emine hanım
sözlerinize bir eğitimci olarak cevap verme ihtiyacı duydum.
lakin bu konuya biraz yanlış yerden girdiğinizi düşünmediğim anlamına da gelmiyor.
gerçekten Nurgül hanımın belirttiği gibi konu orada mezheplere bulaştırılmış olan çarpık inanç ve söylemler idi
pekala da söyledikleriniz yüzde yüz doğru ve bunları yadsımak yoksamak mümkün değil.
emine hanım
okullarda bu eğitimler veriliyor
ancak bu eğitimlerin kimler tarafından ne kadarı içselleştiriliyor onu bilemeyiz tabii.
bir de insan bir sarf maddesi değil ki
işte şu bilgiyi anlattık, oldu bitti maşallah diyemiyorsunuz
yazıcıdan çıktı alınmıyor ki sonucu yüzde yüz kestirebilesiniz
Nurgül hanım
söylediklerinize sonuna kadar katılıyorum.
ilk ergenlik yıllarımızda bize de böyle hikayeler anlatılmıştı
bu hikayeler alevi ve kızılbaşlar a atfen zikredilirdi.
hatta biri bana şunu dediğinde küçücük aklım ve zihnimle o dönem bile reddetmiştim
o da şuydu
bir alevinin elinden su içilmez yemek yenmez
onlar gusl abdesti bile almazlar.
dahası
onlar bir gün sünni Müslüman olduk deseler bile allah indinde bu bile kabul olunmaz
nasıl ya
nasıl ya dediğimi hatırlıyorum
insanın iradesini yücelten o islam öğretisi nerede pekii
saçmalıyorsunuz demiştim.
yıllar yıllar sonra alevi bir adamla evli bir arkadaşımla sohbet ederken bana aynı hikayelerin aleviler arasında biz Sünnilere söylendiğini öğrendim.
demek ki neymiş dedim kendi kendime
toplumun her kesiminde ve her ırkta menşeide bu tarz safsatalar
karşıyı şeytanlaştırmalar yaşanıyordu
önemli olan bizlerin yani o toplumu oluşturanların bilinçli olup bu safsatalara prim vermememizdi.
aklı başında kimse böylesi saçmalıklara inanmaz.
Ahmet ihsan araç
bir vakitler yani üniversite yıllarımda
bende sizin gibi düşünüyordum
bir gün kürsüden yaptığım bir konuşmamda
MHP yi eciş bücüş bir parti olarak değerlendirip tüm MHP li arkadaşlarımı kendimden uzaklaştırmıştım.
türkiyede yaşarken türklüğü savunan bir akıma ne gerek var ki diyordum.
lakin zaman içersinde okuyup inceledikçe ve olaylara akımlara o ilk gençlik heyecanımı bastırarak yaklaştığımda öyle olmadığını türklük vurgusunun atatürkte de hatta Osmanlıda bile karşılık bulduğunu farkettim.
sonra kuranın bir ayetinin mealen
biz sizi kavimler milletler topluluklar şeklinde yarattık ki kaynaşınız tanışınız dediğini idrak ettim biraz evvel Nurgül hanımın da vurguladığı gibi
uyruklar milletler var ama bunu bir ayrıcalık ve seçkincilik anlayışı doğrultusunda başkalarına karşı üstünlük vasıtası yapmamaktır işin esası.
kendimi bir ülkücü olarak tanımlamamakla birlikte bu gün yapmaya çalıştıkları şeyi görüyorum.
ben ülkücülerin türklüğü bir seçkincilik olarak değil de daha çok birleştirici devlatin bekası için bir tutkal bir ana malzeme olarak gördüklerini ayırdettim.
