sezailer,
siyahlar, beyazlar, uykusuzluklar, bitmeyen başağrıları, bildirilerin öfkesi,
duvarlara uzun dalmışlıklar var.gözlerim biraz yorgun.
içinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler,
bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler…
bekleyişler anna.köylü çocukların parasız yatılı sonuçları mesela.
nişanlısı askerde kızlar,
kızı ölüm orucundaki baba,
babası tersanede oğul,
oğlu şizofren anne.hepsini sayamam gerçi, utançlarım da var.
ama geçecek hepsi, geçecek.
şifalı gözlerin her şeyi iyi edecek.
gözlerimin içine bakmaktan korkma anna.
sen adımını attığın andan itibaren
hira dinginliğine dönüşecek ortalık.
Tarık Tufan
Biz her şeye,
esirgeyen ve bağışlayan,
çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan,
hep esirgeyen ve hep bağışlayan
rabbin adıyla başlayan adamlarız anna.büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan.
sanayi devriminde bile,
karanlık, rutubetli, çok bağırışlı,
çok nefessiz, çok sabahsız, çok aşksız, çok çiçeksiz, çok neşesiz, çok kitapsız
bir fabrikada hayatta kaldık sırf bu yüzden.piyasaların hınçla dolu iniş çıkışlarına kalbimiz dayanıyor bir şekilde.
kalbimiz derken,
ilk gençliğimiz, sakalımız,
bir kasetin iki yüzüne de ard arda kaydedip dinlediğimiz şarkımız diyorum
aslında.
işte böyle yaşıyoruz ve yaşamak da sana dair uzayıp giden bir özleme dönüşüyor.
insaf et anna!gidelim buradan.
senin masumiyetini,
bilgelik zamanlarından kalma sırları,
dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim.
hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.
ölelim diyecektim az kalsın.
ölmeyelim.
hiç ölmeyelim anna.
sarılalım diyecektim az kalsın.
içimden böyle şeyler de geçiyor işte.
sarılalım, dudakların…
tamam sustum.gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum.
şiir kalsın istersen, sadece otursak.
oturmasan da olur benimle,sadece ellerimi tut.
ellerimi tutma dilersen sadece yüzüme bak.
yüzüme bak ama anna, yüzüme bak.
gözlerime bak, gözlerimin içine bak.
gözlerim biraz karanlık.
içinde cenkler, ayinler, kesik damarlar,
kapıları yumruklayışlar, cipralexler, turgutlar, edipler,sezailer,
siyahlar, beyazlar, uykusuzluklar, bitmeyen başağrıları, bildirilerin öfkesi,
duvarlara uzun dalmışlıklar var.gözlerim biraz yorgun.
içinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler,
bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler…
bekleyişler anna.köylü çocukların parasız yatılı sonuçları mesela.
nişanlısı askerde kızlar,
kızı ölüm orucundaki baba,
babası tersanede oğul,
oğlu şizofren anne.hepsini sayamam gerçi, utançlarım da var.
ama geçecek hepsi, geçecek.
şifalı gözlerin her şeyi iyi edecek.
gözlerimin içine bakmaktan korkma anna.
sen adımını attığın andan itibaren
hira dinginliğine dönüşecek ortalık.
Tarık Tufan
bazı ifadeler bazı kalıp sözler ne kadar tehlikelidir. kontrolden çıkmış, sonucu kestirilemez şeyleri, umut kestiğimiz , artık yapılacak hiçbir şeyin olmadığı durumları allaha havale ederiz.
başarılı olduğumuz şeyleri biz yapmışızdır,
başarısızlık olasılıkları allahın işidir.
oysa hangi işimizi biz yapmışızdır,
yoksa her işimizi gerçekte bizim elimizle rabbim mi takdir etmiştir.
Bir kaç hata önceydi;
gözlerimdeki yabancıdan,
hayallerimdeki boşluktan önce.
Anlamı vardı sevişmelerin,
rakı ile balığın,
sarılıp film izlemenin.
Yıldızların fotoğrafı yakamozlar,
deniz kokusu ciğerlerimde;
hala güzeldi yaşamak,
güzeldi hayal kurmak.
On üç yıl önceydi
yanında heyecanlandığım son kadın,
kendim olmadan önce,
yatağımdaki yabancılardan önce.
Anlamı vardı gülümsemelerin,
verilen sözlerin,
birlikte uyanmanın.
Bir kaç hata önceydi;
gözlerimdeki yabancıdan,
hayallerimdeki boşluktan önce.
Kendim olmadan önce.
düşlerin en güzelinde çıktın karşıma, 90’ların başıydı
Ankara bizi ağırlayan geniş bir handı
kalabalıktı, karışıktı, onun da vardı geceleri ay ışığı pek alımlı
ama sisli, puslu, dumanlıydı
seni sımsıcak uyutmak geçti içimden
sonra da seyretmek uykunu, yerin Cebeci civarı
ben yalnız adam, baktım sana uzun uzun odamın penceresinden
üstelik aramızda dizi dizi tepeler vardı
olsundu, seni görmese ela gözlerim ne çıkardı
serbest kürsü
16.10.2023 - 10:48herkes yorgun her kes bitkin
duygusunu öfkesini neye kime yönelteceğini bilememenin aczi içinde.
serbest kürsü
16.10.2023 - 10:46her zaman da rahat döşeğinde ölünmez ki
böylesi ölümler de varmış diyip ölümlerden ölüm dilendiği bir noktadayız.
dünyanın sonunu getirip kendileri ona kazık mı çakacaklarını sanıyorlar acaba
gecenin tenhasına bir söz bırak
29.09.2023 - 14:26alev alatlı çok iyi tuna kafkas
profiline baktım da orada gördüm.
serbest kürsü
26.09.2023 - 13:52gitme ey gerdanlığı inci ve mercan olan
ölümlü vakitlerde hayatıma can olan
masiva denizinde kalanların feneri
ayrılığı intihar, aşkı imtihan olan.
Nurullah GENÇ
serbest kürsü
26.09.2023 - 13:50haymatlos
rabbimden rahmetler dilerim anneniz ve tüm ölmüşlerimiz için.
rabbim mekanını cennet kılsın inşallah.
tüm müslüman aleminin mevlid kandilini kutlarım.
hayırlı kandiller
iyi arınmalar.
serbest kürsü
15.06.2023 - 13:35dururum
Pencerelerinden metropol kokusunun değil
toprak ve ot kokusunun girdiği
her şeyi insan için olan insana göre bir oda
bir takım takımların değil
insanın kiralayacağı bir oda
eşyaların değil
insanın olacağı
eşyaların değil insanın yaşayacağı bir oda
durur beklerim orada
dağ başlarında, kalabalıklarda, haksızlıklarda
koparılıp soldurulan bir çiçekte, elektrikli araçlarda
ciddi parasızlıklardamaddi manevi işkencelerde
telefonla kız tavlayangencin neşesinde, parfümünde
durur beklerim orada
bunalım geçiren çok iyi bir insan serbest
hanımların gecelerinde
içip içip yatmaların arefesinde, ertesinde
balkonsuz ve manzarasız sosyal konutlarda
çocukları ve insanları sevdiklerini sanan
sanatçı kardeşlerimin sanatlarında
güreşçi develere benzeyen meşhur adamların
aksesuarlarında
durur beklerim orada
kar yağışını seyrederken kıyıya vuran
küçük
köpüksüz bir dalgada
durur beklerim orada
nesli tükenmiş zanaatlarda ve zanaatkarlarda
apartmanlar arasına sıkıştırılmış
çocuk ve araba parklarında
her sınıf vatandaşın iç ve dış piyasaya karşı giriştiği
büyük milli ama normal taarruzlarda
benden sonrakinin benden önce dolmuşa binme
çağdaşlığında
durur beklerim
doğum günü, sünnet evlenme kayıp ve ölüm
ilanlarında
içki müzik ortamlarında doğan ve çok kısa süren
maceralarda
taşıma sularda havacıvalarla sürüp giden evliliklerin
karmaşasında
paralarda bankalarda, kasalarda altınlarda hesaplarda
kitaplarda
durur beklerim
oralarını buralarını, kesif zevk veren uzuvlarını yoran
mevzun ve atletik vücutlarını yoran
ama kafalarını yormayan
eskaza yorarlarsa sıkılanların