doksanlı yıllar
pazar günleri
sinema kuşağı
tüm aile efradının televizyon karşısında başlayacak filmi beklemesi
sevgili babacığımın elleriyle ince belli bardaklara kattığı çayı ikram etmesi
vizyondaki film
holivood yapımı bir Kızılderili filmi
itiraf ederim ki
biz Kızılderilileri holivood senaristlerinin bize göstermek istediği gibi görüyoruz,
barbar, cahil
geri kalmış
yıllar yıllar sonra anlayacağız
kendi okumalarımızı oluşturduğumuzda ancak
Kızılderililer barbar değildi
cahil değildi
geri kalmamışlardı
özgünlerdi
sahicilerdi kendilerdi
fakat sinemanın üstünde tepindiği bu çarpıtma bir kenara
biz de aynı zaman ve mekanda aynı filmi izleyen ailemizle ne kadar zenginmişiz
ne kadar
huzurlu
ne çok mutlu
ve tabii ki de ünlü boksörümüz muhammed alinin Vietnam savaşına katılmadığı için Amerikan hükumetince cezalandırılması
ve ama muhammed alinin benim o insanlarla bir alıp veremediğim yok ki ne diye gidip onları öldüreyim demesi
Kızılderililer diyince benim de aklıma
holivood'ı kapattığım gün kitabı gelir aklıma
zaten akıldan çıkması mümkün değildir ki
şimdi Oscar ödüllerini almış mutlulukla kameralara gülümseyen artiz kadınların ellerinde tuttukları ted bear ayılarının adını
Vietnam savaşlarında
en çok Kızılderili bebek
öldüren kovboylarının ted in adını sevimli bir oyuncak fenomenine verdikleri gelir.
nerden baksanız alçakçadır
nerden baksanız ahlaksızlıktır.
deli sizsiniz böyle bir çağda
akıllı kaldığınız için.
ben sizin
akla hayale sığmayan yanınızım
siz ki dünyayı üstünüze giyseniz
yine de açıkta kalırsınız çünkü gözleriniz
dipsiz bir ambar sanki.
ah siz,
mezarlıklar müdür olsanız bundan daha iyi
bir koyup hiç almasanız bir tohum gibi
kendinizi toprağa.
İbrahim Tenekeci
üstada sormuşlar
efendim siz eskiden şöyleyken şöyleydiniz şimdi ise böyleyken böylesiniz
değişen ne oldu?
üstadın cevabı:
efendim eskiyi ben buruşturup çöpe attım
çöptekileri de çöpçüler karıştırır.
yine de karıştırmak istiyorsanız buyrunuz.
üstad: şairlerin şairi necip fazıl kısa kürek
üstada sormuşlar
efendim siz eskiden şöyleyken şöyleydiniz şimdi ise böyleyken böylesiniz
değişen ne oldu?
üstadın cevabı:
efendim eskiyi ben buruşturup çöpe attım
çöptekileri de çöpçüler karıştırır.
yine de karıştırmak istiyorsanız buyrunuz.
üstad: şairlerin şairi necip fazıl kısa kürek
Gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider
Bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında
Yanlış adresteydik, kimsesizdik belki
Sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar
Biz mi yalnızdık, durmadan yağmur yağardı
Üşür müydük nar çiçekleri ürpeririken
Gidersen kim sular fesleğenleri
Kuşlar nereye sığınır akşam olunca
Sessizliği dinliyorum şimdi ve soluğunu
Sustuğun yerde birşeyler kırılıyor
Bekleyiş diyorum caddelere, dalıp gidiyorsun
Adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına
Öpüştüğümüz her yer adınla anılıyor
Bir de seni ekliyorum susuşlarıma
Selamsız saygısız yürüyelim sokakları
Belki bizimle ışıklanır bütün varoşlar
Geriye mapushaneler kalır, paslı soğuklar
Adını bilmediğimiz doslar kalır yalnız
Yüreğimize alırız onları, ısıtırız
Gardiyan olamayız kendi ömrümüze her akşam
Gidersen kar yağar avuçlarıma
Bir ceylan sessizliği olur burada aşklar
Fiyakalı ışıklar yanıyor reklam panolarında
Durmadan çoğalıyor faili meçhul cinayetler
Ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde
Menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri
Bir su sesi bir fesleğen kokusu şimdi uzak
Yangınları anımsatıyor genç ölülere artık
Bulvar kahvelerinde arabesk bir duman
Sis ve intihar çöküyor bütün birahanelere
Bu kentin künyesi bellidir artık ve susuşun
İsyan olur milyon kere, hiç bilmez miyim
Sokul yanıma sen, ellerin sımsıcak kalsın
Devriyeler basıyor karartılmış evleri yine
Gidersen yıkılır bu kent kuşlar da ölür
Bir tufan olurum sustuğun her yerde
Ahmet Telli
bu üslup her neyi savunursan o şeyi batırır
yerin dibine geçirir
emin ol
çağdaş medeni bir kişiye bu üslup yakışmaz
karşındakini okumuyor
dinlemiyorsun bile
çok mu orijinalsin sen ya
nesin sen
kimsin
atatürkün senin bu küfürlü iğrenç içerikli savunmana ihtiyacı yok
bir Atatürk kadınına bu duruş yakışmaz
sen gerçek Atatürkçü olsan bu üslupla kimseye yaklaşmazsın
serbest kürsü
17.01.2023 - 13:03emine hanım
sözlerinize bir eğitimci olarak cevap verme ihtiyacı duydum.
lakin bu konuya biraz yanlış yerden girdiğinizi düşünmediğim anlamına da gelmiyor.
gerçekten Nurgül hanımın belirttiği gibi konu orada mezheplere bulaştırılmış olan çarpık inanç ve söylemler idi
pekala da söyledikleriniz yüzde yüz doğru ve bunları yadsımak yoksamak mümkün değil.
serbest kürsü
17.01.2023 - 11:51emine hanım
okullarda bu eğitimler veriliyor
ancak bu eğitimlerin kimler tarafından ne kadarı içselleştiriliyor onu bilemeyiz tabii.
bir de insan bir sarf maddesi değil ki
işte şu bilgiyi anlattık, oldu bitti maşallah diyemiyorsunuz
yazıcıdan çıktı alınmıyor ki sonucu yüzde yüz kestirebilesiniz
gecenin tenhasına bir söz bırak
17.01.2023 - 11:05Bitme, bak, içtim, yürüdüm, kederlendim
Denize girdim, üşüdüm, sana geldim.
Düş bitmeden sen bitme.
Bitmeden sevgi gitme…
Bitme! Bak, koştum, savruldum, hep örselendim.
Cıgara ziftlendim, ille de seni sevdim.
Uzaklarda öyle çok kederlendim.
Günler bitmeden bitme.
Bitmeden hasret gitme…
Bu yangın geceler, bu intihar.
Gidersen paramparça yüreğimde ağıtlar!
Bu dolunay gecenin göğsünü yarar.
Benim göğsümde de sana geniş bir yer var.
Düş bitmeden sen bitme.
Bitmeden sevgi gitme...
Yılmaz Odabaşı
serbest kürsü
17.01.2023 - 10:54Nurgül hanım
söylediklerinize sonuna kadar katılıyorum.
ilk ergenlik yıllarımızda bize de böyle hikayeler anlatılmıştı
bu hikayeler alevi ve kızılbaşlar a atfen zikredilirdi.
hatta biri bana şunu dediğinde küçücük aklım ve zihnimle o dönem bile reddetmiştim
o da şuydu
bir alevinin elinden su içilmez yemek yenmez
onlar gusl abdesti bile almazlar.
dahası
onlar bir gün sünni Müslüman olduk deseler bile allah indinde bu bile kabul olunmaz
nasıl ya
nasıl ya dediğimi hatırlıyorum
insanın iradesini yücelten o islam öğretisi nerede pekii
saçmalıyorsunuz demiştim.
yıllar yıllar sonra alevi bir adamla evli bir arkadaşımla sohbet ederken bana aynı hikayelerin aleviler arasında biz Sünnilere söylendiğini öğrendim.
demek ki neymiş dedim kendi kendime
toplumun her kesiminde ve her ırkta menşeide bu tarz safsatalar
karşıyı şeytanlaştırmalar yaşanıyordu
önemli olan bizlerin yani o toplumu oluşturanların bilinçli olup bu safsatalara prim vermememizdi.
aklı başında kimse böylesi saçmalıklara inanmaz.
serbest kürsü
17.01.2023 - 09:22Ahmet ihsan araç
bir vakitler yani üniversite yıllarımda
bende sizin gibi düşünüyordum
bir gün kürsüden yaptığım bir konuşmamda
MHP yi eciş bücüş bir parti olarak değerlendirip tüm MHP li arkadaşlarımı kendimden uzaklaştırmıştım.
türkiyede yaşarken türklüğü savunan bir akıma ne gerek var ki diyordum.