kibarlıklarında kişilik makyajlarında ve yüzlerindeki makyajlarda
durur beklerim
yetinenlerin dangalaklığında
yağmurun altında, bahar dalında
dururum
huzuru sükunu yurt dışında bulan vatandaşlarla
ünlü ünsüz sanatçılarımızın ortak kaygılarında
bazı bilimsellerin karışık kafalarında
sakallarında batıya hayranlıklarında
olay genelde yani şey gibi oldu
tamam mı ve benzeri sözcüklerle
her şeyi anlatabilenlerin konuşmalarında
yeme içme mal mülk üst baş konularındaki
modalarla donatılmış
mamür ve müreffehama biraz yabancılaşmaların
ömründe
dururum
bilumum avantajlarda, fırsatlarda
tezgahlarda
kiminle neden evlendiğini çok iyi bilen
kiminle neden evleneceğini çok iyi hesap etmiş
olanların ebedii saadet tablolarında
on sekiz yaşını doldurmuşlukların özgürlüklerin
başı bozukların bütün aşılarını yaptırmış, haplarını almışların rüştlerinde
erkeklerin yemek kadınların görüşme tekliflerinde
dururum
çok iyi hazırlanmış sofralarda
nefislerde harikalarda
çok zevklilerde
artık korkusuzca gidebiliriz her yere
ne iyi oldu ne iyi eğlendik çok keyifliyim bu gece diyenlerin
ve mutluluk durumu olanların boşa giden sesinde
dururum
günümüz insanının haz ve lezzet altı, hurdahış
oluşunda
dururum
kumların üstünde ve güneşin altında değil
ağaç yada çardak altında
öküz gibi saatlerce tahta bir masada
rakı içip keyif çatan sağlıklıların
gittikçe azalan beyin kıvrımlarında
dururum işte önemli değil
yeter yukarıdaki oda
gecenin tenhasına bir söz bırak
15.06.2023 - 12:45dururum
Pencerelerinden metropol kokusunun değil
toprak ve ot kokusunun girdiği
her şeyi insan için olan insana göre bir oda
bir takım takımların değil
insanın kiralayacağı bir oda
eşyaların değil
insanın olacağı
eşyaların değil insanın yaşayacağı bir oda
durur beklerim orada
dağ başlarında, kalabalıklarda, haksızlıklarda
koparılıp soldurulan bir çiçekte, elektrikli araçlarda
ciddi parasızlıklardamaddi manevi işkencelerde
telefonla kız tavlayangencin neşesinde, parfümünde
durur beklerim orada
bunalım geçiren çok iyi bir insan serbest
hanımların gecelerinde
içip içip yatmaların arefesinde, ertesinde
balkonsuz ve manzarasız sosyal konutlarda
çocukları ve insanları sevdiklerini sanan
sanatçı kardeşlerimin sanatlarında
güreşçi develere benzeyen meşhur adamların
aksesuarlarında
durur beklerim orada
kar yağışını seyrederken kıyıya vuran
küçük
köpüksüz bir dalgada
durur beklerim orada
nesli tükenmiş zanaatlarda ve zanaatkarlarda
apartmanlar arasına sıkıştırılmış
çocuk ve araba parklarında
her sınıf vatandaşın iç ve dış piyasaya karşı giriştiği
büyük milli ama normal taarruzlarda
benden sonrakinin benden önce dolmuşa binme
çağdaşlığında
durur beklerim
doğum günü, sünnet evlenme kayıp ve ölüm
ilanlarında
içki müzik ortamlarında doğan ve çok kısa süren
maceralarda
taşıma sularda havacıvalarla sürüp giden evliliklerin
karmaşasında
paralarda bankalarda, kasalarda altınlarda hesaplarda
kitaplarda
durur beklerim
oralarını buralarını, kesif zevk veren uzuvlarını yoran
mevzun ve atletik vücutlarını yoran
ama kafalarını yormayan
eskaza yorarlarsa sıkılanların
kibarlıklarında kişilik makyajlarında ve yüzlerindeki makyajlarda
durur beklerim
yetinenlerin dangalaklığında
yağmurun altında, bahar dalında
dururum
huzuru sükunu yurt dışında bulan vatandaşlarla