lakin zaman içersinde okuyup inceledikçe ve olaylara akımlara o ilk gençlik heyecanımı bastırarak yaklaştığımda öyle olmadığını türklük vurgusunun atatürkte de hatta Osmanlıda bile karşılık bulduğunu farkettim.
sonra kuranın bir ayetinin mealen
biz sizi kavimler milletler topluluklar şeklinde yarattık ki kaynaşınız tanışınız dediğini idrak ettim biraz evvel Nurgül hanımın da vurguladığı gibi
uyruklar milletler var ama bunu bir ayrıcalık ve seçkincilik anlayışı doğrultusunda başkalarına karşı üstünlük vasıtası yapmamaktır işin esası.
kendimi bir ülkücü olarak tanımlamamakla birlikte bu gün yapmaya çalıştıkları şeyi görüyorum.
ben ülkücülerin türklüğü bir seçkincilik olarak değil de daha çok birleştirici devlatin bekası için bir tutkal bir ana malzeme olarak gördüklerini ayırdettim.
serbest kürsü
17.01.2023 - 09:12günaydın kürsü
gecenin tenhasına bir söz bırak
16.01.2023 - 14:14kendi hastalıklı dillerini hastalıklı zihniyetlerini gittikleri her yere bulaştıranlar
karşılarındakileri hasta olmakla itham ediyorlar işe bakın
şu an ne dinliyorum
16.01.2023 - 12:01gül erda
yollar ayrıdır
gecenin tenhasına bir söz bırak
16.01.2023 - 11:51doksanlı yıllar
pazar günleri
sinema kuşağı
tüm aile efradının televizyon karşısında başlayacak filmi beklemesi
sevgili babacığımın elleriyle ince belli bardaklara kattığı çayı ikram etmesi
vizyondaki film
holivood yapımı bir Kızılderili filmi
itiraf ederim ki
biz Kızılderilileri holivood senaristlerinin bize göstermek istediği gibi görüyoruz,
barbar, cahil
geri kalmış
yıllar yıllar sonra anlayacağız
kendi okumalarımızı oluşturduğumuzda ancak
Kızılderililer barbar değildi
cahil değildi
geri kalmamışlardı
özgünlerdi
sahicilerdi kendilerdi
fakat sinemanın üstünde tepindiği bu çarpıtma bir kenara
biz de aynı zaman ve mekanda aynı filmi izleyen ailemizle ne kadar zenginmişiz
ne kadar
huzurlu
ne çok mutlu
serbest kürsü
16.01.2023 - 10:15allah kabul etsin
rabbim küçüğünü ya da büyüğünü bir daha hiçbir şekilde yaşatmasın inşallah
serbest kürsü
16.01.2023 - 09:58ve tabii ki de ünlü boksörümüz muhammed alinin Vietnam savaşına katılmadığı için Amerikan hükumetince cezalandırılması
ve ama muhammed alinin benim o insanlarla bir alıp veremediğim yok ki ne diye gidip onları öldüreyim demesi
serbest kürsü
16.01.2023 - 09:56Kızılderililer diyince benim de aklıma
holivood'ı kapattığım gün kitabı gelir aklıma
zaten akıldan çıkması mümkün değildir ki
şimdi Oscar ödüllerini almış mutlulukla kameralara gülümseyen artiz kadınların ellerinde tuttukları ted bear ayılarının adını
Vietnam savaşlarında
en çok Kızılderili bebek
öldüren kovboylarının ted in adını sevimli bir oyuncak fenomenine verdikleri gelir.
nerden baksanız alçakçadır
nerden baksanız ahlaksızlıktır.
serbest kürsü
16.01.2023 - 09:16geçmiş olsun depremzedelere umarım korkulacak bir durum yoktur.
serbest kürsü
16.01.2023 - 09:15günaydın kürsü
gecenin tenhasına bir söz bırak
13.01.2023 - 13:16Deli
deli sizsiniz böyle bir çağda
akıllı kaldığınız için.
ben sizin
akla hayale sığmayan yanınızım
siz ki dünyayı üstünüze giyseniz
yine de açıkta kalırsınız çünkü gözleriniz
dipsiz bir ambar sanki.
ah siz,
mezarlıklar müdür olsanız bundan daha iyi
bir koyup hiç almasanız bir tohum gibi
kendinizi toprağa.