ünlü ünsüz sanatçılarımızın ortak kaygılarında
bazı bilimsellerin karışık kafalarında
sakallarında batıya hayranlıklarında
olay genelde yani şey gibi oldu
tamam mı ve benzeri sözcüklerle
her şeyi anlatabilenlerin konuşmalarında
yeme içme mal mülk üst baş konularındaki
modalarla donatılmış
mamür ve müreffehama biraz yabancılaşmaların
ömründe
dururum
bilumum avantajlarda, fırsatlarda
tezgahlarda
kiminle neden evlendiğini çok iyi bilen
kiminle neden evleneceğini çok iyi hesap etmiş
olanların ebedii saadet tablolarında
on sekiz yaşını doldurmuşlukların özgürlüklerin
başı bozukların bütün aşılarını yaptırmış, haplarını almışların rüştlerinde
erkeklerin yemek kadınların görüşme tekliflerinde
dururum
çok iyi hazırlanmış sofralarda
nefislerde harikalarda
çok zevklilerde
artık korkusuzca gidebiliriz her yere
ne iyi oldu ne iyi eğlendik çok keyifliyim bu gece diyenlerin
ve mutluluk durumu olanların boşa giden sesinde
dururum
günümüz insanının haz ve lezzet altı, hurdahış
oluşunda
dururum
kumların üstünde ve güneşin altında değil
ağaç yada çardak altında
öküz gibi saatlerce tahta bir masada
rakı içip keyif çatan sağlıklıların
gittikçe azalan beyin kıvrımlarında
dururum işte önemli değil
yeter yukarıdaki oda
gecenin tenhasına bir söz bırak
15.06.2023 - 12:43serbest kürsü
15.06.2023 - 12:42serbest kürsü
13.06.2023 - 13:15güzel gerçekten de küp şeker
gecenin tenhasına bir söz bırak
13.06.2023 - 13:13seyrek gülüş sen ne güzel bir şeysin
nazlanırsın ama bir gün gelirsin'
düşen bir yaprağa bağladım hayatımı
olsun artık diyorum ne olacaksa
paralı asker miyim neyim ben
ekleyip duruyorum sabahları akşama
ve kendimi arıyorum meşgul çalıyor
gerçi söylenmez böyle şeyler uluorta
aşk diyor başka bir şey demiyor kalbim
nasıl bir dostluk ki bu,hem kadim
hem de mayhoş elma tadında.
kendimi de koysam ayağımın altına
yine de yetişemiyorum ey aşk,
omzunun hizasına.
çünkü bende birikiyor her şeyin tortusu
ve ayağını kaldırıyor dünya,konuşurken benimle.
budanan oğullar gibiyim,sessiz ve narin
nereye konsam geri sayım başlıyor
kurcalıyor beni bir çırağın elleri
ah,unufak olsam ve desem ki
ağzın tat görmesin hayat
kandırdın beni.
sorma,
elim kırılsın bir daha
dokunursam güneşe.
serbest kürsü
13.06.2023 - 11:11seyrek gülüş sen ne güzel bir şeysin
nazlanırsın ama bir gün gelirsin'
düşen bir yaprağa bağladım hayatımı
olsun artık diyorum ne olacaksa
paralı asker miyim neyim ben
ekleyip duruyorum sabahları akşama
ve kendimi arıyorum meşgul çalıyor
gerçi söylenmez böyle şeyler uluorta
aşk diyor başka bir şey demiyor kalbim
nasıl bir dostluk ki bu,hem kadim
hem de mayhoş elma tadında.
kendimi de koysam ayağımın altına
yine de yetişemiyorum ey aşk,
omzunun hizasına.
çünkü bende birikiyor her şeyin tortusu
ve ayağını kaldırıyor dünya,konuşurken benimle.
budanan oğullar gibiyim,sessiz ve narin
nereye konsam geri sayım başlıyor
kurcalıyor beni bir çırağın elleri
ah,unufak olsam ve desem ki
ağzın tat görmesin hayat
kandırdın beni.
sorma,
elim kırılsın bir daha
dokunursam güneşe.
serbest kürsü
13.06.2023 - 10:49gecenin tenhasına bir söz bırak
12.06.2023 - 14:20Amerika her şeyimi verdim sana, şimdi bir hiçim
17 Ocak 1956 ve iki dolar yirmi-yedi sent.
Kendi kafam bile destek değil bana.
İnsanlarla savaşı ne zaman sona erdireceğiz Amerika?
Al şu atom bombanı kıçına sok.
Kafam bozuk, Amerika, bir de sen üstüme varma,
Kafam yerine gelene dek şiir miir de yazmayacağım.
Söyle bana Amerika ne zaman melekleşeceksin sen?
Ne zaman anadan doğma olacaksın
Ne zaman bakacaksın mezarlıktan Amerika?
Ne zaman milyonlarca troçkistine yakışır olacaksın?
Amerika, kitaplıkların niçin gözyaşı ile dolu?
Amerika, Hindistan'a yumurtaları ne zaman yollayacaksın?
Amerika bu senin kılı kırk yarmalarından bıktım artık.
Ne zaman süpermarket'e gidip, şu güzel gözlerim için
gerekenleri alabileceğim?
Amerika, her şeyin bir yana, eksiksiz olan bir sen varsın
bir de ben, öbür dünya değil.
Şu makinalarına da dayanasım kalmadı Amerika, bil.
Bende bir ermiş olma isteği uyandırdın.
Bu tartışmayı çözmek için bir başka yol olmalı.
Burroughs şimdi Tanca'da, sanmıyorum ki geri dönsün
Korkunç bir şey olurdu bu.
Sen de korkunç musun Amerika yoksa bir oyun mu bu?
Saplantımdan döneceğimi sanıyorsan aldanıyorsun.
Öyle üstüme varma Amerika, ne yaptığımı biliyorum ben.
Amerika, erikler çiçek döküyor.
Aylardır gazete okuduğum yok, her gün
cinayetten birisi Kodesi boyluyor.
Amerika, Wobblie'lere tutkunum ben.
Küçükken komünisttim Amerika, özür mözür de dilemiyorum
şimdi her fırsatta esrar çekiyorum.
Günlerce evde oturup iş olsun diye kilerdeki gülleri seyrediyorum.
Chinatown'a gittiğimde kafayı çekiyorum ölesiye,
ama hiç kimselerle yatamıyorum.
Bu işin içinde bir şamata olduğunu sanıyorum.
Ah! Sen beni Marx okurken görmeliydin Amerika.
Ruh doktorum hiçbir şeyin yok diyor.
Hiçbir şeyim yok gerçekten, Tanrı' ya yakarma dahil.
Mistik görünümlerim ve kozmik titreşimlerim var yalnız.
Amerika, daha sana Max Amcam Rusya'dan döndükten sonra
ona yaptıklarından söz açmadım.
Sana sesleniyorum Amerika.
Heyecanlarının daha Time eliyle yönetilmesine göz yumacak mısın?
Ben Time'a tutkunum Amerika
Her hafta bir tane alıp okuyorum
Köşebaşındaki şekercinin yanından geçerken kapağı beni gözlüyor
Onu Berkeley Halk Kitaplığı'nın bodrum katında okuyorum.
Sana hep sorumluluktan söz ediyor. İş adamları ciddi.
Film yapımcıları ciddi. Herkes ciddi, ben hariç.
Zaman zaman Amerika ben değil miyim diye düşündüğüm oluyor.
Yeniden kendi kendimle konuşmaya başladım işte.
Asya bana karşı ayaklanıyor Amerika.
Bir metelik talihim yok.
En iyisi ulusal kaynakları inceleyip, onlara dönmek.
Ulusal kaynaklarım, biliyorum, iki parça esrar,
binlerce cinsiyet organı, saatde 1400 mil hızla giden
bir özel basılmaz edebiyat ve yirmibeşbin tımarhane.
Cezaevlerinden ve beşbin güneş ışığı altında saksılarda
Yaşayan fakir fukaradan sözetmiyorum.
Fransa'daki kerhaneleri kaldırdım, şimdi sıra Tanca'da.
Katolik olmasına katoliğim ama gene de Başkan olmak istiyorum.
Amerika senin bu alık ve çılgın havanda nasıl kutsal bir yakarma yazabilirim?