İbrahim Tenekeci
şu an ne dinliyorum
13.01.2023 - 13:03sezen aksu
sardunyalar
gecenin tenhasına bir söz bırak
13.01.2023 - 11:10üstada sormuşlar
efendim siz eskiden şöyleyken şöyleydiniz şimdi ise böyleyken böylesiniz
değişen ne oldu?
üstadın cevabı:
efendim eskiyi ben buruşturup çöpe attım
çöptekileri de çöpçüler karıştırır.
yine de karıştırmak istiyorsanız buyrunuz.
üstad: şairlerin şairi necip fazıl kısa kürek
serbest kürsü
13.01.2023 - 11:05üstada sormuşlar
efendim siz eskiden şöyleyken şöyleydiniz şimdi ise böyleyken böylesiniz
değişen ne oldu?
üstadın cevabı:
efendim eskiyi ben buruşturup çöpe attım
çöptekileri de çöpçüler karıştırır.
yine de karıştırmak istiyorsanız buyrunuz.
üstad: şairlerin şairi necip fazıl kısa kürek
gecenin tenhasına bir söz bırak
13.01.2023 - 11:00Gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider
Bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında
Yanlış adresteydik, kimsesizdik belki
Sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar
Biz mi yalnızdık, durmadan yağmur yağardı
Üşür müydük nar çiçekleri ürpeririken
Gidersen kim sular fesleğenleri
Kuşlar nereye sığınır akşam olunca
Sessizliği dinliyorum şimdi ve soluğunu
Sustuğun yerde birşeyler kırılıyor
Bekleyiş diyorum caddelere, dalıp gidiyorsun
Adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına
Öpüştüğümüz her yer adınla anılıyor
Bir de seni ekliyorum susuşlarıma
Selamsız saygısız yürüyelim sokakları
Belki bizimle ışıklanır bütün varoşlar
Geriye mapushaneler kalır, paslı soğuklar
Adını bilmediğimiz doslar kalır yalnız
Yüreğimize alırız onları, ısıtırız
Gardiyan olamayız kendi ömrümüze her akşam
Gidersen kar yağar avuçlarıma
Bir ceylan sessizliği olur burada aşklar
Fiyakalı ışıklar yanıyor reklam panolarında
Durmadan çoğalıyor faili meçhul cinayetler
Ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde
Menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri
Bir su sesi bir fesleğen kokusu şimdi uzak
Yangınları anımsatıyor genç ölülere artık
Bulvar kahvelerinde arabesk bir duman
Sis ve intihar çöküyor bütün birahanelere
Bu kentin künyesi bellidir artık ve susuşun
İsyan olur milyon kere, hiç bilmez miyim
Sokul yanıma sen, ellerin sımsıcak kalsın
Devriyeler basıyor karartılmış evleri yine
Gidersen yıkılır bu kent kuşlar da ölür
Bir tufan olurum sustuğun her yerde
Ahmet Telli
serbest kürsü
13.01.2023 - 09:11günaydın kürsü
hayırlı cumalar
burhan çeçene sonsuz rahmetler olsun
bir döneme damga vurmuştu resmen
kayıplarımızla ne kadar azız
serbest kürsü
12.01.2023 - 14:36sinan bey bu birilerinin mariya hanıma bunları söylemesi gerekiyordu
yoksa ben de emin olun mutlu değilim şu an
serbest kürsü
12.01.2023 - 14:35bu üslup her neyi savunursan o şeyi batırır
yerin dibine geçirir
emin ol
çağdaş medeni bir kişiye bu üslup yakışmaz
karşındakini okumuyor
dinlemiyorsun bile
çok mu orijinalsin sen ya
nesin sen
kimsin
serbest kürsü
12.01.2023 - 14:32pekala özelden de yazışabileceğin ama yazışmayıp kürsüyü tercih ettiğin avanenle
olacaktı özür
serbest kürsü
12.01.2023 - 14:30atatürkün senin bu küfürlü iğrenç içerikli savunmana ihtiyacı yok
bir Atatürk kadınına bu duruş yakışmaz
sen gerçek Atatürkçü olsan bu üslupla kimseye yaklaşmazsın
Toplam 1380 mesaj bulundu