Dörtlüklerime Henry Ford gibi devam edeceğim,
yazdıklarım onun çıkardığı otomobiller kadar
kişisel, üstelik her biri değişik cinsiyetten.
Amerika dörtlüklerimi peşin para 2500 dolardan satarım sana,
eski dörtlüklerimi de 500 eksiğine alırım.
Amerika Tom Mooney'i serbest bırak.
Amerika İspanyol cumhuriyetçilerini kurtar.
America Sacco ve Vanzetti ölmemeli. Amerika ben Scottsboro çocuklarıyım.
Amerika, yedi yaşımdayken anam hücre toplantılarında götürürdü beni,
orda bize leblebi satarlardı, bir karneye bir avuç leblebi
beş sent ve söylev beleşti
herkes bir melekti orda Amerika ve işçiler karşı iyi
duygularla doluydu herkes içtendi Amerika ve bilemezsin
parti 1833'de nasıl iyiydi ve Scott Nearing ne hoş
bir ihtiyardı Bloor Ana bir seferinde nasıl da ağlatmıştı
beni bir kez İsrael Amter'i görmüştüm orda.
Her biri birer casus olmalıydı onların.
Amerika biliyorum gerçekten savaşmak istemiyorsun.
Amerika onlar rus haydutları biliyorum.
Ruslar onlar Ruslar ve Çinliler. Ve Ruslar. Ve Ruslar.
Rusya bizi canlı canlı gövdeye indirmek istiyor.
Lüpletmek istiyor. Gücünde çılgına dönmüş Moskof.
Elimizden arabalarımızı ve garajlarımızı almak istiyor.
Chicago'yu ele geçirmek istiyor. Onun kızıl Reader Digest'a İhtiyacı var.
Bizim otomobil fabrikalarımızı Sibirya'ya taşımak istiyor.
Benzin istasyonlarımızı o büyük iğrenç bürokrasi yönetsin istiyor.
İyi bir şey değil bu.
O kızılderililere okuma yazma öğretmek istiyor.
Onun güçlü kuvvetli zencilere ihtiyacı var.
Bizi günde on-altı saat çalıştırmak istiyor.
İmdat.
Amerika bu iş ciddi.
Amerika ben bunları televizyona bakarak çıkarıyorum.
Amerika doğru mu bunlar ?
Hemen çalışmaya başlasam iyi olacak, öyle görülüyor.
Ama orduya yazılmak istemiyorum, ne de fabrikalarda tasviye tekerleği çevirmek,miyobun biriyim, üstelik kafadan çatlak.
Amerika dönsün çark. Nasılı masılı yok. Şu oğlan omuzlarımızla dönsün.(Ferit Edgü ve Orhan Duru'nun çevirisiyle)Allen Ginsberg
gecenin tenhasına bir söz bırak
12.06.2023 - 14:15ya sen gel ya beni de yanına aldırAğzının bir kıvrımından cesaret bularak
ter yürekte susayışlar yaratan yağmurlara açıldım
kalmışsa tomurcuklar önünde sendeleyen çocuklar
kalmışsa bir kaç ısrar ölümle yarışacak
onların yardımıyla dünyamıza acıdım.Dünya. Çıplak omuzlar üzerinde duran.
Herkes alışkın dölyatağı bersalarla ağulanmış bir dünyaya
Benimse dar
çünkü dargın havsalamın
gücü yok bazı şeyleri taşımaya.
Önce kalbim lanete çarpa çarpa gümrah
sonra kalbim gümrah ırmakları tanımaktan kaygulu
sakın Styks sularının heyulası sanmayın
er gövdesinde dolaşan bulutun simyası bu,
biraz üzgün ve Ömer öfkesinde biraz
öyle hisab katındayım ki katlim savcılardan sorulmaz
ne kireç badanalı evlerde doğmuş olmak
ne ellerin hırsla yaban tutuşu
ne fabrikalarda biteviye üretilmekte olan kahır
dev iştihasıyla bende kabaran aşkı
yetmez karşılamaya.
İnsanlar
hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır
o ferah ve delişmen birçok alınlarda
betondan tanrılara kulluğun zırhı vardır
çelik teller ve baruttan çatılınca iskeletim
şakaklarıma dayanınca güneş
can çekişen bir sansar edasıyla
uğultudan farkedilmez olunca konuştuğum
kadınların sahiden doğurduğuna
toprağın da sürüldüğüne inanmıyorum
nicedir kavrayamam haller içinde halim
demiri bir hecenin sıcağında eriyor iken gördüm
bir somunu bölünce silkinen gökyüzünü
su içtiğim tas bana merhaba dedi, duydum
duydum yağmurların gövdemden ağdığını.Sen ol küçük bir kıvrımdan, bir heceden
aşk için bir vaha değil aşka otağ yaratan
sen ol zihnimde yüzen dağınık şarkıları
bir harfin başlattığı yangın ile söndür
beni bir ses sahibi kıl, kefarete hazırım
öyle mahzun
ki hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın.
ismet özel
gecenin tenhasına bir söz bırak
12.06.2023 - 14:12bu denizde ne ölmek var bize,
ne gam ne dert ne keder
bu deniz alabildiğince muhabbet
bu deniz iyilikten
cömertlikten ibaret
serbest kürsü
12.06.2023 - 14:12Biz her şeye,
esirgeyen ve bağışlayan,
çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan,
hep esirgeyen ve hep bağışlayan
rabbin adıyla başlayan adamlarız anna.büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan.
sanayi devriminde bile,
karanlık, rutubetli, çok bağırışlı,
çok nefessiz, çok sabahsız, çok aşksız, çok çiçeksiz, çok neşesiz, çok kitapsız
bir fabrikada hayatta kaldık sırf bu yüzden.piyasaların hınçla dolu iniş çıkışlarına kalbimiz dayanıyor bir şekilde.
kalbimiz derken,
ilk gençliğimiz, sakalımız,
bir kasetin iki yüzüne de ard arda kaydedip dinlediğimiz şarkımız diyorum
aslında.
işte böyle yaşıyoruz ve yaşamak da sana dair uzayıp giden bir özleme dönüşüyor.
insaf et anna!gidelim buradan.
senin masumiyetini,
bilgelik zamanlarından kalma sırları,
dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim.
hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.
ölelim diyecektim az kalsın.
ölmeyelim.
hiç ölmeyelim anna.
sarılalım diyecektim az kalsın.
içimden böyle şeyler de geçiyor işte.
sarılalım, dudakların…
tamam sustum.gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum.
şiir kalsın istersen, sadece otursak.
oturmasan da olur benimle,sadece ellerimi tut.
ellerimi tutma dilersen sadece yüzüme bak.
yüzüme bak ama anna, yüzüme bak.
gözlerime bak, gözlerimin içine bak.
gözlerim biraz karanlık.
içinde cenkler, ayinler, kesik damarlar,
kapıları yumruklayışlar, cipralexler, turgutlar, edipler,sezailer,
siyahlar, beyazlar, uykusuzluklar, bitmeyen başağrıları, bildirilerin öfkesi,
duvarlara uzun dalmışlıklar var.gözlerim biraz yorgun.
içinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler,
bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler…
bekleyişler anna.köylü çocukların parasız yatılı sonuçları mesela.
nişanlısı askerde kızlar,
kızı ölüm orucundaki baba,
babası tersanede oğul,
oğlu şizofren anne.hepsini sayamam gerçi, utançlarım da var.
ama geçecek hepsi, geçecek.
şifalı gözlerin her şeyi iyi edecek.
gözlerimin içine bakmaktan korkma anna.
sen adımını attığın andan itibaren
hira dinginliğine dönüşecek ortalık.
Tarık Tufan
gecenin tenhasına bir söz bırak
12.06.2023 - 14:11Biz her şeye,
esirgeyen ve bağışlayan,
çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan,
hep esirgeyen ve hep bağışlayan
rabbin adıyla başlayan adamlarız anna.büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan.
sanayi devriminde bile,
karanlık, rutubetli, çok bağırışlı,
çok nefessiz, çok sabahsız, çok aşksız, çok çiçeksiz, çok neşesiz, çok kitapsız
bir fabrikada hayatta kaldık sırf bu yüzden.piyasaların hınçla dolu iniş çıkışlarına kalbimiz dayanıyor bir şekilde.
kalbimiz derken,
ilk gençliğimiz, sakalımız,
bir kasetin iki yüzüne de ard arda kaydedip dinlediğimiz şarkımız diyorum
aslında.
işte böyle yaşıyoruz ve yaşamak da sana dair uzayıp giden bir özleme dönüşüyor.
insaf et anna!gidelim buradan.
senin masumiyetini,
bilgelik zamanlarından kalma sırları,
dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim.
hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.
ölelim diyecektim az kalsın.
ölmeyelim.
hiç ölmeyelim anna.
sarılalım diyecektim az kalsın.
içimden böyle şeyler de geçiyor işte.
sarılalım, dudakların…
tamam sustum.gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum.
şiir kalsın istersen, sadece otursak.
oturmasan da olur benimle,sadece ellerimi tut.
ellerimi tutma dilersen sadece yüzüme bak.
yüzüme bak ama anna, yüzüme bak.
gözlerime bak, gözlerimin içine bak.
gözlerim biraz karanlık.
içinde cenkler, ayinler, kesik damarlar,
kapıları yumruklayışlar, cipralexler, turgutlar, edipler,sezailer,
siyahlar, beyazlar, uykusuzluklar, bitmeyen başağrıları, bildirilerin öfkesi,
duvarlara uzun dalmışlıklar var.gözlerim biraz yorgun.
içinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler,
bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler…
bekleyişler anna.köylü çocukların parasız yatılı sonuçları mesela.
nişanlısı askerde kızlar,
kızı ölüm orucundaki baba,
babası tersanede oğul,
oğlu şizofren anne.hepsini sayamam gerçi, utançlarım da var.
ama geçecek hepsi, geçecek.
şifalı gözlerin her şeyi iyi edecek.
gözlerimin içine bakmaktan korkma anna.
sen adımını attığın andan itibaren
hira dinginliğine dönüşecek ortalık.
Tarık Tufan
gecenin tenhasına bir söz bırak
12.06.2023 - 13:04şairim şairsin şairşairiz şairsiniz şairler
gecenin tenhasına bir söz bırak
12.06.2023 - 13:01gecenin tenhasına bir söz bırak
09.06.2023 - 13:12serbest kürsü
09.06.2023 - 13:08bazı ifadeler bazı kalıp sözler ne kadar tehlikelidir. kontrolden çıkmış, sonucu kestirilemez şeyleri, umut kestiğimiz , artık yapılacak hiçbir şeyin olmadığı durumları allaha havale ederiz.
başarılı olduğumuz şeyleri biz yapmışızdır,
başarısızlık olasılıkları allahın işidir.
oysa hangi işimizi biz yapmışızdır,
yoksa her işimizi gerçekte bizim elimizle rabbim mi takdir etmiştir.
gecenin tenhasına bir söz bırak
09.06.2023 - 11:51Bir kaç hata önceydi;
gözlerimdeki yabancıdan,
hayallerimdeki boşluktan önce.
Anlamı vardı sevişmelerin,
rakı ile balığın,
sarılıp film izlemenin.
Yıldızların fotoğrafı yakamozlar,
deniz kokusu ciğerlerimde;
hala güzeldi yaşamak,
güzeldi hayal kurmak.
On üç yıl önceydi
yanında heyecanlandığım son kadın,
kendim olmadan önce,
yatağımdaki yabancılardan önce.
Anlamı vardı gülümsemelerin,
verilen sözlerin,
birlikte uyanmanın.
Bir kaç hata önceydi;
gözlerimdeki yabancıdan,
hayallerimdeki boşluktan önce.
Kendim olmadan önce.
gecenin tenhasına bir söz bırak
09.06.2023 - 11:47düşlerin en güzelinde çıktın karşıma, 90’ların başıydı
Ankara bizi ağırlayan geniş bir handı
kalabalıktı, karışıktı, onun da vardı geceleri ay ışığı pek alımlı
ama sisli, puslu, dumanlıydı
seni sımsıcak uyutmak geçti içimden
sonra da seyretmek uykunu, yerin Cebeci civarı
ben yalnız adam, baktım sana uzun uzun odamın penceresinden
üstelik aramızda dizi dizi tepeler vardı
olsundu, seni görmese ela gözlerim ne çıkardı
Toplam 1380 mesaj bulundu